- Kategori
- Mizah
Yeni VC'nizde, "Klasik müzik eşliğinde" rahatlamak istemez misiniz?
Tuvalet kültürü, çok mühimdir. Hayatımızın vazgeçilmezleri arasında, bu kültür eksikse, okul sıralarında bu kültürü edinemezsiniz. Ancak ve ancak, tatbiki olarak klozete, “otura kalka” öğrenirsiniz bu kültürü.
Bu kültürü elde etmek için nice savaşlar verildi. Tuvalet kapılarında, Büyüğüne ayrı, küçüğüne ayrı bilet kesen oldu.
Kimi yerlere turnikeler kondu. Bozuğu olmayanlar içeri alınmadı, oracıkta işini halledenler, kızarmış yüzlerle otobüsüne zor yetiştiler otogar’larda.
Kimisinin bir lirası çıkışmadığı için, demir sopalarla dövülüp karakolluk olanlar da var. Gazeteler yazdı bunu.
Turnikeyi bırakmış gitmiş adam. Bozuk paranız yok, geçemiyorsunuz. Turnike kapısında kalakalıyorsunuz. Arkadan “hadi“ diye ittirenler de cabası. Kapı kapı para bozdururken, dayanamayıp işini turnike önlerinde görenler de var. Sanki Habur sınır kapısı mübarek. Bir sormadıkları eksik: “Deklare edilecek bir şeyiniz var mı?” diye.
Dedik ya, kültür, kültürdür. Şimdi de bir yenilik kondu ortaya. İzmir’in Kemeraltısına bir tuvalet yapıldı ki, değme konserler halt etmiş. O semtin müzikholleri, şimdi kara kara düşünüyordur.
Vivaldi’den parçalar dinleyip, dört mevsimi bir anda, oturduğunuz yerden yaşıyorsunuz. Rahatlaması da cabası hem. Tuvaletinizi yaparken. Mozarttan melodilerle sarhoş oluyorsunuz. İşte içmeden sarhoşluk buna denir diye, içinizden geçirip hiç ıkınmadan içinizin boşaldığını, hayretlerle görüyorsunuz. O semti,n meyhaneleri içilmeden nasıl m sarhoş olunura, muhakkak takılmışlardır muhakkak.
Nefessiz kalıp yüzünüz kızarmadan. İşte müziğin himmeti buradan başlıyor. Çok hijyenik anlayacağınız. Ameliyat olmuşsunuz. Karın bölgenizde dikişleriniz var. Tchaikovski’nin Fındık Kıran Suiti ile rahat rahatça ıkınmadan boşalabilirsiniz. Ameliyat dikişlerinizi de patlatmadan hem.
Eskiden öyle miydi ya. Kemeraltında tek bir umumi tuvalet yoktu, camisinden başka. Oradan geçerken, iki büklüm insanlar çok görüldü. Yüzler kızarmış, ayaklar çarpılmış, baş önde, dişleriniz sıkılı olarak. Ama bu tuvalet 1.5 lira alıyormuş. Alsın, helal olsun.bİr çeşit " FİZYOTERAPİ" Müzikle rahatlatıyorlar ilkten sizi. Her türlü kabızlıklar burada çözüme kavuşuyor. Müzik gibisi yok
Şimdi koskoca Kemeraltını rahatça gezebiliyor insan. Gidin İzmir Kemeraltındaki modern tuvalate. Oturun klozete. Bahtınıza ne çıkarsa, Gerçi Mozart olsun, Beethoven olsun, bunlar eserlerini “hela için” yazmadılar. Akıllarından bile geçmez. Ama, bakın, nasıl işe yarıyor.
Bu müzikli tuvaleti işletenler, müzikten anlıyor olmalılar. Muhakkak müzik otoriterleri ile temas etmişlerdir. Böylelikle mekanlarına, ağırbaşlılık ve saygınlık kazandırmış oluyorlar. Fena mı? Bravo doğrusu. İki patron da yüksek tahsilli imiş üstelik. Gazeteler öyle yazıyor. Yoksa kendi kafalarına göre olsa, “Halime’yi samanlıkta basmışlar” şarkısını da çalabilirlerdi, klozete oturan müşterilerine.
Baştan dedik. Tuvalet, bir kültür işidir. Okullarda öğretilmez. Alışkanlık, gelenek ve görenekler bunda rol oynar. Milletcek klozete dört elle sarılmalıyız. Tuvalet başlarında bazen ne kavgalar oluyor. Hiç üşenmem, Gider, bir kenardan olup bitenleri seyrederim.
Bir defasında Muğla Otogarındaki tuvaletin turnikesinde rastladım. Adam parayı attı, turnike yol vermiyor. Dıştan birisi takıldı: “ Açıl ya susam de” diye. Ve kapı açılmasın mı?! Bir diğeri yanaştı. Açılmaz! Sordu ümitsizce “neydi o deminki? “ diye. Söylediler “ Susam” dediydi diye.Ama yine faydasız... Etraftan takılan oldu: “ Bir de nohutu dene” diyerekten. Bunu duyan bir başkası lafa giredi: “ Ee, nohut torbasını kapanlar nasıl belli oluyor” Bir diğeri sırrını ifşa eder gibi ortaya seslice fısıldadı: “Nohut diye aldım, kömür çıktı” demez mi? Şamata, gırgır, esas buralarda.
Eski tuvaletler nerdeee, şimdikiler nerde! Eskiden yazardı duvarlarda, hepimiz biliriz: '' Büyük elli, küçük 25 kuruş'' diye. Tuvaletin bir yanı, dayalı döşeli, televizyonlu, masası, çiçeği, buzdolabı her şeyi vardı. Havlular, kolonya’lar, mendiller satılırdı. Ta o zamanlar sormuştum tuvaletçiye: ''Nereden anlıyorsunuz müşterinin büyük, küçük ihtiyacını?'' diye. Sanki, beyana göre vergi alınıyor mübarek!
Adam, ''Biz, müşterinin yüzündeki sıkışıklık ifadesini, yineyüzündenokuruz.''. Ama, bu cevaptan bir şey anlamamıştım. Ne yani, tiyatroya adam mı seçiyoruz? Yüz ifadesi ekşiyse, alt dudak, üst dudak tarafından ısırıksa, bu yüz mimikleriyle adam, kendini ele veriyordu ki, bunun işi 25 kuruşluk. Küçüğü böyle hallettik.
Büyüğünde ise, suratın çerçevesi ne hal alıyor ki? Önce bedenin dingili yamuk giriyor içeriye müşteri. Soluması burnundan oluyor herhalde. Pantolonun kemeri çoktan gevşetilmiş, Madonna’nın don lastiği gibi gevşek. A mübarek adam. Tiyatroya artist mi seçiyorsun, televizyonlardan imrenip de jüri üyesi mi belledin kendini. Ki surata göre mimikler göre sıfat biçiyorsun. Yoksa marketlerden zerzevat mı seçiyorsun, eziğini, çürüğünü, ayıklıyorsun. Değil mi ya!?
Evet,evet, tuvalet bir kültür işidir. Yaşadıkça kültürünüze eklenir. Çok şeyler öğrenirsiniz.
Tuvalet konusunda bir karikatür görmüştüm. Onu da buraya ekleyeyim, çok da gülmüştüm. Çizim şahane idi. Şalvarlı, terlikli, hırçın suratlı, başında yemenisi olan yaşlı, kara kuru kalmış bir tuvaletçi kadın. Erkek-Kadın yazan tuvaletinin önünde durmuş. Yanındaki hippi kılıklı, saçları omuzlarından taşmış, suratını kaplamış. Kadın mı erkek mi belli olmuyor.Tuvaletçi, bir elini beline koymuş. Öbür elinin işaret parmağını, adamın de don lastiğine takmış, kendine doğru çekip, başını uzatmış, içeriye bakıyor eğilmiş de.
Pantolonun ağzı, ikinci karede çuval gibi açılmış, kadın hala bakıyor da bakıyor. Neredeyse içine düşecek. Üçüncü karede ise, adam , süklüm püklüm yine duruyor, kadın, boştaki diğer eliyle ''Erkek'' yazan levhayı gösteriyor, kolunu uzatmış, sinirli sinirli. Anlayacağınız, pratik bir test bu. Sanki adam, kendi tuvaletini bilmiyor, kadından öğreniyor. Sanki okuma yazmöası yok. Acaba kadın, hep böyle meraklı mıdır?_ Herkesin uçkurunu çekiştiriyor mudur böyle?
Nerden nerelere geldik.Tuvalet kültürümüze diyecek yok! Üstelik de turistik şehrin, turistik tuvaleti bu. Üstelik müzikli. İstek parçası var mı, işte onu bilmiyoruz. Gidip tanışmak gerek.
Velahasıl kelam, Kemeraltına bit tuvalet konduruldu, semtin müzikholeri, meyhaneleri kepenk kapatır hale geeeldi.
Ört ki, ölem!
MUĞLADAKİ TUVALETTE, ADAMIN BOZUĞU ÇIKIŞMADIĞI İÇİMN, BİR LİRA YÜZÜNDEN 70 YAŞINDAKİ ADAM,DEMİRLERLE DÖVÜLDÜ. oLAYA POLİS MÜDAHALE ETTİ.
MUĞLADAKİ TUVALET. GİRİŞ ÇIKIŞ AYRI AYRI TURNUKELERDEN. BOZUK PARANIZ OLMADI MI YANDINIZ. GERİSİN GERİYE OGARDAKİ BU TUVALETTEN, YÜZÜNÜZ KIZARMIŞ, ALTINIZA YAPMIŞ OLARAK OTOBÜSÜNÜZE BİNERSİNİZ.
DEĞİŞİK BİR PSİVUAR. DAHA NELER GÖRECEĞİZ.
İZMİR'DE BELEDİYENİN SAHİL BULVARI ÜZERİNDE PEK ÇOK MODERN, PARAYLA ÇALIŞAN TUVALETLERİ VAR.
İŞTE KEMERALTINDAKİ MODERN MÜZİKLİ TUVALET.. BU YENİ WC DE, MÜZİK EŞLİĞİNDE RAHATLAYABİLİRSİNİZ. BİR NEVİ FİZYOTERAPİ GİBİ. MÜZİĞİN REHAVETİNE KAPILARAK DERİN RAHATLAMA..