Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '20

 
Kategori
İstanbul
 

Yenibosna / 90'lar

                                    YENİ BOSNA MI, YENİ ANADOLU MU?

Yenibosna Köyü’nü, Balkanların en güzel köşesi Bosna Hersek’ten gelen göçmenler kurdu. O sıralarda bomboş olan bu kısmen çorak arazi, onlarla yeşermeye ve canlanmaya başladı. İstanbul’un tek havalimanı Atatürk’ün tam karşısında mütevazı bir köy doğmuştu. Zamanla köyün en yüksek yerindeki hava radarı mahallelerin içinde kaldı. Geldikleri cennet toprakların özlemiyle Yenibosna adını verdiler bu köye. Günün birinde tekrar oraya dönüş bir tutku oldu, içlerinden hiç çıkmadı. Uzun yıllar hep aynı kalan bu küçük Boşnak köyü, Edirne Asfaltı’nın (E-5)  yapılması ve Modern Ataköy’ün gelişmeye başlamasıyla birdenbire canlanıverdi. Güçleri Ataköy ve tam karşısındaki Şirinevler’e yerleşmeye yetmeyenler Yenibosna’ya akın etmeye başladılar. Önce E-5 karşısındaki Kuleli’den başlayarak, arkalara doğru hızla genişlemeye ve yayılmaya başladı. Bu gelişme önceleri son derecede plansızdı. İlçe belediyeleri henüz kurulmadığından, İstanbul Büyük şehir Belediye’nin gücü buralara çok fazla ulaşamıyordu. Herkes arsasına rastgele bina yapıyor, eğri büğrü caddeler sokaklar oluşuyordu. Zamanla Kuleli’den gerilere doğru birbirine eklenen mahalleler sonunda Güneşli Köyü’ne kadar dayanmıştı. Ancak bu arada ilçe belediyeleri tesis edilmiş, nisbeten de olsa imar planlarına, disiplinine uyulmaya başlanmış, toprak sokaklar asfaltlanmış, parklar yapılmaya başlanmıştı.

Giderek insanlar bunlarla da tatmin olmamaya başladı. Okullar, sağlık merkezleri ister hale geldi. Bakırköy’de ne varsa onun da hakkı değil miydi? Oysa başlangıçta insanlar ne kadar mütevazı düşünmüşlerdi: ”Başımı sokacağım bir çatı altı olsun bana yeter” Arkasından “Cami yaptırma dernekleri kurarak mahallelerini “Allah’ın evleriyle” donatmaya çalıştılar. Varsın sokaklarda çamur olsun; yanıbaşlarında ezanı duymak onlar için hava gibi, su gibi bir ihtiyaçtı. Bazı uyanık haramzadeler bu sosyal gerçeği hazine arsalarını yağmalamak için kullanmadılar değil. Milletin ortak malı olan hazine arazisine bir cami yaparak, ilk köprübaşını kurdular ve sonrası caminin etrafını dolduran iğrü büğrü sokaklarla devam etti.

Modern şehirciliğin yeni trendi olan sitelerle Yenibosna biraz geç tanıştı. Daha çok 80’lerdeki kooperatif furyasıyla Yenibosnaya alın eden siteler, son kolan boş arsaları da betona boğarak birbir ardında yükselmeye başladılar. Ancak dolambaçlı sokaklarda birbirine geçen çarpık yapılaşma yanında yeşil alana daha çok yer veren yerleşimlere güzel bir örnek teşkil ettikleri de inkar edilemez.

            Özellikle Çobançeşme ve son durak Siteler'de mevkilerinde  güzel siteler kuruldu. Kusursuz alt yapısı, yüksek inşaat kalitesi ve alış veriş merkezleriyle “Zengin komşu Ataköy’ü”  aratmadılar. Gönül bütün Yenibosna’nın böyle olmasını istiyor ama çok geç artık. Son kalan arsaları da sanayi tesisleri kapattılar.

            Genellikle Çobançeşme veya E 6 Bağlantı yolu kenarında yoğunlaşan tekstil sanayi bayağı ilerlemiş görünüyor. Alışagelmiş fabrika yapısından farklı, adeta lüks bir alış veriş merkezini andıran bu tesisler, giderek çoğalıyor. Dileğimiz bu gelişmenin çevrenin aleyhine olmaması. Çevresini alabildiğine kirleten değil, yeşile gömülmüş, yeşil enerji ile çalışan “Yeşil fabrikalar” istiyoruz artık. Bu arada Cağaloğlu’nu terk eden bazı medya- basın kuruluşları Yenibosna’ya geldiler. Fabrika bacalarının yanına TV verici kuleleri de eklendi. Gazete rotatifleri artık Yenibosna’da dönüyor.

            Kırklı ellili yıllarda Yenibosna’yı kuranlar tüm bunları hayal edebilirler miydi acaba? Yaz biz 40-50 yıl sonraki Yenibosna’yı hayal edebiliyor muyuz?

             Sıcak bir sonbahar günü Topkapı’dan minibüse binip, Yenibosna’ya doğru yola çıktım.Yukarıda adı geçen basın kuruluşlarından birine, arkadaş ziyaretine gidiyorum.Siteler son durağa kadar yol boyu, her şeyini içime  sindirmeye, havasını koklamaya çalıştım.

            Bu onu iyi yazmak kadar, “Sonsuza uzanan şehir’in” serüvenini anlayabilmenin vazgeçilmez bir şartıdır.

 
Toplam blog
: 343
: 446
Kayıt tarihi
: 19.02.11
 
 

Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi mezunuyum. Teknoloji Yönetimi dalında mast..