Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '09

 
Kategori
Deneme
 

Yenir yutulur cinsten değil

Yenir yutulur cinsten değil sarf ettiğin laflar, bunca iyi niyet bilinçle dövülüp önüne sunulmuşken...

Elini uzatan sevdaya dair, adamlığa dair bilirken yaşadığını, senin yaptığın ettiğin işler insan kısmına yaraşır cinsten değil…

Susma hakkını kullanırken boşluğa, sana derdini anlatan çocuk sevinçlerinin kursağında kalması, unutursun denecek cinsten değil…

Kalabalığın içinde sana dair bir nefes diye kaç vakit çaresizlik biriktirirken o, senin zevküsefan kabul edilir cinsten değil…

Başına ne gelirse gelsin senin uğruna başım gözüm üstüne diyen adamın, senin bir felaket olarak yine senin ellerinle başına boca edilmeni kaldırmasını beklemen, kaldırılacak cinsten değil…

Kalmayan umudunu balonculara sorarken o, senin yaşama sevinçler sipariş edip gülücükler dağıtmanı sineye çekmesini umman, insanın baş edeceği bir umar değil…

Sıska bir kız çocuğuna nasihatler dizip onu yine aç ve yine bir başına bırakman kadar acımasızca ve çığırından çıkmış savurganlığına onun dayanması ve ses çıkarmaması adam olana göre değil…

Kendi mevsimini yitirmiş bir kış, sonra yine kış ve her daim kış yaşayan, başına sürekli kar yağan bir adama, güneş şemsiyesi tesellisi sunmaya çalışman insana yakışacak cinsten duruş değil…

Kaç yıla kaç gece yangınları biriktirdi bileklerinde o, sen ayrılığın son rötuşlarını yaparken haberin var mı…

Düşlerine düşüncesine sızan bu aykırı sayıklamaları kafasından silmek için hangi kapılarda hangi çığlıkları atıp kaç vakit boğuldu haberin var mı…

Çağa şark ahlakı ekip biçildiği günleri düşlemek için bağdaş kurup sigara sardığı günleri geceleri senin kabus olarak çöktüğün günlerden önce nasıl kanıksamış ve sevmişti, bulaşmasaydın ona hiç…

Ne kadar niteliği varsa sende atıl bir yinelenmeye döndü, çeksen artık elini onun üstünden…

Olgucu ne kadar biriktirdiği şey varsa şimdi zihninde tanımlanamıyor senin açtığın yaralardan dolayı, onun o her daim gül mevsimi yaşayan zihninde…

İnsanın tenezzül etmeyeceği ne kadar şey varsa, senin yüzünden el açıp senin uğrunda dilendi o ortalıkta, yüzün hala nasıl kızarmaz senin, akıl sır ermiyor ayrıca…

Aşkı karamsarlığın bodrum katında gün yüzü görmeden tutsak alan kendini beğenmişlik, atlılarınla gelirken yol boyu kaç vazgeçtim senden bağrışmasını çiğnedi acaba…

Vazgeçti senden, sen de vazgeç onun gözlerindeki aşk ışıltısını toprağa gömmek için çukurlar kazarak gaddarca naralar atmaktan artık…

Soğuk terler döküp sayıklamıyorsa artık senin için, sıcaklığını sunduğun yanılgılara seni teslim edip oralardan uzak durmasındandır…

Bu kez erinç içinde gözlerini açıyor sabahlara, tebessümü eksik olmaz yüzünde bir günün aydınlığıyla…

“ Ben bütün çizgilerde oldum bütün o çizgilerde/ Her sefer böyle geldi vurdu yaşamama bir deniz/ Aldı bir yaşamadan bir yaşamaya kodu nasıl/ Al bir çocuk vardı o korkularda o gecelerde/ Büyük ulu sular yudu beni çokum artık nasıl/ Bir deniz size de gelir vurur elbet anlarsınız” ( Sunu, İlhan Berk )

 
Toplam blog
: 55
: 383
Kayıt tarihi
: 27.01.09
 
 

1975’te Ankara’da doğdu. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü’nü bitirdi. Şiirleri..