- Kategori
- Dünya
Yeni keşfedilen güneş
Dünyanın gelişmiş ülkelerindeki bilim adamları, her gün yeni bir icat veya teknolojik bir ürün geliştiriyorlar.
Ayrıca, uzay boşluğunda da her gün yeni, yeni bir şeyler keşfedip, devasa teleskoplarla resmini çekip yayınlıyorlar.
Artık benim bu merakımı ve ilginç olaylara olan düşkünlüğümü, blog okuyucuları da öğrendiler.
İşte o ilginç keşiflerden birisi daha;
Toronto Üniversitesi bilim adamları güneşe çok benzeyen bir yıldızın etrafında dönen bir gezegen bulmuşlar.
Gezegende, su ve karbon monoksit bulunduğuna dair kanıtların olduğu, ancak gaz yapısı nedeniyle canlı oluşumunun söz konusu olamayacağı bilim adamları tarafından açıklanmış.
Güneş sistemi dışında, güneşe çok benzeyen bir yıldızın etrafında dönen gezegen keşfedilmiş.
Gezegen Dünya’ya yaklaşık 500 ışık yılı uzaklıktaymış.
Söz konusu gezegen daha önce keşfedilen güneş sistemi dışında bulunan 300 gezegen arasında, yörüngesinde bulunduğu yıldıza en uzak gezegen olarak kaydedilmiş.
Jüpiter’in 8 katı büyüklüğünde olan bu yeni keşfedilen gezegenin sıcaklığı da Jüpiter’den yüksekmiş.
Bilim adamları, gezegenin yörüngesinde bulunduğu yıldızın güneşe çok benzediğini, ancak çok daha genç olduğunu belirtmişler.
İşte dünyanın garip ama gerçek dedirtecek bir olayı daha!
Bir tarafta insanlar açlıkla boğuşuyor, diğer yanda, dünyadan 500 ışık yılı uzaktaki gezegen keşfedilerek, orada hayat olup olmadığı araştırılıyor.
Bu araştırmalara harcanan paranın yarısı, dünyadaki toplam 900 milyon aç insanın karnını doyurmak için harcansa, dünya daha yaşanır olmaz mı?
Ha… Şunu diyeniniz olabilir! Dünyanın dışı da araştırılmasın mı? Elbette araştırılsın. Ancak, önce aç insanların doyması gerekmez mi?
Gerçi aç insanların doymaları için dünyanın silahlanmaya harcadığı paranın %1 ile dünya dikensiz gül bahçesi gibi olur ve aç bir tek insan, okulsuz, doktorsuz, yolsuz, susuz bir tek yerleşim birimi kalmaz.
Bence, önce dünyadaki yaşam, sonra uzay olmalı. Sizce?