Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '16

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Yeni hayat (SARE'yi beklerken)

Yeni hayat (SARE'yi beklerken)
 

Geldin... Hoş Geldin.


İçinde umudu, içinde hüznü, içinde korkuyu ve vehimi büyütürsün 9 ay.
 
Çizilmemiş bir tualin çekiciliği mest eder seni. Hayatı temize çekecek ve baştan başlayacaksın gibi gelir.
 
Oysa tualin senden bağımsız, sana rağmen bir zemin rengi vardır. Ancak bu zemin üstüne yerleştirebilirsin sonsuz renklerini.
 
Üstelik onunla arandaki bağ, seninle baban arasındaki kadardır. Sen babanın nasıl temize çekilmiş hayatı değilsen ve genlerinin kiri nasıl yapıştıysa üzerine, o da bu makuz kaderi paylaşacaktır seninle.
 
Sen ancak kendini temize çekersen, temiz şeyler çizebilirsin bu zemin üstüne. Yoksa kara ellerinin dokunduğu her şey yeni bir karanlık çizecektir, hem yeni olann göğsüne hem de dünyanın kaderine.
 
Oysa, nedense yeni olan iyi şeyler çağrıştırır hep.
 
Ben bütün bu bilmeklerin korkusuyla geçiyorum günlerin içinden. Yeni bir sima, yeni bir bakış, yeni bir direnç gelecek yakında. Önce sonsuz gibi görünen ağlamakları yatıştıracak basit formüllerimiz olacak ailecek. Altını almak, gazını çıkartmak. Uykusuzluk gecelerinin içinden cinnete bulaşmadan ak pak çıkmak gibi formüller ve çabalar.
 
Bunlar basit olanlar.
 
Sonra yeni denge denemeleri. Ailede o yerini alana kadar diğerleri kendi zamanlarından çalındığının hüznünü yaşayacak. Alıştıkça onun da yeri genişleyecek ve hüzünler paylaşıma dönecek. Bu arada ben, bütün bu karmaşadan sorumlu ve suçlusu gibi hisedeceğim kendimi, o evhamı çok loğusa hallerimle.
 
Kızıma bakıyorum, daha dün anne demeyi beceremeyen dili şimdi benle sohbete aşina. Biraz isyankar, çokça talepkar. Benim bir tür minyatürüm. Bi tarafıyla hüzüne meyilli bi tarafıyla, durup duruken ve hiç tanımadığı insanlara -merhaba ben ayşe senin adın ne -diyecek ve onlarla konuşmaya çabalayacak kadar maceracı meraklı, bi tarafıyla kendi içine çekilip bize bile uzun saatler kapılarını kapayacak kadar melankolik.
 
Ama yinede ben değil, yine de benden başka..
 
Bir ben var bende benden içerü dediği gibi...
 
Genlerimin baskınlığına rağmen başka bir dünya doğmuş benden. Farkındayım..
 
Şimdi bir başkası kendini hayata hazırlıyor içimde.
 
Anne olmak neden iyi bir şey? Net, kesin inandırıcı bir sebebi yok .
 
Anlatılası anlaşılası bir durum değil.
 
Belki sadece fıtratımız meyilli, biz yeni anlamlar eklemeye zorluyoruz kendimizi bu fıtrat meselesine. Kendimizce daha iyi bahaneler bulmak istiyoruz.
 
Nedenini bilmesem de iyi bi şey olduğunu biliyorum.
 
Anne olmak daha önce hayal ettiğim bir şey olmadı, sırf sonradan üzülürüm kaygısyla ve bir sosyal gereklilik olduğundan cesaret ettim.
 
Şimdi adımın karşısında yazan anlamların en güzeli olduğunu düşünüyorum.
 
Birinin evladı, birinin kardeşi, birinin karısı olmak... hepsi güzel de anne olmak daha bir adam ediyor sizi. Hepsinde almak, en azından yarı yarıya almak isteği engellenemez bir durumken, anne olmak vermek konusunda bonkör, talep konusunda cimri olmak.
 
Hiç almamak hiç istememek değil ama ..
 
Evliliklerin yürümesi için çocuk şart mı? Bence değil; ama çocuklu evlilik daha kolay o kesin. Ortak bir düşü büyüttüğünüz evde bazı şeyler elbetteki daha zor ama bağlar daha kuvvetli olacaktır. Yüzünüzü döndüğünüz ufuk aynı, sabırsızlıklarınınz benzer, çatışmalarınız kuvvetli ve verimli olacaktır.
 
Ya da bizim ailede öyle.
 
Sabahları kahvaltıda iki çift laf edemeseniz de, akşamları 9 dan sonra eşşekten düşmüşe dönsenizde, geceleri sabaha kadar kucakladığınız bir huysuzu tuvalete getirip götürmekle görevli olsanız da ....
 
Ortak bir düşü büyüttüğünüz evde bazı şeyler elbetteki daha zor ama bağlar daha kuvvetli olacaktır.
 
Başarı işgal ettiğim koltukların ötesinde bir anlam taşıyor benim hayatımda. Ölçüsünü en çok beraber yaşadığım ailemin yüzünde tespit edebiliyorum. Etrafımdaki insanlar sevecen ve huzurluysa iyiyim diyorum yaşamı kotarmak konusunda, tansiyon yüksekse ve havada sert rüzgarlar varsa, tökezlemişim düşmüşüm belli diyorum kendime. Silkinmeli tüm egoların tozundan, tüm heveslerin kışkırtıcı albenisinden arındırmalı içimi. Kitap okumalı, bir ormana gitmeli, bir şiir yazmalı, bir küfür savurmalıyım hiç olmassa. Dinginliği çağıran şifrelerimdir bunlar.
 
Takım oyunu zor.. Ama ortak bir düşü büyüttüğünüz evde bazı şeyler elbetteki daha zor ama bağlar daha kuvvetli olacaktır.

 

 
Toplam blog
: 20
: 115
Kayıt tarihi
: 21.07.16
 
 

1977 yılında BURSA'da doğmuşum. İlk, orta ve lise öğrenimim Bursanın deniz kıyısı ilçelerinden bi..