Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '13

 
Kategori
Tarih
 

Yeniçeri Ocağının kaldırılması (Vaka-i Hayriye)

Yeniçeri Ocağının kaldırılması (Vaka-i Hayriye)
 

Şu sürekli kazan kaldırıp indiren Yeniçeriler aklıma gelince yüzümde sinsi bir gülümseme belirir! Ardından  Ziya Paşa’nın;“Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.” sözü kulaklarımda çınlar durur. Düşünsenize; “kaldır-indir, kaldır-indir, olmadı hünkarın kafasına bindir!
 
Yeniçeriler vakti zamanında hayli cengâver ve kahramandılar! Orhan Gazi’nin kurduğu bu ocak, Hacı Bektaşi Veli’nin de dualarıyla yola çıkmıştı. Hatta ; “Bir yeniçeri savaş alanında on kara şövalye gücündedir, adama on tur bindirir  " derlerdi; yani ben derdim. Ama ne zaman 'Kazan-ı Şerif'  yemek pişirmek yerine,  birilerinin kafasına inme görevini üstlendi, işte o zaman;  Yeniçeri’ler aslını ve özünü kaybetti! Hatta asırlar sonra bile onlardan bize kalan en güçlü motto:
 
" İstemezük biz bunu padişahum, istemezük" nidalarıdır.
 
Evet, yiğidim arslanım, on kara şövalye gücünde yeniçerim, sen  hep istemedin! Sayende kazanlar kendilerinden geçip kazanlıklarına kahrettiler. Hatta o kadar çok kaldırdın-indirdin ki şu kazanı, kazan; kanatlı, tüylü ve gagalı bir mahlûk olup çıkıverdi!  Şimdilerde havalarda uçan bazı kuşların evrim geçirmiş Yeniçeri kazanları olduğu söyleniyor. Kim bilir, belki de, "Her kuşun eti yenmez" sözü de buradan çıkmıştır. Düşünsenize, kuş kılığında yeniçeri kazanları; “istemezük biz bunu hünkârım istemezuk" diye ötüşüp duruveriyorlarmış meydanlarda!
 
Evet, onlar hep istemedi! Ota, böceğe, geceye ve gündüze hep isyan etti!  Pek çok devletlum hünkârım da bunları idare etti!  Ta ki daha 11 yaşında tahta geçen  IV. Murat’a kadar.  Zira O; aslını ve özünü kaybetmiş, yolsuzluğu, darbeyi, miskinliği ve serkeşliği huy edinmiş Yeniçerilerin kafasına kazanı geçiriverdi!  Hatta  kendisiyle yaşından dolayı dalga geçmeye kalkan bir yeniçeriyi kılıcıyla ikiye böldüğü de söylenir.
 
Tabi Yeniçerilere asıl darbeyi II. Mahmut indirmiştir. Güzel bir haziran vakti , bizim ‘Pust kafalı’ çeriler, bugün Ortaçesme olarak bilinen ‘Et Meydanındaki’ kışlalarında yine kazanlarına uçma talimi yaptırıyorlarmış. Ancak bu sefer hesaba katmadıkları bir şey varmış. II. Mahmut da sapanıyla kuş avlama talimi yapıyormuş. İşte bir yanda uçmaya hazırlanan yeniçeri kazanı, diğer yandan da elinde sapan ava çıkmış gözü pek bir Türk Han’ı! Bu arada, ‘ Et Meydanı’ dediğimiz yer eskiden 'Meydan-ı Lahm' olarak anılırmış. Günümüzde ‘lahmacun’ kelimesinde kullanılan ‘Lahm’ gibi!  ‘Lahm’ demek et demekmiş, ‘macun’ da bildiğiniz ekmekmiş!  Neyse işte, II. Mahmut; sapanıyla, pardon, topuyla tüfeğiyle yeniçerilerin kafasına kazanlarını geçirivermiş.  Tahminlere göre; altı bine yakın yeniçerinin öldürüldüğü ve yirmi bin isyancının da mahkemelerde süründürüldüğü söyleniyor.  Böylece II. Mahmut Yeniçerileri lahmacun yapıp Al-i Osmanlı’nın tüm intikamını almış. İşte tarihçiler bu yüzden , bu lahm-acun hadisesine; 'Vaka-i Hayriye' demişler. Yani ; “hayırlı vaka!” olarak tarihe düşmüşler!
 
Sonuç olarak günümüzde,  her ne zaman; bir zorba, bir darbeci ya da kendini üst sınıftan sayan bir kabileci görsem; aklıma hemen  ‘Lahmacun hadisesi’ gelir,  dilimden  Ziya Paşa’nın;  "Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir"  sözleri dökülüverir.  Sanki arka fondan  daII.Mahmud haykırır durur: 
 
Alın size kazan,  Alın size isyan, Alın size darbe, Alız size meydan..!
 
Kutay Bilgehan
 
Toplam blog
: 35
: 4626
Kayıt tarihi
: 15.01.13
 
 

İzmir doğumluyum, İstanbul'da yaşıyorum. Şirketlere, ' insan kaynakları ve bilişim teknolojileri'..