Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '12

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Yenilmek

Yenilmek
 

hayatın aksi


Öncelikle Merhaba...

Uzun süredir yazmadığımın farkındayım. Bunun temel sebebi başıma geleceğini bilmemde de gizliydi; yazmaktan sıkılacaktım ve sıkıldım da. Hayatta vazgeçemediğim hiç bir şey olmadı evliliğimden başka. 25 sene resim yaptım ve çigi romanlarımdan sonra yazmayı seçtim. Sinemadan hayatta sıkılmam demiştim, 35 yaşında ondan da sıkıldım; güya yönetmen olacaktım. Galiba ben bir maymunum ve onun iştahlarıyım. Bu sefer de edebiyattan sıkıldğımı hissediyorum...

Bugün çok farklı bir konudan bahsetmek istiyorum: KAYBETMEK ve YENİLMEK. Bu kadar hırslı bir hayat içinde bu kelimeler hepimize sevimsiz geliyor. Ama bu yaşam temposunda bu durumla ne kadar sık rastlaşıyor ve bunalıma giriyoruz. Neredeyse hepimizi kendi kendimize yalnızlaştırıyor bu 2 kelime. Aslında basit anlamda bakıldığında yenmenin zıttı o kadar. Bize bu kadar korkunç gelmesinin sebebi belki de kazanmayı bilmiyor oluşumuzdandır.

Geçen hafta Beşiktaş - Galatasaray maçında yaşanan tribün rezaletinde sahaya fırlayan insanların takımlarının yeniliyor olmasından hissettikleri duygu neydi de Eboue'yi öldürmek isteyecek kadar çılgınlaştırıyordu Beşiktaş taraftarını yenilme korkusu. Bu nasıl bir şeydir? Empati kurmaya çalışıyorum fakat nafile! "Ama hakem hatalıymış". Pardon ne önemi var??

Seni tavlada yenince ne hissediyorsun? Yenilmenin ezikliğini mi? Yetersizliğini mi? Sülük müsün? Yani kazanınca başın göğe mi eriyor? Allah mı oluyorsun? Sonuçta ne oluyorsun kazanmış olmaktan başka...

Geçen hafta bir eğitimde innovasyon konusunu işlerken öğretmene Türkçe karşılığını sordum kelimenin. Aslında birebir karşılığı yok demesine karşın vardı: buluş.. Ama benim de o an aklıma gelmedi ve "yaratma ya da yaratı" dedim. Birisi: "Allah'a mahsus". Yaratıcılık kelimesinin bu ülkede bu kadar kısır kullanılmasının sebebini de açıklamış oldu.

Ben hayatta çok kaybettim. İtiraf edeyim ki çok az kazandım. Maçları kastetmiyorum. Futbolda ve basketbolda galibiyet yüzdem %65 civarındadır. Oysa ben hayattan bahsediyorum.Bir tek geriye kendime saygım kaldı desem yalan olmaz.

Bu yaz eşim süpriz yaptı ve dedi ki "sen iyi bir babasın ama kötü bir eşsin". Hadi çık bu işin içinden kolaysa. Neredeyse bir yıl olacak çözümünü bulamıyorum. Kendimi ihanete uğramışçasına yenilmiş hissediyorum hayata. O kadar çaba sarfedip en başarılı olacağım konuda bile başaramadığım gerçeğiyle karşı karşıyayım. Çünkü bence iyi bir eş değilsem, iyi de bir baba olamayacağım ve bu sürtüşme çocuklara da yansıyacak. Al sana felaket bir yenilgi daha...

İşte asıl sorun burada. Yoksa maçla falan alakası yok. Hayat ile alakası var. Ve bu konuda kimse yalnız değil.  O yüzden süper kahramanlara gereksinim duyuyoruz çünkü onlar öyle ya da böyle yenilmiyorlar. Ne var ki yenilmek insanın doğasında var ve kazanmak kadar doğal bir olay.

Gençliğimde karnımda baklava kas örtüm vardı; şimdi ise göbek katmanlarım. Eskiden dünyayı değiştirebileceğimi düşünüyordum, oysa halihazırda değiştirlebileceğim bir tek kendim kalmışım çocuklarım bile değil.

Sorun abartı da zaten. Orta yolu bulamıyoruz. Hayat bir çorbadır, içinde her ton renk, binbir çeşit tat vardır. Bu bağlamda ne galibiyetlerimizi, ne de yenilgilerimizi abartmamalıyız...

Bana gelince, artık Eric Van Buyten olarak yaşlandım ve ölme zamanım geldi. Yenilgiyi kabul ediyor ve kayboluyorum... Kendinize iyi bakın...

Saygılarımla,

ANIL...

 

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..