Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '10

 
Kategori
Mizah
 

Yenice’nin Nasrettin Hocaları-3

Yenice’nin Nasrettin Hocaları-3
 

"Tozlu" böyle bir adamdı işte.


Bir bocut Pekmez –Bu Pekmez Tozlu’ya Yetmez.

Ben Çakır Köyü’ne geldiğimde “Tozlu” çoktan rahmetli olmuştu.

Ben hiç görmedim kendisini.”Tozlu” adıyla anılan namı değer kişinin asıl adı “Hüseyin ŞENER.” Kimse adını söylemiyor. Adını söyleseniz, kimse tanımaz. Kim bu adam? Diye sorarlar.”Tozlu” dediniz mi, tanımayan yok, Çakır’da “Tozlu Dayı” ile ilgili çok öykü dinledim. Tozlu Dayı; rahmetli oldu amma, adını damadı yaşatıyor. Şimdilerde Sofularlı (içgüvisi) Damadı İdris Dayı’nın (Gerçek adı Mehmet) lakabı, ”Tozlu”. Gaynatasından miras. İdris Dayı’nın çocuklarına da, Tozlu’nun Ahmet, Tozlu’nun Ekrem derler.

Tozlu Dayı, zayıf, arık bir adammış. Yani taksinin egzozuna sığacak büyüklükte bir adam. Çok yemek yer, hiç mi hiç kilo almazmış.

Bir gün lokantada yemek yerken, Yenice’de hâkimlik yapan biri, O’nun iştahla yemek yiyişini görmüş, imrenmiş. Hakem mide hastası olduğundan istediği gibi yemek yiyemiyormuş. Tozlu Dayı’ya demiş ki;

“Her Perşembe Yenice’ye gel. Yemekler benden. Sen yiyeceksin, ben bakacağım.”

İşte böyle boğazına düşkün bir adammış, “Tozlu Dayı.”

Tozlu Dayı’ya beş kiloluk bir çanta vermişler. Karaköy’den pekmez getir demişler. Tozlu Dayı pekmezi almış, yaya olarak Çakır’a gelirken, azıcık azıcık içmeye başlamış pekmezi. Maden Köy Mezarlığı’na gelince, bidonda pekmez bitmiş. Dönmüş geriye, pekmez almış yeniden. Tekrar aldığı pekmezin de yarısını içmiş yine yolda.

Ne mideymiş sendeki Tozlu Dayı. Helal olsun.

Eskiden, her iş bilek gücü ile yapılırdı. İnsanlar yediklerini sindirirdi. Köylerde iki kilo lokum yiyen çok insan vardı. Şimdi iki lokum yiyenin şekeri yükseliyor, tansiyonu kalkıyor.

Nasrettin Hoca’da kırk yıllık sirke bulunurdu. Bizde kırk günlük pekmez bulunmaz. İnsanlar şimdilerde yapay besinlerle yaşıyorlar. Pekmeze ve de ayrana bakan yok.

**

Hortlakta Neymiş!

Tozlu Dayı; midesine düşkün kuru bir adam ya. Herkes tarafından biliniyor. Bir defada iki kilo lokumu küt diye atan, daha yok mu diye aranıp yalanan adam. Tarlaya gitti mi kırk zömek (koçak) mısır yiyen doymayan adam. Obur olmasına obur da, çok dürüst ve de cesareti yüksek bir adam. Bu özellikleriyle de sevilen bir adam. Çakır Köyü’nde anılmadığı, adının geçmediği bir gün olacağını zannetmiyorum.

Kardeşi Hasan Hoca ile tarla beklemeye gidiyorlar. Bir ateş yakıp başına oturuyorlar. Çakır Köyü’nde öğretmenlik yapan “Eğitmen Adem”(Ünal ER), beyaz bir çarşaf buluyor. Kafasına geçirip bir hortlak oluyor. Tozlu ile Hasan Hoca’nın bulunduğu tarlaya gidip, sözde milleti korkudan öldürecek. Tarlaya varıyor. Ellerini kaldırıp, ağır ağır iki kardeşin üstüne yürüyor. Hasan Hoca, donlara salıveriyor. Bir kaçmaya başlıyor, soluğu köyde alıyor. Tozlu ateşin başında, hortlağın kendisine yaklaşmasını bekliyor. Hortlak yanına gelince;

-Sen kimsin diye? Soruyor.

Cevap alamayınca, ateşten ucu korlu bir isi alıyor. Düşüyor hortlağın peşine. Eğitmen Adem, bakıyor, iş planladığı gibi gitmiyor, pabuç pahalı. Başlıyor kaçmaya. Bir iki odun sırtına gelse de, kurtulduğuna dua ediyor. Karanlıkta kaybolup gidiyor. Tozlu Dayı, gidip tekrar ateşin başına oturuyor.

Onbeş yirmi dakika sonra bütün köylüler tarlaya geliyor. Hortlak varmış diye. Hasan Hoca, bütün köyü birbirine katmış gece yarısı. Köylüler, Tozlu Dayı’ya soruyorlar.

-Hortlak nerede? Diye.

Tozlu hiçbir şey olmamış gibi.

-Ne bileyim ben. Bir sopa alıp kovaladım. Şu avludan atladı gitti, diye söyleniyor.

Ertesi gün, bir adam oturmuş kahveye, derdine yanıyor. Azıcıkta topallıyor.

Akşam ki hortlak bu.

Tozlu’nun, tozunu silkelediği hortlak.

Nasrettin Hoca, kurdu kuyruğundan tutup atarsa, biz de hortlakları böyle tepeleriz.

Biz, kimin kızından aşağı kalırız.

<ı>Devam edecek.

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..