Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '17

 
Kategori
Deneme
 

Yeni Zamanlarda "Mahşerin Dört Atlısı"...

Yeni Zamanlarda "Mahşerin Dört Atlısı"...
 

Ne olduklarını tam olarak bilemesek de sanırım hepimizin hafızasının bir köşesinde saklıdır bu kavram. Hint, Mısır, Yunan, Maya, Türk vb... Bahsi geçen tüm mitolojilerde "Mahşerin Dört Atlısı" denilen varlıklara (farklı isimlerle de olsa) rastlarız. Kimine göre kıyamet alâmeti, kimi mitolojiye göre doğanın dört elementi (ateş, su, toprak, tahta/hava), bir diğerine göre dört ana yön (Kuzey, güney, doğu, batı), diğer bazılarına göre ise "Dört Büyük Cin/Melek" veya gökyüzünü ayakta tutan "Dört Büyük Sütun" olan görevliler...
 
Turla bu kez de güneybatı Avrupa gezisi için Hristiyanlık tarihi bilgilerimi internet üzerinden yineliyordum. Malum Kilise vb. gibi dinsel mekânları gezerken anlatılanların zihinde iyi oturabilmesi için bu türden bilgi tekrarlarına ihtiyaç duymak doğal...
 
Mahşerin Dört Atlısı, Hıristiyan Teolojisi’ne göre kıyametin habercisi olarak görülür. Savaş, kıtlık, açlık, yoksulluk, salgın hastalık ve ölüm tehlikesi getirecek olan kırmızı/kızıl, siyah ve soluk renkli atlılar ile başlarında beyaz atı ile Hz. İsa’nın olacağı düşünülür...Atların birada değil de sırasıyla ve kıyametten önce, onun habercisi olarak gelmeleridir İncil'de söz konusu olan...
 
Ani bir zihni refleksle, yarım asrı aşkın bir yaşanmışlığı geride bırakan bir dostunuz olarak "Acaba bunlar yaşadığımız çağda ve dünyevi hayatta (Özellikle son 150-200 yıldır) nelere denk gelir?" diye düşünmeden edemedim. Okul, kışla, hastane ve hapishane dörtlüsü belirdi dağarcığımda...Bir de "yedek atlı": İş/İşyeri. Ama onu işe pek karıştırmadım. Ne de olsa yedek... Ardından da serbest vezinli bağlantılı düşünceler döküldü ister istemez ak sayfalara...(Gerçi bu yaklaşım gökyüzünü ayakta tutan "Dört Büyük Sütun" görevlileri mitine sanki daha yakın düşmekte)
 
Okul, kışla, hastane ve hapishane,  
Emir, saygı, itaat, ve sabır,
Hepsi de "korku" şemsiyesi altında,
Sevgiyi yener hep oralarda.
özgürlüğü de,
Güç ve iktidarın bu hırçın denizlerinde.
 
Hitaplarda
Adının sanının önündedir her daim
Sana verilen numara,
yenmek öğretilir hep oralarda.
 
Okulda sınavlarda önüne çıkan tüm soruları, kışlada düşman ilan edilenleri, hapishanede zamanı, hastanede ise hastalıkları yenmek...
 
Yenme mücadelesinin hedef alanları ilkinde iyi bir meslek, diğerinde zaferle sonuçlanacak savaşlar, hapishane için fiziki özgürlük ve sonuncusunda da sağlık, sıhhat...Ama garantisi yok devamının, onları dört duvar arasında sürekli yensen de...
 
Peki ya sevgi ve mutluluk? Yeni zamanların, dünyevi "Mahşerin Dört Atlısı" bu konuyu öğretmez. Sana bırakır tamamen...
 
Okul, kışla, hastane ve hapishane  
İlkine düştüm ben, dibine kadar
kaz babam kaz
 
Diğerlerine düşemedim, kısmette yokmuş,
O yüzden, az hasarlı sayılırım biraz,
Yenmeyi beceremem her seferinde
o yüzden pek.
Ama yenildim mi de iyi yenilirim, efendice.
Bir de sevme yetimi yitirmedim,
Özgürlük hevesimi de
 
Dedik ya... Dört duvar arasında sürekli yensen de garantisi yok hayatta devamının...
"Peki ya, ne yaptım sen bu sevme yetini ve özgürlük hevesini?" diye soracak olursanız...Yanıt: Sevgi öznesi, uzakta, sessiz ve kararsız...Özgürlük hevesi ise çoğu kez muhafazakar toplumsal alanın demir parmaklıklarında asılı kalmaya tutsak!
 
Neyse...
Bu yangından ne kurtardıysak yanımıza kâ r
Yine de yola devam
"Avrupa Avrupa duy sesimizi!"
Bu gelen "Mahşerin Yeni Dört Atlısı"nın
ayak sesleri...
 
İ. Ersin KABAOĞLU,
13 Kasım 2017 , Ankara
 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..