Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '08

 
Kategori
Sinema
 

Yeni Sinema'da 'Flashforward' ve 'Lost'

Yeni Sinema'da 'Flashforward' ve 'Lost'
 

google


'Yeni Sinema' deyince, 2005-2010 arasında olasılıkla başlamakta olan, 2010-2015 arasında ise kesin başlamış olacak olan ve en geç 2045-2050’de tamamlanmış olacak olan bir süreç-kategoriden söz ediyoruz. (Süreç-kategorinin varlık-kategoriden farkı, onda var olanın değil, gerçekleşmekte ama tamamlanamayabilir olanın ağırlık taşımasıdır.)

Bu Yeni Sinema, ne ilk Yeni Sinema, ne de son Yeni Sinema. Bu Yeni Sinema, sinemanın ilk yüzyılının hemen ertesinde gerçekleşen (1995-2005) özgün ve biricik Meta-Sinema’nın ardılı ve ötelemesi olmasıyla tanımlanır. (Bu Meta-Sinema’nın özgün ve biricik olmayan yönleri de var.)

‘Flashforward’, ‘flashback’in tersine, geçmişe değil, geleceğe yönelik imlemeler yapar. ‘Flashforward’, en belirgin ve yoğun biçimiyle ‘Lost’ dizisinin 4. sezonunda uygulandı.

“The television show Lost has also made use of this technique, beginning at the end of season 3 with a twist ending in the episode Through the Looking Glass. The first flashforward which the audience sees is originally believed to be a flashback, as flashbacks had been the only way of telling off-island stories up until that point. So far in season 4, most of the episodes have contained flashforwards, although flashbacks are still used.”

http://en.wikipedia.org/wiki/Flashforward

Son tümcenin Türkçe’si:

“4. sezonda (2007-2008) bölümlerin çoğu, ‘flashforward’ içerir ama ‘flashbeck’ler de vardır.”

Aynı adreste başka ‘flashforward’ örnekleri de sayılıyor. Ancak 2 örnekle itirazımızı yapalım ve ‘Lost’un bu konuda ilk ve şimdilik biricik örnek olduğunu belirtelim:

’12 Maymun’da aynı konuda 3 ayrı ‘flashforward’ vardır ve 3’ü de ayrı oyuncular tarafından oynanır. Bu da seyirciyi yanıltmak için yapılmış bir ‘trük’tür. Yoksa, senaryo 3 ayrı gelecek içermez.

‘Memento’nun ‘1-18’x5= 90 dakikalık parçaları, en sondan en başa verilir ama parçaların kendi içinde, zaman ileriye akar. Dolayısıyla, bir ‘flashforward’ değil, bir ‘flashback’ dizisi sözkonusudur.

Öncelikle, ‘flashforward’ın bilimkurgu-gelecekbilim sentezinin hemen ertesinde yapılması, onu sanat-bilim yeni bir sentezi kılar.

Ardından, zamanı sonsuzlaştırır. ‘Lost’ta bu, 2 sezon daha sürmek demektir. Aslında, öykü sonsuza yayılabilir demektir. (Bunun için Möbiüs Şeridi gerekmez.)

‘Flashforward’ öyküsel olarak ise, müthiş bir anlatı sığası ve potansiyeli içerir. Öykünün özetinin geleceğini nokta nokta haritalamak, hem belirli bir öykü izleği çizer, hem de o dış izlek zarfı içinde, sonsuz çeşitleme olanağı verir.

Aslında, benzeri bir tekniği, ABD’li öykücü O. Henry, 19. Yüzyıl’da uygulamıştı: Orada, öyküsel olarak birbirinden ıraksayan 3 ‘flashforward’ vardır ama hepsi sonunda aynı sona yakınsar. ‘Lost’ bunu tek ‘flashforward’la yapıyor, yani her gelecek öykü için bir ve yalnız bir ‘flashforward’ ile.

Nasıl?

Öyküde birçok açık uç bırakıyor. Ancak, televizyon dizilerinde, ‘Lost’u örnek alırsak, en başkan 8 (veya ‘n’) sezon süreceği hesaplanmadığı için, öyküsel olarak birçok tıkanma, süreksizlik, tutarsızlık, anlamsızlık, boştalık oluşur. Ancak, ortalama bir seyirci, 100 saatlık (133 bölümlük) bir öyküdeki, binlerce altöykücüğün hepsini anımsamaz ve birbirleriyle mantıksal olarak karşılaştırmaz (onun yerine gizemli harflere ve sayılara takar). Anımsayamaz ve karşılaştıramaz da. Hatta, bunu profesyonel öykü yazarları bile yapamaz ki ‘Lost’un senaristleri yapabilsin.

Geriye ne kalıyor?

Arabesk müziğin bile olumlu sonuçları olabilir. Aslında aptallaştırıcı olan bu ‘flashforward’ da sinemaya bambaşka bir şey soktu:

Senaristlerin kazara boşta bıraktığı açık uçların, mantıksal arayüzler olarak tasarlayıp, sonsuz serbest zihinsel çağrışım yaratması veya en temel felsefe metinlerine yol açması, yani zihni sürüklemesi.

Dizinin baş kahramanlarından birinin adının John Locke (önemli bir İngiliz düşünür) olması bunun için yararlı değil, zararlı bir seçenektir.

Yapılacak olan hipertekstler oluşturabilmek.

Bunun yolu da, ‘Lost’ dizisini seyretmiş olanların tükettiği, zihinsel ürünlere açık ve kapalı göndermeler yapmak. Açık uçları bilinçli olarak kapmayı öğrenenler, kapalı uçları bilinçsizce açmayı öğrenir.

Bugüne dek, reklam ve klip gibi popüler ve banal kültürel ürünler bile sinemaya katkıda bulundu. Aksiyon filmlerinin bazıları sinemaya doğrusal olmayan zamanlar soktu (zaman yolculuğu kastedilmiyor.) ‘Lost’taki ‘flashforward’lar da, izleyiciye istemediği zihinsel sıçramalar yaptıracak. Yerleşmesi 10 yıl alır.

Dipnot: Bunun sırrı, özellikle çevirmediğim, İngilizce alıntıdaki, altı çizgili bölümde saklı ama kayıp değil.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..