Yeni OKS"de Davranış ve Yönlendirme Puanı-2

Şu ana kadar rehberlik hizmetlerinde eğitimcilerin en çok eleştirdikleri konunun başında uygulanan anket ve ölçme araçlarının sonuçlarının herhangi bir aşamada belirleyiciliğe sahip olmamasıdır. Bu nedenle birçok öğrenci de uygulamaları dikkate almamaktadır. Buna -yanlış hatırlamıyorsam- 2002 yılında uygulanmaya koyulan “ilköğretim kurumları yöneltme yönergesi” de dahildir.

İlköğretimde görev yapmış ve yapmakta olan rehber öğretmenlerimizin bildiği gibi yöneltme yönergesi, bir dizi gözlem formunu, görüşmeleri ve akademik benlik kavramı ölçeği verilerini içermektedir. Fakat bu çalışmanın sonucunda her öğrenci için hazırlanan “yöneltme öneri formu” herhangi bir belirleyiciliğe sahip olmadığı için genellikle, gerek yönetim, gerek sınıf rehber öğretmenleri ve gerekse de öğrenciler tarafından ciddiye alınmamakta ve geçiştirilmektedir.

Fakat muhtemelen yeni model, yöneltme verilerini belirleyici bir etken olarak kullanacağından yukarıda bahsedilen sürecin daha ciddiye alınması zaruri hale gelecektir. Ciddiyet ve kararlılıkla uygulanan yöneltme yönergesi sürecinin ise, öğrencinin bireysel farklılıkları, ilgi, yetenek ve becerileri açısından çok makul ve mantıklı sonuçlar verdiğini uygulayıcı meslektaşlarımız fark etmiş olmalılar…

Öğrencilerin eğitim-öğretim yaşamı sürecinde bireysel farklılıklarının, ilgilerinin, yeteneklerinin ve becerilerinin belirleyici olarak ele alınmasının hem bireysel gelişim, hem toplumsal gelişim, hem ilgi, yetenek ve becerilerinin desteklenmesi, hem öğrencinin özgüven ve ruhsal gelişiminin desteklenmesi, hem de motivasyon ve akademik başarısına olumlu katkısı tartışılabilir mi?!

Davranış ve yönlendirme verilerinin ortaöğretim geçişlerinde belirleyici etkide bulunması fikrini çok anlamlı bulmamla birlikte, yönlendirmenin “puan” olarak ele alınmasını rehberlik hizmetlerinin ruhuna aykırı buluyorum. Fakat “rehberlik hizmetleri ruhuna aykırılık”, davranış ve yönlendirme verilerinin ortaöğretim geçişlerindeki etkisine tercih edilmemelidir.

Buradan hareketle, yönlendirme verilerinin “puan” olarak algılanmasıyla rehberlik ruhuna aykırılık bir yana, öğrencileri bu veriler çerçevesinde hareket etmeye motive edebilecek bir sistem geliştirmek mümkün olabilir mi?… İşte bizim önerimiz;

Öğrencinin dersine giren bütün öğretmenlerin verdiği puanların ortalamalarından oluşacak “Davranış Notu” %5 etkisiyle belirleyiciliğini koruyabilir. “Yönlendirme” ise, rehberlik hizmetleri verilerinden oluştuğundan “puan” olarak değil de “katkı” olarak değerlendirilebilir. Yöneltme yönergesi süreci sonunda her öğrenciye verilen “yöneltme öneri formu” sonuçları da merkezi değerlendirme sistemine girilebilir.

Öğrenci, “yöneltme öneri formu”na uygun tercih yaptığında, belli bir oranda yada ilköğretim başarı puanına yapılacak belli bir katsayı çarpımıyla “yönlendirme katkısı” oluşturularak eklenebilir. Yöneltme öneri formuna uygun tercih yapmayan öğrenci, bu katkıyı alamayacağından sistem öğrenciyi yöneltme verilerine uygun tercih yapma yönünde motive edecektir. Aynı zamanda bu sistem, yöneltmesinde mesleki eğitim önerisinde bulunulan öğrencilerin, yöneltmelerine uygun tercihler yapmalarına ve mesleki eğitim girdilerinin de (performans düzeyi yüksek öğrenci girdisi) daha nitelikli olmasına katkı sağlayacağı düşüncesindeyim… Hatta yöneltme öneri formu, bütün ortaöğretim kurumlarını isim isim kapsayacak şekilde daha da somutlaştırılarak daha isabetli ve fonksiyonel kararlar alınmasına yardımcı olunabilir…

Sizlerle paylaştığım düşünce ve önerilerimi değerlendirmenize sunuyorum. Bununla birlikte meslektaşlarımızı “iş işten geçtikten sonra konuşup durmak yerine”, müdahale şansımız varken, fikir üretmeye, öneri geliştirmeye ve ürettiklerimizi ve önerilerimizi tartışmaya açarak ilgili birimlere iletmeye davet ediyorum…

Allah zihin açıklığı versin efendim :-) …