Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '08

 
Kategori
Güncel
 

Yeni yıl mönüleri

Yeni yıl mönüleri
 

Haddon Sundblom'un 1931 de yaptığı Santa Claus tasarımı


BİR YÖRE/BİR ÜLKE MUTFAĞI 13. [ YENİ YIL MÖNÜLERİ-1 ]

Uzun bir aradan sonra merhaba...

Bir türlü tamamlanamayan işler ve burnumu da yeni konulara sokmamdan dolayı (ney üflemeye başladım) bir süredir Milliyet Blog'a yazamıyordum. Şimdi durum sakinleştiği için "Bir yöre/Bir ülke mutfağı" yazılarıma, yılbaşına kadar sürecek yoğun bir "yeni yıl yemekleri" tarif bombardımanı ile devam ediyorum.

Ama tariflere geçmeden önce isterseniz, "İsa'nın ve Mitra'nın doğum günü", "noel ağacı", "santa claus ve kırımızı kostümü" ile "hindi" üzerine bir kaç şey yazalım.

Öncelikle söylemeliyim ki; İsa'nın doğum günü tarihi net olarak bilinmemektedir. Hatta yılı da. Ancak bilinen şudur: ne 24 aralık veya 1 ya da 8 ocak değildir.

Luka İncili'ne göre İsa, "çobanlar çayırlarda sürülerini otlatmakta iken" doğmuştur. Yine aynı incile göre Yahudi vaiz Vaftizci Yahya, Yahudilerce 15 nisanda kutlanan Fısıh (mayasız ekmek) Bayramında doğmuştur ve İsa'da onun doğumunu izleyen 6. ayda yani ekim ayında dünyaya gelmiştir. İbn-i Kesir'in, Kuran tefsirlerinde yazdığına göre de Yahya'nın annesi aynı zamanda Meryem'in de teyzesidir ve yaklaşık aynı dönemlerde hamiledirler. Meryem'in İsa'dan başka çocuğu olmadığı Kuran'da da yazmaktadır Ve ayrıca Meryem Suresi'nde, doğumun "hurmaların taze olduğu bir zamanda" olduğu belirtilmektedir. Toparlarsak İsa'nın doğumu güz aylarında olmuştur.

İsa'nın doğum yılı da çelişkilidir.

Yani o konuda da şu kesindir İsa "0" yılında doğmamıştır. İsanın doğumu "isadan önce" 6 ya da 4 yılıdır. Değişik incillerde yazdığına göre Casper, Melchior ve Balthasar adlarında 3 zerdüşt, çok güçlü bir yıldızın ışımasını görünce, bunun "yeni bir haber getirici yıldız" olduğuna inanırlar ve bu Bethelem (Beytüllahim) yıldızının İsa'nın doğduğunu kendilerine müjdelendiğine karar verirler. Halbuki bu "çok güçlü ışıma", jüpiter ve satürn gezegenlerinin önlü arkalı gelip tek yıldız gibi görünmelerinden kaynaklanmaktadır. Bunun üzerine bu üç bilge kral; güllük bitkisi, bir yatıştırıcı olan murrusafi ve altından oluşan üç hediye ile birlikte bilmedikleri bir yere doğru yola çıkarlar. Yaklaşık 6 ay süren ve yine yaklaşık 1.500 kilometrelik bir yürüyüşten sonra, "isadan önce" 6 yılının 17 Nisan günü, İsa 8 aylık iken hediyelerini Meryem'e verirler. Bugün Noel ağacının en üstüne takılan tek yıldız "true star" işte o Bethelem yıldızıdır. Ve arka arkaya gelmelerinin temsil edebilmesi için de "kuyruklu" bir yıldız olarak tasvir edilir.

Meraklısı için bir bilgi vermeliyim bu üç bilge zerdüşt için. Bunların mezarlarının Adıyaman Nemrut yakınlarındaki bir timülüsde olduğu, halk arasında yaygın inançtır. Ama bu üç zerdüştün kemikleri olduğu iddia edilen "kutsal emanet" her yıl 6 Ocak günü Köln Katedralinde ziyarete açılır.

Peki 25 Aralık neyin tarihidir?

25 Aralık ise, çok tanrıya inanılan dönemde Roma İmparatorluğu'nun en büyük koruyucu tanrısı olan Mitra'nın, yani Güneş Tanrısının doğum günüdür. Kaldı ki daha sonra düzeltilen Julyen takviminde bu tarihin de doğru olmadığı anlaşılmıştır.

Çok tanrılı Roma İmparatorluğu imparatoru Büyük Konstantin, kendi topraklarındaki "Hıristiyanların" da dinlerini uygulama hakkını m.s. 313 yılında resmen kabul etti. Ve Hıristiyanlık çok kısa bir süre içinde iparatorluk tebasında yaygınlaşmaya başladı. Ancak Büyük Konstantin, pagan dönemi ritüellerinin bir çoğu ile bu yeni kabullenilen dinin harmanlanmasını da gerçekleştirdi.

Örneğin "kutsal pazar". İmparatorluk topraklarında ilk "İsa'nın doğum günü kutlaması bayramı" m.s. 325 yılında başladı. Ve seçilen tarih de "25 Aralık" yani "Mitra'nın doğum günü" oldu.

Bu yıl önemlidir çünkü İznik'de 325 yılında (Anadolu) toplanan 1. Roma Konsülü Hıristiyanlığı "resmi din" olarak kabul etti ve süren toplantılar sonucunda Ortodoks ve Katolik Hıristiyanlık mezheplerinin, bugün uyguladıkları birçok ritüelde bu toplantılarda kabul edilmişti. Bu kararlara uymayacaklarını açıklayan gruplar da çıktı. Bunlar: Üniteryenler, Mormonlar ve Yehova'nın Şahitleriydi.

Bu tarihin "resmi olarak" ilanı ise m.s. 354 yılında Papa Liberius tarafından yapıldı. Ve 1582'ye kadar uygulandı. 1582 yılında reformu cizvit papazı ve astronom Christopher Clavius, Jülyen takviminde bir yılın "11 dakika" eksik olduğunu buldu ve bugün kullanılan Gregoryan takvimini hazırladı. Bu yeni takvim, 24 Şubat 1582'de uygulamaya sokuldu. Ve İsa'nın doğum günü bayramı tarihi "24 Aralık geceyarısı" olarak yeniden belirlendi.

Ancak bu yeni takvime ortodoks kiliseleri muhalefet etti ve o güne kadar uyguladıkları tarihi yani yenilenmiş biçimi ile 6 Ocak gününü "noel" olarak kutlamaya devam ettiler. Tabi meraklısı için, Ortodoks kiliselerinin aldığı bir kararla 2100 yılından sonra "noel 8 Ocak'ta kutlanacak".

Evet... Kutsal noel ağacı ve o ağacın süslenmesi öyküsü de ilginç.

Aslında "şeytanı korkutmak" manasına gelen, ev ya da çevresinde kesilmiş ağaç bulundurmak bir İskandinav pagan geleneği. Ve bunun çam ağacı olması ise, yaprak dökmeyen ağaçların "ölümsüzlük" anlamına gelmesinden dolayı. Geleneğin Almanya'dan yayıldığı sanılıyor. Alman pagan toplulukları, günlerin yeniden uzamaya başlamasını kutlamak amacıyla evlerine Yule (yeni yıl) adını verdikleri ağaçlar koyuyorlardı. Bu gelenek hıristiyanlığın kabulü sonrasında sürdü ve ayrıca bu ağaçlara "evharistya"yı (ekmek ve şarap ayini) temsil etmek için "mayasız ekmek" asmaya başladılar. Aslında bu da yukarıda da yazmıştım, her yıl 15 nisan'da Yahudilerce kutlanan Fısıh Bayramı'nın etkisidir.

Ağaçların "ışıklarla" donatılması ise 16. yy sonrasında başlamıştır. Protestanlığın kurucusu Martin Luther, ormanda dolaşırken çamların ardından parıldayan yıldızlardan çok etkilenmiş ve evindeki noel çamına kandiller asmıştır. Bu ağacın kıtada yayılması bir yüz yıl sürmüş, Britanya adasına ise ancak 19. yy başında, Kraliçe Victoria'nın Alman eşi Prens Albert ile girebilmiştir.

Bu ağacın yanında aynı odada bulundurulan ve İsa'nın beklenmesini temsil eden, her biri içine değişik şekerlemeler ve ikonalar gizlenmiş 24 penceresi bulunan Advent takvimleri/yılbaşı piramidi de bir süre sonra ağaç ile birleştirilerek hediye asma geleneği başlatılmıştır.

Sıra geldi 4. yüzyılda yaşamış bizim Antalya Demre'li Piskopos Nikola'ya...
Bugün fanatik kesim tarafından "hiç alakası yok, Antalya'da kar mı var?" gibi düşük bir reddiye ile reddedilse de, aslında Noel Baba, Antalya'lı hemşehrimiz Nikola'dır.

Onun geyikler üzerinde uçarak gelmesi ise bir İskandinav pagan inancıdır. Mitolojiye göre her yıl 12 ayrı karaktere bürünen koruycu tanrı Odin, aralık ayında sekiz bacaklı atı Sleipnir ile dünyaya gelip yoksullara yiyecek dağıtır. Bu efsane Hollanda'da Sint Klaas'a dönüşür. Sint Klaas'da Odin gibi, Aralık yaında bir atla dolaşır ve çocuklar ayakkabıları içine, atı için "saman" ve "havuç" koyarak kapıda bırakır. Sint Klaas’da atı için olan bu yiyecekleri alır, o ayakkabıların içine de çocuklar için hazırladığı hediyeleri koyar.

Yüzyıllar içinde bu iki efsane, Demre'li Piskopos Nikola'ın tüm varlığını, yoksul bir çiftçinin üç kızına çeyiz olması için evin bacasından içeriye atması ile birleşmiş ve üç zerdüştün İsa'ya hediye götürmesi ile de birlikte değerlendirilerek "kutsal" bir gelenek haline getirilmiştir.

Peki hemşehrimiz Nikola nasıl Santa Claus oldu?

İşte burası çok hoş... 19. yüzyıldan itibaren Amerika'ya göç eden Hollandalılar, çam ağaçları ile birlikte yanlarında bir efsane olan Sint Klaas'ı da taşıdılar. Ve New Amsterdam'ı (New York) kurarak buraya yerleştiler. Flemenkçe Sint Klaas, bu kıtada yanlış telaffuz edilerek Santa Claus'a dönüştü.

Ama hala beyaz tüylü kırmızı elbiseleri yoktu. Bunun için 1 yüzyıl daha geçti ve 1931 yılında, grafik tasarımcı Haddon Sundblom tarafından hazırlanan bir Coca Cola reklam kampanyasında Santa Claus bugünkü "kostümü" ile tanınmaya başlandı. Santa Claus yeni kostümü ile Haddon Sundblom tarafından çizilse ve öyle tanınsa da, burada hak yememek gerekir, ilk Noel Baba çizimleri daha eskidir.

Çizer Thomas Nast, Amerika iç savaşı yıllarına denk gelen 1862 yılında Harper's Weekly dergisi kapağında Noel Baba'yı ilk kez kullanmış, ardından 1875 yılında Canadian Illustrated News dergisinde de bir çizim yayınlanmıştır.

Ve nihayet hindi...

Hindinin, "yeniyıl yemekleri geleneği" ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Hindi Amerika'nın keşfinden çok sonra Avrupa kıtasına gelmiştir. Dolayısı ile bir "tamamen Amerikan" yemek kültürüdür. Ve bizim hindi de dahil yılbaşı kutlaması biçimimiz, 20. yüzyılın başlarında "müthiş bir çaba ile çalışan" Amerikalı misyonerlerin tanıttığı biçimdir.

Yani "yeniyıl masası" için hindi "kesin" gerekli değildir.

Örneğin Kuzey Denizi sahili ülkeleri ile Poretkiz ve İspanya'da yeniyıl masaları mutlaka deniz ürünleri ile doludur. Britanya Adasında tatlılar ve özellikle kurabiye ve pudingler yapılır. Orta Avrupa'da et ağırlıklı mönüler masaları donatır.

Evet, bu yazının yemekle uzaktan yakından alakası yok ben de farkındayım. Ama uzun süredir bende biriken bir paylaşım arzusu idi bunlar ve sandığımdan da uzun sürdü. Bunun "patlaması" ve yazıya dönüşmesi de, bir çok "fanatik" dindar sitenin "yeni yıl" için yazdıkları ipe sapa gelmez yanlış "kelamlar" dan dolayı oldu. Tabi herkes inandığında özgür bir toplum olduğumuz için benim onlara katkım olamayacak ama durum da bu!

Buraya kadar sabırla okuyan okurlara teşekkür ediyorum.

Bu uzun girişten sonra yarın ülke ülke bir çok yeniyıl mönüleri yazmaya başlayacağız.

Yarın görüşmek üzere,

Dostluk ve saygılarımla...

 
Toplam blog
: 49
: 8893
Kayıt tarihi
: 22.11.07
 
 

1964 İstanbul doğumlu, Ankara'da yaşayan İTÜ mezunu bir mimarım. 1991-1998 yılları arasında Mimarl..