Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mart '10

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Yeni uluslar arası finansal mimari

Yeni uluslar arası finansal mimari
 

Yıllardan beri devan eden, en ufak bir hareketlenmede patlak veren finansal krizler ekonomistlerin ve devlet yöneticilerinin temel sorunu olmuşlardır. Ve uzun yıllar boyunca bu konu üzerinde tartışmışlardır. Sonuç olarak çözüm için bir çok fikir ortaya atılmış, görüş bildirilmiştir. İşte bu çalışmaların bir sonucuda yeni finansal mimari olarak ortaya çıkmıştır.

Tartışılan bu yeni finansal mimari, oluşan krizin ya da krizi oluşturan kaynağın diğer ülkere, toplumlara sıçramasını önlemektir. Özellikle 1992 Avrupa, 1994 Meksika, 1997 Asya ve 2000'li yıllardaki Türkiye ve Arjantin krizlerinden sonra çalışmalar finansal mimari üzerinde olmuştur. ‘’Finansal mimari kavramı çoğunlukla, finansal kriz riskinin azaltılması ve krizlerin sistemik bir biçimde yayılmasının önüne geçilebilmesi için yapılan çalışmaları içermektedir. Bu kapsamda finansal mimari, belirli durumlar karşısında en iyi uygulamaların belirlenebilmesi üzerinde odaklanmaktadır (Fratianni ve Pattison, 2002) ’’.Odaklanan bu noktaların en önemlisi: Milton Friedman gibi radikallerin IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşların kapatılmasını savunması en başta gelmektedir. Ancak kabul görmeyen bu görüşün yanı sıra ayrıca, Çin Merkez Bankası başkanı Zhou Xiaochuan tarafından dile getirilen; ABD dolarının yerine küresel anlamda geçerli bir para birimi olarak IMF SDR’nin kullanılmasını önermektedir. Bu önerisini söylemesini ise ABD dolarının hakim para olması nedeniyle ve Amerikan maliyesinin sürekli rasyolara sahip olması ve dolara olan güvendeki düşüş nedeniyle küresel anlamda bir para birimi ve politikasını yönetecek kurum olan IMF’nin önerilmesi sadece ekonomik değil siyasi anlamda da dünya düzenini değiştirecek bir adım olarak görmektedir.

Türkiye açısından bakıldığı zaman ise yeni Finansal Mimari daha çok dış kaynak kullanımı, yabancı sermaye, bireysel finansmanlar ve alınan dış borçların ödenmesi sırasında yaşanan problemler ele alınmıştır. Özellikle Türkiye’nin diğer gelişmekte olan ülkeler gibi IMF’ye bağımlılığı üzerindeki etkileri ele alınmıştır. Her nekadar Nobelli Spiglitz ‘’ Türkiye’nin IMF’ye ihtiyacı yok’’ dese de Türkiye’nin ekonomik yapısındaki etkisi açıktır. İşte tartışılan yeni finansal mimari Türkiye ve IMF tarafından, kaynak sağlayan ve borç alan ülkelerin seslerinin daha iyi duyulacağı, yeni bir kredi kolaylığını oluşturması konusunda durmuştur.Belkide Türkiye ekonomisi üzerinde yapılan açıklamalardan anladığımız kadar en az etkilenen ülkelerden birinin olması veya krizin Türkiye’yi teğet geçtiği iddaları belkide Yeni Finansal Mimari’nin açıklamaya çalıştığı sorunların belirlendiği ve ürettiği çözüm yollarının uygulanmasının etkisi vardır. Özellikle borçların ödenmesindeki yöntemler, vergilendirme sistemindeki değişiklikler ve borç alınırken daha titiz davranılması bu süreci etkilemiştir.
Belkide tartışılan bu finansal mimarinin değişmesinden çok daha radikal çözümler üretilmesi veya oluşmuş sorunlar üzerinden değil de oluşabilecek durumların tahmini krizlerin gelecekteki etkisini daha da azaltabilir. Çünkü eski finansal yapı özellikle 1929 krizin nedenlerini önleyiciyken farkli nedenlerle oluşan krizlere çözüm bulamamıştır. Aynı şekilde oluşturulacak yeni finansal mimari ise bugünki yapıya göre oluşturulduğu takdirde yarın farklı nedenle çıkacak örneğin gayrimenkul, altın ya da hammadde gibi nedenlerden doğacak krizleri önleyici nitelikte olmalıdır. Belki de her kriz sonrası yeni finansal mimari oluşturlmaya çalışması bu nedenden dolayı kaynaklanmaktadır.

 
Toplam blog
: 3
: 1035
Kayıt tarihi
: 25.03.10
 
 

Dokuz Eylül Üniversitesi Öğrencisiyim. Özellikle Türkiye Ekonomisi hakkında yazıyorum ve tespitlerim..