Yeni yıl, yeni umutlar

Uzun ve zor geçen hastahane döneminde, yaşamımda küçük bir değişiklik yaptım. Gazetelerin sadece magazin eklerini okudum. Haber bültenleri hiç izlemedim. Televizyonların prime time dedikleri dönemde yayınlanan ve her nedense çok reyting yaptığı iddia edilen pek çok anlamsız dizi izledim. Siyasetle ilgili olarak ise sadece olabilecekleri tahmin etmeye çalıştım. Bu süreçteki öngörülerim şunlardı:

Başbakan Erdoğan, Muhalefet partilerine yüklenişini dozunu arttıracak, üslubunu sertleştirecek. Muhalefet liderleri, benzer üslupta ve de sertlikte cevap verecekler dolayısı ile siyasi tansiyon hiç düşmeyecek.

Güneydoğuda pkk kaybetmeye devam edecek çatışmalar şiddetlenecek. Gazetelerdeki bazı köşe yazarları olayın silahla çözülemeyeceğini, mutlaka ne bahasına olursa olsun barış gerektiğini yazmaya devam edecekler. Bu arada sivillerin  olduğu ciddi bir provokasyon her an beklenebilir.

Başbakan Erdoğan ve Özellikle Dışişleri Bakanı Davutoğlu sert söylemlerini sürdürecekler. Mesleği diplomat olanlar ise bu kadar sert söylemleri nasıl çevirip diplomatik lisana uygun hale sokmak için kara kara düşünecekler.

Ekonomi kurmayları, 2012 nin zor geçeceğini artık açıkça dillendirmeye başlayacaklar.

Bunları, nekadar iyi siyaset bildiğimi, tahminlerimde şaşmaz doğruların bulunduğunu anlatmak için yazmadım. Anlatmak istediğim, Türkiyede, tuhaf bir benzetmeyle siyaset adı verilen kurumun değişen periyotlarla hep ayni şeyleri yaptığı. Yoksa başka bir amacım yok.

Yokluğumda, meydana gelen olaylardan  üzerinde bir şeyler yazılacak en zoru sonradan kaçakçı olduğu iddia edilen 35 kişinin ölümüyle ilgili olandır. Bu insanlara üzülmemek mümkün değil. Hatta hiç bir görüşünü paylaşmadığım , ancak hergün okuduğum bazı köşe yazarlarına, en azından ve insan olarak kısmen katılabilirim de. Ancak konunun bu kadar basit olduğuna da inanmıyorum. Herşeyden önce olayın geçtiği bölge Kuzey  Iraktaki terörist unsurların Türkiye içerisine sızmakta kullandıkları özellikle askerlerce çok bilinen ve genellikle ateş altında tutulan bir yer. Daha önce de Katırlarla ayni güzergahtan karakollara yapılan saldırılarda kullanılan ağır silahlar getirilmişti. Son söz olarak ta  İHV ler sadece kişileri ve yük taşıdıklarını belirler sandıkta ne var anlamaz. Konu bir anlamda yargıya aktarıldığı için daha fazla spekülasyon gereksiz sonucu beklemek gerek.

Dönem içerisinde beni en çok hayrete düşüren olay, Milletvekili Leyla Zananın artık demokratik özerklik kesmez, ayrı bir devlet için kendi kaderimizi tayin istiyoruz sözleriydi. Ayrıca incelenecek bu konu hakkında söyleyebileceğim, İstediğiniz Toprak,  bizim Vatan dediğimiz topraklar içerisinde. Yüreğin yetiyorsa gelir alırsın...