Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ocak '12

 
Kategori
Deneme
 

Yeniden yaşama tutunuşun çaresi Spor

İhanete uğramıştı. Küfrederek, kahrederek yaşıyordu. Hiçbir şeye saygısı kalmamıştı. Tanıdıklarının, yakınlarının yüzünü görmemek için toplu  taşıma  araçlarına atlayıp uzak, yabancı semtlere gidiyordu. Olanak bulabilse yaşadığı  kenti de değiştirecekti.

Geceleri geç yatıyor, sabahları geç uyanıyor, işine de geç gidiyordu. Çalışma yaşamında verimsizdi. Emekli anne ve babasının uyarılarına kayıtsız kalıyordu. Sonunda işten de atılmış; dar gelirli ailesine yük olmaya başlamıştı.

Yaz ortalarında uğradığı bir kıyı meyhanesinde hesaba itiraz etmesinin ardından   yaka paça dışarıya atılmış, ısrarlarını sürdürünce de çok kötü dövülmüştü.  Onuher gün  yürüyüş yaptığım çam koruluğunda  topallayarak  yürümeye  çalışırken gördüğümde yaraları daha iyileşmemişti. Öfke ve kinle yalnız bir kere  yüzünüze baktıktan sonra gülümsemenize, selam vermenize fırsat bırakmadan  -yüzünü buruşturarak-  gözlerini yüzünüzden çevirip lanet  okurcasına  uzaklara  bakarak  yürüyordu. Vucudunu  ve aklını kaçınılmaz bir kavgaya  hazırlıyor  gibiydi.  Çam koruluğunda  ve kıyısındaki  jimnastik aletlerinin aralarında her gün   karşılaşmamıza rağmen aylarca tek bir kelime  bile konuşmdık. Benim  de  umurumda bile değildi açıkçası.

Yürüdüğümüz  çam korusunun  tabanı sonbahar yağmurlarının  ardından   çamurlaşıyordu. Koruluğumuzun yürüyüşçüleri başka  yürüyüş yerlerine  dağıldığından  bizim korulukta  yürüyen  çok az  insan  kalmıştı. O suratsız  genç de  çamura  rağmen  oralarda yürümeye  devam  ediyordu. İyi ki o da  ötekiler  gibi  çekip  gitmemiş. Şekerimin düşmesinin  ardından  bayılıp, çamurlara yığıldığımda  beni bir taksi çevirerek en yakın hastaneye o ulaştırmış.

Sonraki günlerde defalarca birlikte yürüdük. O yürüyüşü kısa kesip daha  çok kol güçlendiren aletlerle çalışıp kas geliştiriyordu. Kendisini öldüresiye dövenlerden   yediği dayağın hesabını sormak biricik  hedefiydi. Yaşadığı kenti terketmeyi, hapise  düşmeyi göze alıyordu.

Zamanla bana olan güveni arttı sanırım.  Onu sorgulamadan, suçlamadan  dinlememden  hoşlanmış  olabilirdi. Belki de kendisini anladığıma inanıyordu. Yaşadığı  ihaneti,  çevresiyle  bağını kopartmasını, işten atılışını benimle  paylaştı. Aslında iyi  bir  uçak  teknisyeniymiş. Biraz kendini toparlasa yeniden işe  girebilirmiş.

Bacağındaki aksamalar tümüyle geçince halı saha maçı önerimi de kabul ettti. Daha ilk maçında oynadığı güzel futbolla kendini diğer arkadaşlarına kabul  ettirdi.

Zamanla bizimle birlikte yürüyen öteki arkadaşlarla da  yakınlaştı. Hepimiz  ağız  birliği  etmişcesine ona kendini toparlamasını ve bir işe başlamasını  öğütlüyorduk. Kendi kendine acımalardan, yıkılmış insan tavrına takılıp kalmalarından vazgeçmeliydi. Yaşam da sevgi, dostluk ve sadakatin yanında ihanet de vardı. Birikimlerimizi, bilgilerimizi sunduk ona.

İyileşip, işe başlama süreci bir yılı aştı. Bu süre boyunca  bizlerle  yürüyüp,  sohbetimizi  paylaştı. Futbolun yanısıra masa tenisi ve voleybol  oynamaya da başladı.  Yüzü  gülüyordu  artık. İşe  başladıktan  sonra başka bir kente ataması  yapılıncaya  kadar da  eşofmanlarını giyinip her fırsatta yanımıza  uğradı. Kentten  ayrılmadan önce  vedalaşmaya da geldi.  ''Size bir itirafta bulunacağım.''  dedi  son  anda. ''siz olmasaydınız, birlikte spor yapmasaydık,  bana spor yapmanın  değerini  göstermeseydiniz, ben o ihaneti  unutamaz, o  acılardan sıyrılamaz mutlaka   başımı beleya sokup hapse düşerdim. '' dedi yüzü kızararak.

Sporla ilgili bilgi ve birikimlerimi sizlerle paylaştığım bugünlerde bu genç insanın   yeniden yaşama tutunuşunu anlatmak istedim. Günümüz bireylerinin  acınası, yalnız koşullarında tutunuşun ve ayakta kalmanın kesin çarelerinden biri de spor  yapmaktır. Bunu ısrarla belirteceğim bu sayfalarda. 

  

 

 
Toplam blog
: 40
: 661
Kayıt tarihi
: 11.01.12
 
 

Anadolu'da yoksul bir bozkır kasabasında doğdum. Yoksul, acı, zor bir çocukluk ve gençlik yaşadım..