Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '14

 
Kategori
Siyaset
 

Yeni Türkiye'den insan manzaraları...

Yeni Türkiye'den insan manzaraları...
 

Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken, yandaş kalemler koro halinde “Yeni Türkiye” diye satırlar döşemeye başladılar…

Peki, “Yeni Türkiye” derken, neyi kast ediyorlar?

Benim anladığım kadarıyla, “Yeni Türkiye” derken şunları kast ediyor olabilirler..!

Hukukun linç edildiği, özgürlüklerin sınırlandırıldığı, suçluların ve hırsızların korunduğu, ayrımcılıkların zirveye oturduğu yeni bir Türkiye!

Dış politikayı sokak aktivizmine döndürerek uluslararası itibar ve ciddiyetini yitiren yeni bir Türkiye!

Sözün özü, eski Türkiye’ye rahmet okutan “Yeni bir Türkiye!”

Evet, yeni ama yeni bir demokrasi değil yeni otokrasi ve oligarşi dönemi!

Bu yeni otoriter dönemden memnun çok ciddi bir kitle var. O kitleyi normal düşünen birisinin anlaması mümkün değil.

Bu kitle rüzgârın kendi yönlerinden estiğini düşünüp sonuna kadar sarılıyorlar kendi politik totemlerine. Yazın sarı sıcağında kapılarının önüne dayanan kömür yüklü araçlara bakarak keyifleniyorlar. Sonra da kendilerini eleştirenlere, kömür yüklü araçları gösterip, halkın verdiği vergilerden nasıl yararlandıklarını böbürlene böbürlene anlatıyorlar.

Birlikte üreterek, eşit şekilde, sırtını bir yere dayamadan, sosyal devlet ilkesinin bile siyasi görüşe göre dağıtılmadığını görmezden gelerek, taparcasına ve muhakeme etmeden destek veriyorlar.

Sanki gözler kör ve kulaklar sağır olmuş, ülkenin ötekileştirilmiş yarısına yaşam hakkı tanımayan, ancak vergi almaya gelince, her türlü baskıyı reva gören siyasal hareketleri sonuna kadar destekleyerek, karşısındakileri yok sayıyorlar.

Oysa en sert esen rüzgârlar bile gelir geçer…

Gelip geçerken yön değiştirir, yakıcı poyrazlar an gelir yerini meltemlere terk eder…

Bu defa esen meltemler, başkaları için poyrazlar ve boranlar demektir…

Bu fırtınanın ortasında görmezden gelinen, yok sayılan insanlar…

İnsanlar; ıssız kıyılarda cezbedici dalgaları bekleyen kum tanecikleri gibi...

Siyasetin dalgaları, seçmen kıyılarına vurdukça çeker götürür insanları bünyesine, kişilikleri kaybolurcasına…

Kum tanecikleri düşlerini satarlar siyasetin çağıltılı dalgalarına…

Veresiye bir alışverişle bırakırlar kendilerini dalgaların meçhul istikametlerine…

Oysa veresiye satın aldıkları gelecekleridir…

Her fikir ve her siyaset, kum taneciklerinin düşleri üzerinde yükselir… Yükselirken de çevresine küçümseyici gözlerle bakanlar, dalgalı sularda kum tanesi bile olamadıklarını fark etmezler…

Siyasetteki bu medcezir manzarasının nerede sonlanacağı meçhuldür çoğu zaman…

Politik dalgaların kıyılardan kapıp götürdüğü kitleleri ne zaman, nerede ve hangi ahvalde bırakacağı bilinmez…

Nihayet hırçın deniz huzur ve sükûnla durulduğunda, bünyesine kattığı kum tanecikleri gibi insanlar, eskisi gibi değildir artık.

Ya ömür boyu taşıyacakları bir utanç mührü vardır çehrelerinde veya vaadettiklerini yapabilmenin bahtiyarlığı.

Ya da hayal kırıklıklarıyla dolu bir dudak büküşü eksik olmaz solgun yüzlerinden…

İşte “Yeni Türkiye”nin gelecekteki insan profili budur..!

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..