Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '08

 
Kategori
Sinema
 

Yeni Sinema'da De-Holywood'izasyon

Bu, gerçekten ilginç bir alan ve olgu.

ABD tarzı yaşamın, (adı Yanki olmayan) hamburgerin, kolanın, kotun, neskafenin konuların en büyük ÇUŞ markaları tarafından, küresel satışların düşmesi nedeniyle yerelleştirilmesini, tavukburgeri, kolaturkayı, Mavi Jeans’i, fındıklı neskafeyi izledik. Bunun adı, ‘marka değillemesi’ ve/ya ‘no logo’. Sinemada bunun adı, ‘de-Holywood’izasyon’ oluyor.

Holywood’un 2 büyük rakibi var olageldi: Hindistan (Bolywood) aşk filmleri ve Uzakdoğu Asya (genelde Hong Kong) döğüş filmleri. (2 türün de temelde adrenalin salgılatması ortak gerçeği var.)

Uzak Doğu filmleri, Oskar ödülleriyle, Jackie Chan’ın kadın dergilerinde kapak yapılmasıyla, ‘Yasak Krallık / Forbidden Kingdom’ (2008), vd ile feci bir biçimde Yanki’leştirildi ama Asya sinema pazarı küçülmedi ve bazı yönetmenler yalnızca Asya pazarı için çalışmayı sürdürdü.

Bolywood filmleri ise, tam da Yanki eksi IQ’sunda olmasına ve ABD’de aşk filmleri çok tutmasına karşı, ABD bünyesine uymadı. ‘Holywood-Bolywood’ (2002) gibi, ‘bu iş kesin olmaz’ dedirten sonuçlar ortaya çıktı.

Türkiye’de bile, son 10 yılda en çok iş yapan filmler, Türk yapımı ve komedi türünde. Onların Holywood eksi IQ’sunun da altında seyretmesi ise, diğer bir vahim kültürel durum.

Bu, Cengiz Han Tatar’larının ve Moğollar’ının milyonlarca kişi içinde asimile olmasına benzedi. ABD, Dünya’yı yutamadı, Dünya ABD’yi yuttu. Bu olağan sonuçtu, olağan sonucun gerçekleşmesi olağan değildi. (Bu ikilem devrim umutlarımızı arttırıyor, çünkü bu siyasal ve ekonomik koşullarda devrim olması olağan.)

Başka ayrımlar da var:

‘Ghost in the Shell 1-2’yi yapan kişinin bir siberuzaycı değil, eski tarz bir hümanist olması gerçeği de var. Bu durum, o sanat / sinema ürününü sanatçısından ve kültüründen bağımsız kılıyor. (Daha önce, caz ‘de-Yanki’leşti ve buto ‘de-Hiroşima+Nagazaki’ oldu.)

Demek ki burada Tao çoğul bifürkasyonda. (Yolların çatallanmasının gerçeği, Borges kalpazanlığı değil...)

(Bunun sinemasal anlamı, ‘de-Holywood’izasyon’ gibi, başka süreçlerin de oluşmaya başlaması demek ama onlar şimdilik oldukça saklı ve başka bir yazının konusu.)

Sinema, artık Dünya’nın en büyük eğlence / boş zaman pazarı değil. Bilgisayar oyunu ve futbol onu geçmiş durumda (Düşünün ki ABD’de bile Dünya Kupası maçları, NBA maçlarından daha çok seyirci toplamaya başladı, bunun anti-ABD etkileri de ayrı bir yazının konusudur).

Bir kitlesel / popüler kültür olan futbol, ABD’de ilkin basketbolu yendi. Şimdilerde, ABD futbolunu yenmek üzere. Yani, ABD kültürsüzlüğü tek bir alanda yeniliyor değil ve bu çok umut verici bir durum.

NBA’da Türk oyuncuların olması gibi, Holywood’da Türk çalışanlar da var. Yani, kültürel ozmosis burada da işliyor.

Burada, AB seçkin sanat filmi yönetmenlerinin, ABD’ye yenilirken; Asya banal popüler filmi yönetmenlerinin, ABD’ye yenilmemesi gibi, ikilemsel ve ironik bir durum var. Burada sözkonusu olan, Asya’nın kalabalıklığı. ABD ve AB nüfusu kabaca aynı ama Asya ABD’nin 10 katı nüfus içeriyor. Bu kalabalıklığın temeli de, 2 en büyük anti-Holywood film türünün yaratıcısı olan Hindistan ve Çin’den geliyor.

Demek ki Batı 2 - Doğu 2. AB kendi kalesine, Hindistan kendi kalesine. Kültürel savaşta maç ortada. 250 yıl daha var. Kimin kazanacağı belli değil ama ABD’nin kesin kazanma şansı 0.

Hele hele, bunun 100 yıllık ağır bir ‘Holywood’izasyon’ sürecinin ardından gelmesi, kesin kanıt oluşturur.

(Örnekse, 1920’lerdeki işgal İstanbul’unda Holywood’cular sinema pazarı araştırması yapıyordu. Bakınız. Cemil Filmer’in Anıları. Örnekse, 1980’lerde Türkiye sinemalarına sanat filmi yasağı, Holywood şirketleri tarafından konuyor ve eleştirmenler parayla satın alınıyordu. Buna karşın, türkiye’de bile Holywood yenilmiş durumda.)

İşte, sinemada ‘de-Holywood’izasyon budur.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..