Yeni Ortadoğu haritası...

Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları bu ülkeyi kurtarıp, Cumhuriyeti kurarken gösterdikleri hedef, Muasır Medeniyet Seviyesine ulaşmaktı.

Bu nedenle kanunlarımızdan Medeni Hukuk İsviçre, Ceza Kanunu İtalya, İdare Hukuku Fransa ve Ticaret Hukuku Almanya’dan alınmıştır. Bu yasalar ülkemiz koşullarına uyarlanarak, bundan birkaç yıl öncesine kadar başarı ile uygulanıp, hayata geçirilerek, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği istikamete doğru seyrederken, Avrupa’nın ayak diremesi bizim de işimize geldi.

Irak ve Afganistan işgal edilirken, orada Müslüman kanları oluk oluk akıtılırken, BOP eş başkanlığı ile övünenler ve Irak’ın işgali sırasında, Amerikan askerlerinin daha rahat Irak’a girmesi için 1 Mart tezkeresini Meclisten geçirmeye çalışanlar, bu gün İslam dininin ve Müslümanların en ateşli savunucusu pozisyonunu kendisine uygun görüyor. Sanki bu zamana kadar dini sömürdükleri yetmiyormuş gibi…

Gelinen bu günde; şeriatçı İran yönetimi ve Terör örgütü olduğu resmen ve alenen bilinen Hamas’ın hamiliğine soyunanlar, tüm dünyayı karşılarına alarak yürütmeye çalıştıkları dış politikada nasıl hüsrana uğradıkları açıkça görülüyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin İran’a yaptırım uygulaması yönündeki oylamada, Lübnan çekimser, Türkiye ve Brezilya ret oyu verdi. 7 daimi üye ile birlikte toplam 12 Güvenlik Konseyi üyesi evet deyince, anında İran’a ekonomik yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Televizyona çıkan siyasiler ve kayıtsız şartsız destekçi yandaşlar iktidarın bu tutumunu bir kahramanlık gibi halka sunmaya çalışıyorlar.

Sanki bu ülkenin insanı kör cahil, hiçbir şeyden anlamayan, iktidar ne söylerse doğru kabul eden bir sürü! Gerçi öyle olmasa seçim zamanında dağıtılan birkaç çuval kömür ve birkaç koli yiyecek içeceğe oy verip bu iktidara ikinci döneminde yüzde 47 oy verir miydi?

Bu günkü gazetelerde bir harita ve haritanın altında “Ortadoğu Birliği” adı altında Afrika’nın yarısını ve İran’ın bir kısmı ile Basra Körfezi ve Arabistan Yarımadasını da içine alan bölgeyi kapsayacak şekilde, Türk Dış Politikasının başarısını(!) anlatan nutuklarla dolu!

Herkes bir başarıdan söz ederken, ülkemizde toplanan bazı ülkelerin liderleri bile Hamas hamilerinin yaptığını onaylamadı. Marmara gemisine yapılan saldırıyı, devlet terörünü kınamadılar. Tıpkı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kınamadığı gibi…

Maliye Bakanı’nın yaptığı çağrı çok daha vahim! Maliye Bakanımız, İngiliz Vatandaşı Sayın Mehmet Şimşek ne diyor? “Arap kökümüze dönelim” diyerek, Araplara şirin görünme yarışında Liderini bile geçti! Oysa bizim kökenimiz Arap değil ve hiç te olmadı. Gerçi Mehmet Şimşek’in Arap kökeninden olma ihtimali yüksek.

Biz ülke olarak Hamas Hamiliğine soyunup, tüm dünyayı karşımıza almışken, Hamas yönetimi, bizim Hamas Hamiliğimiğzi kabul etmeyip, kendilerine ancak Mısır’ın Hami olabileceğini söylemesin mi! Bu yandaş basında yer almayınca, diğer basını okumayanların bu haberden haberleri olmadı! Onlar hala Hamas’ın hamiliğini bizim yaptığımızı sanıp, iktidarın başını alkışlamaya devam ediyorlar!

Ya iç politikada olanlara ne demeli? Anayasa Mahkemesi üzerine öyle saldırıyorlar ki, bu devirde ben kesinlikle Anayasa Mahkemesi üyesi olmayı istemem. Kendilerine hukukçu diyen ve Anayasa Mahkemesi raportörlerinden, aynı zamanda “Demokrat Hukukçular Derneği” eş başkanı Osman Can, İktidarın Anayasa Mahkemesinin, Anayasa değişiklik paketi konusunda vereceği kararı tanımaması gerektiğini belirterek, sözde iktidara yol gösterip, kendisine yeni yerler edinmeye çalışıyor. Yani adı hukukçu, iktidara hukuksuzluğu önererek, tarihteki malum yerini alıyor.

Hamas’ın bile bizi kabul etmediği bir ortamda, biz neyi, kime karşı savunuyoruz. Marmara gemisine yapılan baskınla ilgili hiçbir Arap ülkesinin gıkı çıkmazken, biz burada niye yırtınıyoruz?

İktidarın bu “Arap açılımı” iktidara oy sağlar mı? Bu güne kadar yüzlerini batıya dönüp, arka arkaya gidenler, nihayet gerçek yüzlerini gösterip, yüzlerini de Araplara döndüler.

Son bir soru: Atatürk ve arkadaşları bu ülkeyi Arapların hamiliği için mi kurtardı?