Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '10

 
Kategori
Siyaset
 

Yeni Trend "AKP sivil vesayet kuruyor"

Yeni Trend "AKP sivil vesayet kuruyor"
 

Eh, artık benimde itiraf etme zamanım geldi diye düşünüyorum. Geçen gün solun duayeni! İlhan Selçuk itiraf etti ya “Türkiye’ye şeriat gelmez” diye. Tabi ben bu durumu İlhan Selçuk’tan önce anlamıştım ama, bunu anlamam için AKP’nin bir süre iktidarda kalması gerekmiyordu aslında. Çünkü geleneğimizde şeriat hukuku ile idare edilme diye bir şey söz konusu değildi ve gelişen ekonomi ve teknoloji, sermaye gücü, dış ticaret, turizm mevzuları böyle bir hukuk düzeninin işlemesinin önünde şüphesizki engeldi. Lakin askeri bürokrasi ve sivil bürokratik odaklı vesayet sistemimiz elindeki imtiyazları bırakmamak adına ortalığı velveleye vermekten, insanların beynine zehir enjekte etmekten beri durmadılar. Yıllardır söylediler söylediler ve gelinen noktada ülkenin bürokratik vesayetinin ve statükocu yapısının bir numaralı akıl hocası konumundaki Cumhuriyet Gazetesinin yine bir numaralı ismi İlhan Selçuk bu söylenenleri bir çırpıda silip atarak sanki günah çıkarırcasına, ülkeye şeriat gelmeyeceğini ilan etti. Zihinsel dünyasındaki gıdayı Cumhuriyet Gazetesi okuyarak alanların eminimki içinde derin bir ferahlama hissi yaratmıştır bu itiraf. Lakin bu çevrelerin AKP alerjisi halen öyle veya böyle devam etmektedir. Lafım yok bu alerjiye. İcraatlarını beğenmeyebilirler, çizgisini eleştirebilirler, yöntemlerine dair söylenecek çokça laf edebilirler ama o alerjik yapı tekrar bir saçmalığa işaret etmek üzere bir takım yanlışları toplumun zihnine kazımak üzere bir düzeneğe dönüşürse “vay halimize” diyebiliriz.

Önümüzdeki günlerde bolca espri konusu halini alacak olan yeni bir söylem dillendirilmeye başladı. “Sivil Vesayet” denen ucube bir ifadedir bu. Kuşkusuz ülkemizde sivil vesayet diye tanımlaya geldiğimiz sivil bürokrasinin ülkeyi yönetme gücü her zaman vardı ve geçtiğimiz günlerde dinlemiş olduğum bir askeri hakimin deyişi ile “İktidardaki bir partinin ülkeyi yönetebilme gücü ancak % 35 oranındadır” lafıda bu duruma yapılan bir atıftı. Bizim gibi bir ülkede, yüksek askeri bürokrasi ve yüksek yargı bürokrasisi ülke yönetiminde % 65 oranındaki gücü elinde tutmaktadır. Bu durumu her defasında zaten vurgulamıştık. Lakin yeni yeni dillendirilmeye başlanan “Sivil Vesayet” kavramı yüksek yargı bürokrasisini ifade eden bir kavram değil. Aksine, vatandaştan oy alarak iktidar koltuğuna oturanların, adım adım tek parti diktatörlüğüne doğru gittiğine dair bir kanının yaygınlık kazanmış olması. Yine aynı çevrelerin, yani Cumhuriyet Mitingçilerinin ve türevlerinin yeni devreye sokmuş oldukları, ayakları yere basmaktan uzak bir iddiası diye düşünüyorum bu söylem tarzını. Şüphesizki bu söylem ve bu iddiada tutmayacaktır. Hani ortada somuta indirgenebilecek bir diktatoryal eylemin kendisi ile tanışabilme fırsatı bulamadık. Şayet bahse konu olan hadise son günlerde DTP ve türevi olan BDP’ye yönelik operasyonlarsa, ziyadesiyle bu durum sadece AKP iktidarı döneminde var ola gelmiş bir durum değil. Kürt siyasetçilerin bu ülke sınırları içerisindeki kaderidir yaşadıkları. Bu ülkenin mevcut statik yapısının içerisinde kürt siyasetçiler, paylarına düşen anti demokratik uygulamalardan ziyadesiyle bol miktarda nasiplenmişlerdir.

Önümüzdeki günlerde ülkenin statükocu olarak tanıladığımız güçleri AKP’nin diktatoryal bir yapıya doğru gittiğine dair kehanetlerini tumturaklı laflarla toplumun başına boca edeceğini hep birlikte göreceğiz. Şüphesizki bu boca etme operasyonu tutmayacaktır ama yinede ortalığı germeye yetecektir diye düşünüyorum. Bu iddiaların başarısız olacağı kesin. Çünkü ayakları yere basmayan ve sadece olmadık bir takım örneklemlerle iddia düzeyine ulaşacak bir söylemin, toplum nezdinde kabul görmesi mümkün değildir. Yani yine bir hayal kırıklığı süreci yaşayacaktır ülkenin statükocu güçleri.

AKP’nin tek parti diktatoryası özlemi içerisinde olduğu yönündeki ayakları havada olan söylemi kuşkusuz bazı örnekler verilerek meşru zeminlere oturtulmaya çalışılacaktır. Bunu dillendirenlere baktığımızda ilginç bazı isimleri bu söylemin arkasında görmekteyiz. Bunlardan biriside geçen gün Vatan Gazetesinin röportaj yaptığı Nuray Mert hanımefendiydi ve Nuray Mert, basının susturulmaya çalışıldığından demler vurmaktaydı. Doğru, her zaman basına yönelik bir takım anti demokratik uygulamalar söz konusu olmuştur ama o susturulmaya çalışılan basın nedense devletin resmi ideolojisinin tamda karşısında olanların maruz kaldığı bir durum halini almıştır. Şu andada var olan durum bundan ibarettir. Hele hele bu gün için ne kadar eleştirilecek olsada “Demokratik Açılım” adı altında yapılan bir takım çıkışların hangi diktatoryal yapının paralelinde olduğunu ben şahsım adına çok merak ediyorum. Kaldıki bu tip demokratik açılımların karşısında her türlü sabote girişimine hazır iki muhalefet partiside varken, kimin diktatorya özlemi içerisinde olduğunu bir kez daha düşünmek gerekmiyor mu?

AKP’ye demokratik ölçüler çerçevesinde alerji duyanlardan biriside benim. Siyasal düşüncemin taban tabana zıt düştüğü bir partidir AKP. Ama bir varki o AKP’ye bel altı vuruşlar yapmanında bir esprisi yoktur. AKP’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı çokda beceriksiz bulanlardanım. Hatta ve hatta Recep Tayyip Erdoğan’ın elini atmış olduğu hiçbir süreci yönetemediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Bunun yanı sıra uygulama sevdasından asla vazgeçmediği ve sağ siyasetin varlık nedenlerinden birisi olan neoliberal politikalarını sıkı sıkıya eleştirmek evladır. Ama tüm bunların yanında AKP’nin kendisine vesayet düzeni kurma çabası içerisinde olduğunu ileri sürmek akıl ve izan gerektiren bir durumdur.

Şunun şurasında aşağı yukarı bir buçuk yıl sonra bir aksilik olmaz ise seçim var. Bu günkü gidişata baktığımızda AKP’nin oy oranında gözle görülür bir düşüşün olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hadi AKP sandıktan çıkamadı veya sandıktan birinci parti çıkmasına rağmen hükümet olacak yeterli çoğunluğu sağlayamadığını bir düşünelim. Karşımıza çıkacak olan en iyimser koalisyonun CHP-MHP olacağı ve sonrasındaki alternatifinin AKP-MHP koalisyonu olacağını söyleyebiliriz.

Bu olasılıkları bir an için gözünüzün önüne getirin ve birkaç dakika düşünün.

Şahsım adına şunu rahatlıkla söyleyebilirim.

“AKP’yi arar oluruz.”

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..