Yenişehir'de Bir Öğle Vakti

İlk defa duyduğum yazar ve kitaptı. Önyargım az da olsa vardı. Çünkü bilmediğim bir yazarın   kitabını okuyacaktım. Kitabı araştırınca önyargımın yerini merakım aldı. Kitabı bulup hemen okumalıydım,  uzun bir arayıştan sonra kitabı buldum. Kitabı elime aldığımda aklımdaki düşünce şu oldu; " Neden bu isim?" Bunun cevabını ise kitabı okuyunca anlıyor insan. Yazar birbirleriyle bağlantılı karakterleri çok güzel bir şekilde anlatmış. Sanki bir yanda kitabı okuyorum bir taraftan da film izliyormuşum gibime geldi.

Bir tezgahtarla başlayıp sonra farklı bir kişiye dönmesi bunları da okuyucuya kusursuz bir şekilde aktarması o kadar etkileycidi ki... En önemli olayları ise üç kişinin etrafında toplaması. Ali, Doğan ve Olcay. Dikkatimi çeken bir diğer konuda bütün olayların kavak ağacının sallanmasıyla başlayıp zamanın öğle vaktine denk gelmesi ve kavağın devrilmesiyle kitabın bitmesi. Yazar kavak ağacını bir simge olarak anlatmış. Kavak ağacını ekonomik yapı, sosyal hayat olarak ortaya koymuş. Aslında kavak ağacı kimliğin simgesi. Beni üzen olay ise kitabın düşündüğümden farklı bir şekilde bitmesi oldu çünkü böyle biteceğine inanmadım.Çünkü hayatta ne olursa olsun her zaman yoksul kesim bir şekilde etkileniyor ve lkabak onların başına patlıyor. Ve bu olanları sorgulayan değiştirmek isteyen kişiler hep ortaya çıkıyor.Toplumsal sıkıntıları ve bu sıkıntıları çeken , her seferinde  zarar gören yoksul kesimi yazar bu kitapta o kadar güzel anlatmış ki...

Herkesin yaşamında iyi ya da kötü bir şey bulacağı muhteşem diyeceğim kitaplardan biri. Kitapta en çok hoşuma giden söz şu oldu;" Tam karanlığı bilmeyenler, dünyayı aydınlatacak bir ışığında ne olduğunu bilmezler bunu aramazlar." Çünkü siz alacakaranlıkta dahi olsanız size yol gösterecek küçük bir ışık vardır. Ama hiçbir ışığın olmadığı karanlıkta ise panik kaplar içinizi bir yerden ışık bulmak ve bu karanlıktan çıkmak istersiniz işte o zaman o ışığı bulana kadar her şeyi yapar bulduğunuzda da onu öyle bir sahiplenirsiniz ki ondan vazgeçmezsiniz.