Yeni toprak ağaları geliyor

AK Parti’nin önerisi ile yakında TBMM’de görüşülecek olan Tabiat Kanunu Tasarısı yeni gündemimizdir artık. Gündem üstüne gündem yaratmakta üstüne bulunmayan AKP'nin ilgili yasa tasarısına göre, 'Belgrad Ormanı ile Manyas Gölü ve tüm milli parkları imara açacak tasarı bu hafta TBMM’de' oylanacakmış.

Üç yıldan bu yana bekletilen tasarı ‘çeşitli yasalarla koruma altına alınmış olan kıyılar ve ormanlar başta olmak üzere sit alanları gibi ‘doğal alanlardaki’ korumayı kaldırıp, bu alanları yatırımlara açarken, koruma alanlarıyla ilgili kararlarda Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nı tek yetkili kılıyormuş.

AB'ye göre Tabiat Kanunu Tasarısı 'endişe yaratan bir düzenleme' imiş

Kıt aklımla anladığıma göre AK Parti'nin ilk geldiği günlerden beri ince ince dokuyarak kısaca 2B adı ile 2012'nin Nisan ayında yasalaştırdığı 'Orman Köylülerinin Kalkınmasının Desteklenmesi' içerikli ancak pek çok kent alanınındaki tapulu arazileri ve konutları da etkileyen yasanın yeni bir biçimi ila karşıkarşıyayız. Öyle ki yasanın uygulamasında ortaya çıkan noksanlıklar yüzünden 2013'üm Mart ayı başında 'değişiklik yapılmasına dair kanun' bile çıkartılmıştı. 2B ile ortaya çıkan yerleşim yerleri çevresindeki 'kıyak satışlar' bir kaç tepkiye rağmen, sessiz sedasız sahiplerini bulmaya başladığına göre, yine geniş soluklu bu yasalaştırma ile 2B dışındaki diğer çok özel alanlar da yeni zenginlere satılabilecek. Yeni yasanın 'tabiat kanunu' olarak adlandırılması bile ayrı bir tartışma konusu başlatacak kadar önemlidir bence.

Bilindiği gibi gündemdeki Gezi Parkı yıkımı üzerinden bütün Türkiye'ye yayılan AK Parti karşıtlığı sürerken TBMM Genel Kuruluna getirilecek olan Tabiat Kanunu Tasarısı duyarlı kesimler yanında AB'nin 2010'daki İlerleme Raporu'nda, 'endişe yaratan bir düzenleme' olarak nitelendirilmiştir. Gezi Parkı'nın yıkımı ile başlayan yaygın tepkilere bağlı olarak sesini yükselten AB ile ABD, bakalım küresel ısınmanın önlenmesi bağlamında söz konusu bazı yeşil alanlarının imara açılası karşısında ne gibi çıkışlarda bulunacak.

Yeni yoksullar sınıfınız hayırlı olsun!

TÜRKİYE'deki canlı ve cansız varlıklara sevgi ve saygı bakımından AKP'den h i ç umudum y o k artık. Çünkü özelleştirme kapsamında satılmaması gereken varlıklarımız ile toprak alanları üzerindeki yasalaştırma doğrultusundaki 'hükümet tasarrufu' yolu ile satış yapılması gerçekten büyük bir oyun içerisinde bulunulduğunun kanıtıdır. 2B uygulamasında da olduğu gibi h u k u k açısından bu tür satışlar yapılabilir ise de kamu vicdanındaki kuşkuları giderebilmek mümkün olamaz, diye düşünüyorum. Umarım ileride bir gün bu tür alış verişlerde bulunanların olası bir 'nereden buldun yasası' kapsamında ayrıntılı dökümleri yayınlandığında kamuoyu alım yapanların kimler oldukların gerçeğini de öğrenecektir.

Bu tasarının yasalaşması ile eski yasalar bir yana bırakılarak ülkemizde çok yaygın yeni bir Toprak Ağalığı'nın kapısını açılacak. Yeni toprak ağalarının belirlenmesi ‘ilgili bakanın onayı ile’ istenilen kişi, vakıf ve derneklere verileceğine göre AK Parti’nin yeni zenginleri varlıklarına ek olarak yeni yeni toprak alanları da katacak, demektir. Böylece orman içi alanlar ile göl, deniz ve ırmak kıyılarında çiftçilerin ellerindeki küçük alanların yoğun bir el değiştirmesi ile kente göçmek zorunda kalacak olan yeni bir yoksullar sınıfı daha yaratılacaktır.

Yasaya karşı mı gelinir bre densizler?

Milliyet’te yer alan habere göre, ‘Bugüne kadar doğal alanlarda kurulacak HES’leri engelleyen ‘milli park kalkanı’ da kaldırılarak ‘09.08.1983 tarihli ve 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır” ifadesine de yer verilmiş. Yakında yasalaşacak olan tasarıya göre iktidar istediği dere, ırmak gibi alanlara hiçbir rapora gerek kalmadan, sık sık özellikle orman içi köylülerinin tepkisine yol açan Hidro-Elektrik Santralleri kurabilecek. Yeni yasa ile kamuoyuna, ‘Elimizde yasa var! Yasaya karşı mı geliyorsunuz?’ diyerek her türlü kolluk gücünü kullanmak hakkını da elde edecekler. Sonrası ise gelsin HES İhale Dosyaları değil mi?

Yine ilgili haberden öğrendiğime göre, ‘Avrupa Komisyonu’nun 09 Kasım 2010 tarihinde yayınladığı Türkiye İlerleme Raporu’nda söz konusu Tasarı, ‘endişe yaratan’ bir düzenleme olarak yer almış ancak tasarı aynı maddelerle Meclis Komisyonu’ndan geçmiş’ bulunuyor.

AKP’ye yakın vakıflar ile dernekler yeni Toprak Ağaları mı olacak?

‘Tasarının 10. maddesinin 2. bendinde “Korunan alanda işletme yetkisi, kısmen, talepte bulunmaları halinde il özel idarelerine, belediyelere, bu Kanunun amacına uygun faaliyetler yürüten vakıf ve derneklere ilgili bakanın onayı ile devredilebilir veya geri alınabilir” deniliyor. Valiliklere bağlı İl Özel İdaresi’ne yapılan “yetki devirlerinin” onarılması imkânsız tahribata yol açtığı en son Bolu-Abant Tabiat Parkı örneğinde yaşanmıştı’ açıklaması ise AK Parti İktidarının bütün dünyayı ilgilendiren çevre koruma bilincini bir yana bırakmak istediği de açık.

Öte yandan ormanlık ve diğer doğal alanların korunmasındaki var olana eski uygulamalar kaldırılarak sözde ‘bu Kanunun amacına uygun faaliyet yürüten vakıf ve derneklere ilgili bakanın onayı ile’ yetki verilebileceği de AKP’nin istediği alanlarda kendisine yakın vakıf ve derneklere gerekli yetkileri de vererek yeni toprak ağalıkları yaratmayı amaçladığı da söylenebilir?

Yasanın gizli gerekçesi Obama ile ABD tutkusu olmasın?

Öyle ki, tasarı’nın 20’nci Maddesi’nde yer alan, ‘Tabii durumuna uygun hale getirilemeyen alanlar buna en yakın yaşama alanına dönüştürülür’ açıklaması içerdiği muğlâk ifadeler ile istenilen toprakların yapılaşmaya açılmasına yol açabilecektir.

Anlaşılan AKP İktidarları ile zengin olanlar her alanı satın almak gibi dizginlenemez bir açlık ve talan (iştiha) ile şimdi de ormanlık alan satın almaya başlayacak. Çünkü çok k â r getiren kara para aklama, vergi kaçakçılığı, al sat, ticari mümessillik, ihalecilik, reklam, tanıtım, spot yayıncılığı aldı başını gidiyor.

İstanbul'da imara açık alanlar yetmemiş gibi Osmanlı mirası o görkemli Belgrad Ormanları'na villa, 'rezidans', AVM, konukevi ile üniversite kondurulabilecek. Ayrıca bazı sonradan görmeler ile yeni iktidar zenginlerinin içlerindeki Obama ile ABD tutkusu yüzünden nice çiftlikler ile nice gökdelenler de yeşerecek o topraklarda öyle mi? Yürürlükteki yasalar gereğince ele geçirilemeyen ormanlık alanlar ile sermayesizlikten dolayı gerektiği gibi değerlendirilemeyen bazı araziler yanında bazı irili ufaklı nice ada, yaylım alanları ile pek çok yaylalık alan da el değiştireceğe benziyor.

Yazıklar olsun emi?

Bu yeni yasa ile yeni yeni toprak alanları kazanarak beton yığınlarına çevirecek olanlara bedduamdır ki:
İnşallah o alanları satın alamaz, orada yetişen sebzeleri yiyemez, içerisinde oturamaz, düçar olacağınız bazı hastalıklardan dolayı üzerlerinde keyif çatamaz ve doğuştan masum evlâd-ı iyalinize daha fazla h a r a m lokma yedirerek onların birer 'haramzade' olarak adlandırılmasına yol açmazsınız İnşa'ALLAH...