Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '07

 
Kategori
Güncel
 

Yeni yıl (new year)

Yeni yıl (new year)
 

Noel Baba'lar


Nasıl olduysa olmuş, aynı ülkenin sath-ı mailini paylaşan toplumumuz, iki ayrı temel üzerine oturmuş veya oturtulmuştur. Ya da halkımızın bir yarısı humuslu, (1) diğer yarısı killi (2) topraklara düştüklerinden, zorunlu olarak iki ayrı cepheye ayrılmışlardır. Cumhuriyetçiler-hilafetçiler, demokratlar- şeratçılar, ilericiler- gericiler, laikler-anti laikler, Atatürkçüler-islamcılar, sağcılar-solcular, rejim yanlıları-rejim karşıtları, aydınlar-yarasalar, bilimciler-doğmacılar, batıcılar-arapçılar gibi, üreyip giden bir ayrışmadır bu.

Buna "Yeni Yılcı" larla, onlara karşı olanları da ekleyebiliriz. Uzun seneler, yılbaşı kutlamalarının hep karşısında oldum. Fakat, tek kanallı devlet televizyonunun bir hafta önceden başlayarak, hazırladığı yılbaşı özel proğramlarını sık sık reklam etmesi sebebiyle, meraklanmaz da değildim. Bu nedenle de hanımın, her 31 aralık akşamı, çaktırmadan aldığı meyve ve çerezi çıkararak, " Ne olacakmış canım! Biz yeni yılı mı kutluyoruz? Şunun şurasında her zamanki gibi televizyon seyrediyoruz! " cümlelerini yutmuş gibi yapardım.

Sonraları kanallar çoğaldı eğelencenin, filmin, dizinin, yarışmanın velhasıl her şeyin iyice suyu çıktı. Deliye her gün bayram misali, her günümüz bir yılbaşı oldu. Orhan Gencebay artık televizyona, senede bir kez sadece, 31 aralık gecesi çıkmıyor. Her akşam karşımızda. Son 20 küsur senede sunulmadık program, yapılmadık eğlence, işlenmedik muzurluk, sergilenmedik şaklabanlık kalmadı.

Biz zaten ahlak, edeb, onur, mahremiyet, haysiyet gibi ata mirası sermayemizi çoktan kediye yükledik. O zavallı hayvancağız da bu kadar yükü taşıyamadı. Sırtındakileri bir gün, "yiyecek bir şeyler bulurum" ümidiyle girdiği çöp bidonunua bırakıverdi. Belediye temizlik görevlileri gelip, diğer atıklarla birlikte, bu değerleri de arabaya yüklediler. Sonra iyice sıkıştırılıp preslenen bu kıymetler, götürülüp, kocaman bir çukura boşaltıldılar ve toprakla örtüldüler. Artık arsızın arsızlığını, yüzsüzün yüzsüzlüğünü ölçecek mihenk taşımız yok. Boşver o zaman; vur patlasın çal oynasın!

Biri bizi gözetliyor'la başlayan sanal röntgenciliğimiz, kısa zamanda, gerçek ailelerin özel hayatlarına kadar gelip dayandı. Gizli açık, ayıp günah demeden ne varsa ortaya döküldü. Neredeyse, merak edilecek, hayali kurulacak hiç bir şey kalmadı. Artık Taksim Meydanı'ında eğlence olsa ne olur, olmasa ne olur? Meydana inip, bu yaştan sonra; şimdiye kadar yapmadığımı mı yapacağım? Bu gün istenenler yarın bıkkınlık verecek, kısa bir tatminin ardından insanlar gene, yeni arayışların peşine düşeceklerdir. Nefis (benlik) aç bir kurt gibidir, verdikçe ister. Program diye izlenenlere bakın; ne dediğimi anlarsınız.

Şimdilerde bir çok şey gibi, yeniyıl kutlamaları da hiç umrumda değil. Umrumda olsa ne yazar! Dünyayı ben mi yönetiyorum? Yılbaşı, baskın kültürün yerküreye dayattığı, kökü çok eskilere giden, dinsel bir ritüeldir. Buna, 24-25 aralıkta, kiliselerde yapılan ayin ve dualardan sonra, "yılın son gecesinde kutlanan bir bayramdır" da denilebilir. Olayı müslümanların, kılınan bir namazla başladıkları dini bayramlara benzetebiliriz.

Noel Yortusu, 24 Aralık akşamı başlar, 31 Aralık'ı 1 Ocak'a bağlayan gecede sona erer. Ya da ben öyle biliyorum. Bu süre içinde hıristiyan dinine mensup insanlar çeşitli etkinik ve kutlamalar yaparlar. Kiliselerde ayin ve dualara iştirak ederler, evlerine noel ağacı dikerler, ziyafetler verip, hediyeleşirler. Noel Baba, küçük çocuklara sevdikleri oyuncakları getirir. Onlar için bu yortunun derin bir anlamı vardır. Noel, hıristiyan aleminin azami müşterekidir. Bu insanları aynı duygusal ahenkte birleştiren ortak inançlarıdır. Peki biz neyiz?

Biz yeni yılcıyız! Olaya 31 Aralık gecesi dahil oluruz. Üstelik işin içine, Amerikalıların şükran gününde kestikleri hindiyi de sokarız. Ama hindi kesimi, kurbandaki gibi hayvan katliamı olmaz. Çünkü o hayvan değil, hindidir. Neyi niçin yaptığımızı hiç bilmeyiz. Sormayız ve sorgulamayız. Felsefemiz, "uydum kalabalığa"dır. Yeni yıl mı? Evet! Kutlanacak mı? Kutlayalım. Hindi mi? Evet! Kesilecek mi? Keselim. İçki mi? Evet! İçilecek mi? İçelim. Eğlence mi? Evet! Eğlenilecek mi? Eğlenelim.

Sevindiğim nokta ise, Amerikalıların "şükran günü"yle, hıristiyan aleminin "noelin"i birleştirerek, iki kutlamayı bir arada halletmiş olmamızdır. Burada, sebebini anlayamadığım bir nedenle akıllı davranmışız.

Noel ya da yeni yıl, bir çok batı adeti gibi, zamanla içseleştirdiğimiz bir pagan/hıristiyan geleneğidir. Bizim defterimizde yeri bulunmamaktadır. Yok, yeni bir yıla giriyormuşuz da, yok yeni bir başlangıç yapıyor muşuz da... Bunlar bizim yılbaşı kutlamalarına katılma arzumuzun birer kılıfıdır.

Yıl kutlamakta illa da ısrarlıysak, 1-6 mayıs bizim için daha uygundur. Yeni yılı ocakta karşılamakla, mayısta karşılamak arasında, sadece mevsim farkı vardır. Avusturalya bu konuda bize örnek olabilir. Hem hıdırellez bizim kültürel zenginliğimizdir. Hem de burada, Hızır (as) gibi bastığı yerde yeşillik çıkan, herkese bereket ve bolluk getiren bir figürümüz vardır. Alışveriş merkezlerinde, Noel Baba yerine Hızır Baba dolaşsa, çocuklarımıza hediyelerini o verse, daha güzel olmaz mı?

Peki niye böyle yapmıyoruz. Çünkü televizyonlar, gazeteler, insanlar hıdırellezden bahsetmiyor. Kimse, kimsenin hıdırellezini kutlamıyor. Dünyanın büyük şehirleri hıdırelleze değil, "new year"a giriyor. Amerikalılar, Avrupalılar hıdırellezi değil, noeli karşılıyor. Bizim hıdırellezimizi takan mı var? Kim takar Yalova kaymakamını!

Bu durumda biz, dominant kültürün bağlısı olmayı sürdürmek zorundayız. Çünkü onun elleri güçlü ve her yere uzanıyor. İstediğini alıyor, istediğini veriyor. Önce bazılarımızı özüne yabancılaştırıyor, sonra da köklerine bağlı kalanlarla birbirine düşürüyor. Yeni yılda ve bir çok şeyde olduğu gibi. Var mı itirazı olan?

Her şeye rağmen, herekese iyi bir yıl dilerim.

(1)-Humuslu toprak:Siyah enkte bir topraktır. Koyu renk olduğu için çabuk ısınıp kolay tava gelir. Su tutma kapasiteleri iyidir. ...
(2)-Kili toprak:İçeriğinin yarıdan fazlasını kil oluşturur. Su tutma kapasiteleri yüksektir. Bu nednele geç tava gelir.
Resim:
ikikizlar.blogcu.com/4763246/

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..