Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '09

 
Kategori
Alternatif Enerji
 

YENİDEN NÜKLEER ENERJİ

Milliyet gazetesinin dünkü sayısında Sn. Metin Münir' in nükleer enerji ile ilgili yazısının tamamını okumanızı öneririm. Yazıda bir çok matematik doğru belirtilmekle beraber sonuçta özüne katılmıyorum. Çünkü Sn. Münir' de anladığım kadarı ile aslında kendisi de pek hoşlanmasa da kısa vadede en temiz enerjinin Nükleer kaynaklı olduğunu belirtiyor.

İşte benim sorunum da burada bu kısa vade kavramında yatıyor. Özellikle ülkemizin sürekli olarak kısa vadeli düşündüğünü belirtiyorum. Hiç bir zaman uzun vadeli kurumsal, kurallı ve genel doğrulara yönelik düşünmediğimiz için hep bugünde kalıyoruz.

Ben kesin olarak nükleer enerjiye (teknolojisi ne kadar gelişirse gelişsin) karşıyım. Nedenlerini defalarca yazdım. Ancak ben barajlara da karşıyım. Çünkü ben yapılan her şeyin, Türkiye' nin temel sorunu olan ve aslında sorun dediğimiz sonuçların asıl kaynağı olan insan nicelik / nitelik ilişkisini çözmeden bir işe yaramayacağına inanıyorum. İstediğiniz kadar otoyol, köprü yapın, çok ve niteliksiz insan varsa, trafik matematik olarak gene sorun olur, oluyorda zaten. İstediğiniz kadar üniversite açtım deyin, çok ve niteliksiz insanınız varsa, o üniversiteler bırakın klasik anlamda üniversite olmayı, üst düzey bir eğitim kuruluşu olarak bile yetmezler. Matematik olarak yetmezler. Üstelik eğitim kurumları yetmiyorken sistemin garabeti nedeniyle yetmeyen kurumlarda kontenjan açığı var. Bu da sanırım nitelik, organizasyon, sistem kurma becerisi vb diye neyi anlatmaya çalıştığımın bir kanıtıdır. Doğal olarak bu insan nicelik / nitelik ilişkisi çözülmeden enerji yatırımları da yetmez.

Çünkü biz sürekli olarak fiziksel büyüme içerisindeyiz. 3. 5. 10. köprü, İzmit körfez geçişi, aynı hatta bilmem kaçıncı tren yolu, duble yol, her yere uydu kentler vb. Artan insan, artan yerleşim, artan gereksinimler. O zaman çözüm gelsin nükleer. Peki sonra.

Kesin olarak önce Türkiye insan varlığını planlamalı. Bu planlama sadece sayısal değildir. Daha da önemlisi nitelikseldir. Daha sonra bu varlığın bu ülkede hangi branşlarda, hangi özelliklere sahip nerelerde yerleşerek yaşamını idame ettireceğini belirlemelidir. Yani örneğin hala Marmara bölgesinde başkalarının tasarladığı araçların fiziksel üretim merkezi mi olacağız, yoksa bilgi teknolojilerinde mi gelişeceğiz. Tüm bunları yaparken doğal ve kültürel olarak ülkemizi fiziksel olarak nasıl koruyacağız. Hasanheyf, Allianoi, Munzur vadisi ve ülkemize endemik sayısız bitki ve hayvan varlığı ne olacak? Bunları saptamalıyız. Tüm bunları saptadıktan sonra bugünün değil gelecekteki enerji gereksinmemiz ne kadar olacak belirlemeliyiz. Ve belirlediğimiz enerjiyi nasıl temiz ve yenilenebilir olarak elde edebiliriz araştırmalıyız.

Ben Sn. Münir' e katılmıyorum. Güneş battığında artık enerji kaynağı olmaktan çıkmıyor. Yeni teknolojilerle gündüz depolanan ısının güneş battıktan sonra da kullanılması söz konusu. Almanya -dikkat edin Almanya - güneş enerjisi konusunda Avrupa' da İspanya ile birlikte inanılmaz yatırımlar yapıyor. Bireysel teşvikler bile veriliyor. (Panel çatılar her yer için özendiriliyor.) Amerika bu alanda büyük yatırımlar yapıyor. Hatta enerji tasarrufu için yeşil çatılar farklı bir sektör oluyor. Rüzgar bazı lokasyonlarda belki şiddetini azaltabilir ama hiç kesilmiyor. Bozcaada çok güzel bir örnek. Dalgadan enerji konusunun nükleer enerji kadar tartışıldığını hiç düşünmüyorum. Bunların tamamı sınırsız ve tamamı bedava. İlk yatırım maliyetinden sonra olağanüstü ucuz. Ne saklanması gerekli nükleer atık (bakın bunu defalarca yazdım istediğiniz kaynaktan araştırın nükleer atığın aktivasyon yitirme süresi bile inanılmaz uzun -yüzbinli yıllar desem ne dersiniz- ve bu dünyanın her yerinde bir sorun- ne de başka bir temizlenmesi gerekli çıktı bırakıyorlar dünyamıza. Kuşkusuz ki güneş enerji panel tarlaları, rüzgar santralları, toprak işgali yapacaklar ve bu da tartışılması gerekli bir konu. Ama + ve -' ler yanyana geldiğinde bence fark çok açık.

Ama şimdi biz ne yapıyoruz, çok büyüdük ve daha büyümeliyiz! bekleyemeyiz, o zaman hemen enerji gerekli diyoruz. Hiç tersini yapmadık ki. 1970' li yıllarda Ülkemizi ve doğal olarak İstanbul' u planlasaydık, şimdi 3. köprü konuşulurmuydu. Ya da kaç kişi konuşurdu?

Sayın okurlar o kadar standart bir toplumuz ki aklınıza gelebilecek hiç bir konuda hiç bir alternatifi tartışmaya dahi açık değiliz. Bakın yapalım demekten de vazgeçtim. Sadece sakince tartışmaya bile açık değiliz.

Basketbolda savunma yapmaktan başkası aklımıza gelmiyor, enerjide nükleerden başkası aklımıza gelmiyor, trafikte köprüden, otoyoldan başkası aklımıza gelmiyor, tatil denince Antalya, Bodrum dışında düşüncemiz yok. Siyasette tek bir bize ait somut alternatif projemiz, önerimiz yok, demokrasi anlayışımız insanlar özgürce benim! gibi düşünsün, düşünmüyorsa da özgürce benim! gibi yaşasın şeklinde.

Allahaşkına bu kadar değişmezin içinde olumlu olarak ne değişebilir.

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..