Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Temmuz '12

 
Kategori
Öykü
 

Yeni hayat

Bavullarımı toplamayı bitirdim, öylece oturup kaldım, bavullarımı izliyorum. Akşamdan bavullarımı toparlayıp, burada onları izlediğime göre anlaşılıyor ki ruhum çoktan yola çıkmış, sadece bir yerlerde bedenimin kendisine yetişmesini bekliyor.

Yarın yepyeni bir hayata doğru yola çıkıyorum. Daha önce hiç görmediğim (bilgisayar kamerasını saymasak) hiç dokunmadığım, koklamadığım, sevişmediğim bir adama gidiyorum. Adamın biri benden ruhumu istemişti ve bende ruhumu O’na adamaya gidiyorum. Bu kadar basit ve bu kadar net.

Oturduğum yerden kalkıp aynaya bakıyorum, yüzümde içimin heyecanını yansıtan garip bir gülümseme var. Aşkın gülümsemesi. Kafamın içinde ise mutluluk, umut, huzur, huzursuzluk ve korkuyla sarmalanmış soru işaretleri. Bir yandan acaba diyorum, ama bir yandan da anında o acabaları sustu yorum.

Ne garip hisler, daha önce tanımadığım bir adam “Gel” dedi diye gidiyorum, daha önce böyle bir şey yapmam mümkün değildi. Yüzünü görmediğim, gözlerine değmediğim, elini tutmadığım, sarılıp koklamadığım, bir aşka savruluyorum. Kalbimin derinliklerinde aylarca yaşadığım kavgalar, karmaşalar sonucunda gitmeyi seçtim ve Ali’de beni ikna etme konusunda çok çaba gösterdi. “Senden hiçbir şey istemiyorum. Sadece ve sadece sev beni” dedi. “Zaten sevdiğinde her şey olacak göreceksin”

Geceler boyu telefonla konuştuğum, internet başında dertleştiğim ufacık kelimelerinden büyük anlamlar çıkardığım “Lütfen sev beni” diyen adama gidiyorum.

Heyecanlıyım, mutluyum, korkuyorum ama eski sevdalarım cebimdeler, tecrübeliyim yani. O biraz çocuk, biraz şair, tecrübeleriyle acemiliği arasında sıkışıp kalmış. Hayattan darbeler aldığı, bana ve aşkıma muhtaç olduğu her halinden belli olan adam.

Biz birbirimizi bedenen tanımadan ama ruhlarımızı ve kalplerimizi keşfederek, birbirimize ruhlarımızı ve kalplerimizi adadık.

Beni karşılamasını istemedim, evinin adresini aldım. Öylece kapıyı çalıvermek istiyorum. Sanki yıllardır hep berabermişiz gibi buluşuvermek istiyorum O’ nunla.

Hayat beni korkutuyor, bu zamana kadar hep şansızlıklar benimle oldu. Kiminle olduysam mutlaka gidişler canımı yaktı. Bu kez gidişleri değil, gelişleri yaşamak istiyordum ve bu yüzden gidiyorum işte. İçimden cılız bir ses “Yapma, etme gitme. Bilmediğin bir haat için kurulu düzenini mahvetme” dese de, zaten içinde mutluluk bulamadığım kurulu düzenimi yıkarak gidiyorum, yeni kurulmamış ve benim kurmamı yeniden inşa etmemi bekleyen bir düzene.

Ben tam bunları düşünüp kafamda kendi kendimle muhasebe yaparken bilgisayarıma gelen mesaj sesiyle irkildim. Ruhumu adamaya hazır olduğum adam beni çok özlediğini yazmıştı. Bilgisayara bakarken gülümsedim. “O’na az kaldıJ” diye mesaj gönderdim.

Belliydi o’da en az benim kadar heyecanlıydı, birlikte kuracağımız yeni yaşamdan. O gece zaman zaman bilgisayar başında, zaman zaman telefonda sabaha kadar konuştuk. Hayaller kurduk, yeni başlayacağımız hayatımızla ilgili planlar yaptık, sözler verdik birbirimizi. Birbirimizi ellerimizi bırakmayacağımıza asla izin vermeyeceğimize dair sözler verdik. Konuşa konuşa sabahı ettik. Sabaha karşı uykusuzluktan ikimizde bitap düştüğümüzde o içimdeki cılız ses susmuştu artık.

Otobüse yetişmek için sadece bie kaç saat uyuyabilecektim. Saatimi kurup huzurlu bir uykuya dalarken mutluydum.

Uyandığımda sanki gece boyunca uyumamış, sadece birkaç saatlik uykuyla duran ben değildim. Öyle dinlenmiş öyle dingin hissediyordum ki kendimi. Apar topar hazırlandım, bavullarımı aldım ve arkama bile bakmadan yepyeni bir dünyaya yola çıkmak için eski kapımı kapattım...

 
Toplam blog
: 6
: 249
Kayıt tarihi
: 12.06.12
 
 

Basit şeyleri ince eleyip, sık dokuma, titizliğini taşırım ruhumda. Dilim, karşımdakine aman, des..