Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '12

 
Kategori
Deneme
 

Yeni neslin çalışma hayatı

Yeni neslin çalışma hayatı
 

alıntıdır


Çalışma hayatına başlayalı yirmi altı yıl oldu. Bunun yirmi iki yılını bir şirkette tek muhasebe sorumlusu olarak geçirdim. Dört yıldır da bağımsız olarak sürdürüyorum mesleğimi.

Tek muhasebe sorumlusu dedim ama, muhasebe dışında da iş neyi gerektiriyorsa yaptım. Gerektiğinde boşluk doldurdum, bir joker gibi çalıştım. İrsaliye de yazdım, mal sevkiyatına da yardımcı oldum, tahsilat takibi de yaptım. Çay kahve servisi ve temizlik işlerini de boş olduğumda yahut eleman eksikliğinde rahatlıkla yaptım. Hiç gocunmadım, gocunacak bir şey yoktu ki. Benim hayatta öğrendiğim bir şey varsa o da şudur; yaptığın her işten mutlaka ama mutlaka bir şey öğrenirim. "Benim görevim değil, işimle ilgili hiç değil" deyip de işten kaçtığım görülmemiştir. Herkes pürüzlü işlerden kaçar, ben severim, çünkü her pürüz bana bilmediğim yeni bir şey öğretir. "Şunu nasıl yaparız Nurten ya da bunu yapabilir miyiz?" dendiğinde yanıtım hiç Hayır olmamıştır. Yapılmayacak iş yoktur, mutlaka bir yolu bulunur.

Ve bütün bunlar benim gelişmeme katkı yapar. Zorlu yollardan geçmeden geliştiremez kendini insan. Oturarak, rahat rahat kim neyi başarabilmiştir ki?

Babamın bir sözü vardır, "Ben çalışmazsam ölürüm" diye. O kadar inanıyorum ki buna. Emekli olup da bir köşeye çekilenlerin sağlıklarının daha çabuk bozulduğunu sanırım hepimiz görüyoruz. Emekli olmayan, olmak istemeyenlerin yahut emeklilikten sonra kendilerine bir şekilde uğraş bulanların ise daha sağlıklı oldukları da apaçık gözümüzün önünde.

Dört yıldır bağımsız çalışıyorum dedim ya, bu süre içerisinde hem piyasayı tanıma hem de yeni nesil çalışanları gözlemleme imkanım oldu. Arkadaşlarımın yanlarında çalışan gençleri gördüm, anlatılanları dinledim, hayretler içerisinde kaldım. Ve şimdi, benim çalıştırılmasına yardımcı olmam istenen bir genç kız var. Arkadaşlarımın yaşadığı tecrübeyi bizzat yaşıyorum malesef. Malesef diyorum, çünkü inanın akıl almaz durumlarla karşılaşıyorum. Yok, ben böyle şey görmedim, bu kadar yıllık çalışma hayatımda böyle şeye rastlamadım.

Bu gençlerin en büyük özelliği sorumluluk duygularının sıfıra yakın olması. Hiç bir şey için hiç bir şekilde sorumluluk hissetmiyorlar.

Hedefleri yok, ne yapacakları konusunda en ufak bir fikirleri yok. Serseri mayın gibiler.

Umursamazlar, yaptıkları hatalardan ders almak gibi bir düşünceleri yok.

Yaptıkları işi en iyi yapmak gibi bir kaygıları hiç yok.

Mümkün olan en az işi yapıp en çok parayı almak istiyorlar.

Alt kadrolarda çalışmadan yahut işin mutfağından geçmeden, tecrübesizliklerinin de farkında olmadan hop tepeye oturmak istiyorlar.

Saygısızlık had safhada, üstlerinin yanında nasıl davranılması gerektiğinden bihaberler. Bu, biraz aldıkları aile eğitimi ve terbiyesiyle de ilgili elbet. Bu gençlerin sadece iş yaşamında değil, özel ve sosyal yaşamlarında da böyle olduklarını görüyorum.

Örneklemeye geçeyim de konuyu pekiştireyim istiyorum.

İlk olarak işe geliş gidiş saatlerini alayım. Kesinlikle kendilerine söylenen saatlere uymuyorlar, isterseniz defalarca söyleyin, onlar bildiğini okuyor.

İşyerinde kahvaltı diye bir şey oluşmuş, kimse evinde kahvaltı etmiyor, zaten geç geliyor işe bir de kahvaltı keyfi yapıyor dakikalarca.

Zırt pırt çalan cep telefonlarından illallah geldi. Tam birlikte iş yaparken çalan telefona hiç bir zaman "şimdi müsait değilim, sonra görüşelim" denmiyor. Uyarı aldığı halde bu böyle devam ediyor.

Ziyaretçi çokluğundan geçilmiyor. Orasının bir işyeri olduğu unutulup mahalle kahvesi moduna geçiliyor.

Ajanda tutmak yok. Söz uçar yazı kalır, ama arkadaşlar hafızalarına o kadar güveniyor ve buna rağmen o kadar da yanılıyorlar, yine de inatla yazmıyorlar yapacakları işleri ajandaya.

Kısacası, kavak yelleri başında, hop tirinam, leylim ley dolaşıyorlar ortalıkta iş yapıyorum diye.

Biz de genç olduk, bizim de kavak yelleri esti başımızda. Ama yok, böyle bir sorumsuzluk yaptığımı ben hiç hatırlamıyorum.

Ne oldu? Neden oldu?

Bu yeni nesli bu duruma nasıl getirdik? Nasıl getirdik diyorum, çünkü onların anne babası bizim nesil. Biz bir yerlerde bir yanlış yaptık ki böyle oldu.

Mutlaka, sorumluluk sahibi, terbiyeli, çalışkan gençler de var, ama yazık ki azlar.

Ben sorumluluğum altındaki genç kıza çalışma şevki verebilecek miyim bilmiyorum, ama neden böyle olduğu konusunda düşünmeye devam edeceğim.

Esen kalın.

 
Toplam blog
: 314
: 1210
Kayıt tarihi
: 07.08.11
 
 

Üsküdar İstanbul doğumluyum ve halen burada yaşıyorum. Okumak, yazmak ve seyahat etmeyi çok seviyor..