Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '09

 
Kategori
Seçim
 

Yerel seçimler kaldırılsın istiyorum

Yerel seçimler kaldırılsın istiyorum
 

Yarın yeni bir seçim var. Bu seçimlerin adı "Yerel Seçimler". Yani, sizi yerinizde yönetecek ölan kişileri seçeceksiniz. Mahallenizin muhtarını, ilçenizin belediye başkanını ve ilinizin belediye başkanını seçeceksiniz. Bunlarla da kalmayıp bunların alt birimlerini de seçeceksiniz. Muhtar ihtiyar heyetini, belediye meclis üyelerini seçeceksiniz.

Ne büyük iş yapacaksınız değil mi?

Allah aşkına kimse kimseyi kandırmasın. Bu yerel seçimler dediğimiz seçimler ülkenin parasını ve zamanını boşu boşuna harcamak değil de nedir? Bırakın şu kılışeleşmiş "Demokrasi muhtar seçimiyle başlar" yalanlarını. Muhtar dediğiniz yerel yönetici unutulmuş Anadolu yerleşimlerinde o yerleşimlerin sesini Ankara'ya duyurmak için kurulmuş bir sistemdi. İyi de o zaman ne sabit telefon vardı, ne cep telefonu ne de uzayda gezen uydu alıcı vericileri... Muhtarın Ankara'ya ulaşma işini artık teknoloji yapıyor. Ama, bizler hâlâ gidip bir mahalle muhtarı ve ihtiyar heyetini seçiyorsak, bunun tek amacı soğuk kış akşamlarında muhtarın odasında, sıcak yaz akşamlarında muhtarın bahçesinde muhabbet etmektir.

Ya büyük kentlerdeki muhtarlar ne işe yarar?

Allah aşkına doğru söyleyin, hanginiz mahallenizin muhtarını tanıyorsunuz? Muhtar dediğiniz kişi zaten ebedi ve ezeli olarak seçiliyor. Dedesi, babası, evlatları muhtar olmuş kimselerin son nesil torunları da şimdi mahalle muhtar adayı. Oturdukları sırça köşklerde bilgisayardan "çıktı" alıp size ikâmetgah senedi ve bazen de nüfus kâğıdı örneği veren bu mahalli kuruluşa gerek kaldı mı artık? Devletten maaş alan bu seçilmiş kişiler ayrıca malalleliye verdikleri her evrak için de bir güzel gelir elde ediyorlar. Elbette bu evrak masraflarını yine devletin yetkili organları belirliyor.

Ya belediyeler ne işe yarar?

Elbette belediyelerin il, ilçe ve beldelerde o yörenin bütün imar durumunu denetlediğini, o yörelerin bütün alt yapıları ile ilgilendiğini ben de biliyorum. Hiç görevi olmadığı halde bugün büyük kentlerdeki bütün ulaşım ağı belediyelere devredilmiştir. İstanbul gibi bir kentte İETT ve İDO adı altında deniz ve kara ulaşımı bir tür devletleştirilmiştir. Hepsi Büyük Şehir Belediyesi'ne bağlanmıştır. Bundan da vaz geçtim, İDO'nun bütün araçlarında, iskelelerinde Büyük Şehir Belediyesi'nin işletmeleri büfe işletmektedir. Tarihi saraylar, köşkler, kasrlar belediyeye devredilmiştir.

Bu devretmeler özellikle "muhafazekâr" belediye başkanlarının elinde kendi ideolojileri doğrultusunda servis yapılmasını sağlamaktadır. İçki yok, el ele dolaşmak yok, açık saçık giyinmek yok... Bakınız, sabah ve akşam Eminönü-Bostancı vapuru vardı. Akşam 18.30'da kalkan vapur 19.15'de Bostancı vapur iskelesine gelirdi. Özellikle yaz akşamları olağanüstü güzellikler içinde 45 dakika süren bir deniz yolculuğu yaparak evlerimize gelirdik. Böylece kara trafiğine de takılmamış olurduk. Fakat, Deniz Yolları İşletmeciliği, belediyeye yani İDO'ya geçince bu vapur seferi iptal edildi. Görünmeyen sebebi neydi bilir misiniz? Eminönü-Bostancı vapur seferinde ve 45 dakikada yolculardan çok az bir kısmının içki içerek yolculuk yapması. Yoksa, yolcu sayısı desen zaten vapur yeterince yolcu alıyordu. Zaten günde bir sefer yapılıyordu. Ve o vapuru kullananlar bu seferden çok memnundu.

Önümüzdeki seçimlerde belediye başkanlarını ve mahalle muhtarlarını, köy muhtarlarını seçeceğiz. Seçimlerin sonuçları hemen hemen % 99 gibi istatistiki rakamlarla bilinmektedir. O halde biz seçimleri % 1 için mi yapıyoruz?

Demek istediğim şudur: Bu seçimlerle demokrasi memokrasi gibi saçmalıklarla kendi kendimizi kandırıyoruz. Devletin parasını boşu boşuna heba ediyoruz. Özellikle iktidarda bulunan partinin yandaş reklam şirketlerine milyon TL'ler akıtıp bir kasadan öbürüne para virmanı yapıyoruz. Tabi ki sonuçta iktidar partisinden yana olan belediye başkanları seçimi kazanıyor.

Yerel seçimler saçmalıktan öte birşey değildir. Bu kadar para ve zaman kaybının önüne geçilmelidir. Bunun için de bir tek genel seçim bu ülke için yeterlidir. Nasılsa yerel seçimlerde de iktidar partisi yandaşları kazandığına göre yapılması gereken şudur: Bir genel seçim yapılır, bu genel seçimi kazanan parti bütün belediye başkanlarını atama yöntemiyle görevlendirir. Aynı şekil muhtarlar için de uygulanabilir. Her mahalleden bir yetkili muhtar olarak atanır. Muhtarın yanına da 3-4 kişilik bir ekip verilir. Böylece baba, kız, torun aile muhtarlığı olacağına devletin atadığı ve görevlendirdiği kişiler muhtar olur ve yanında çalışanlarla da işsizliğe ufak da olsa bir çözüm getirilmiş olur. Bugün Türkiye'de kaç köy ve kaç mahalle var? İşte bu sayısı en az 4'le çarpın bu muhtarlıklarda kaç kişinin iş bulacağını hesaplayın.

Şimdi yine "demokrasi-memokrasi" deyip durmayın. Bugüne kadar oylarımızla başa getirdiğimiz hangi başkandan ya da muhtardan bir yarar gördük? Yol yapıyormuş, yapacak görevi. Su getiriyormuş, getirecek görevi. Yasa dışı ruhsatlar veriliyormuş, verecek görevi. Orman alanlarının talanına göz yumuluyormuş, yumacak görevi. Yandaş firmalara büyük rantlar sağlanıyormuş, sağlanacak görevi.

İyi de kuzu kuzu sandık başına gidip oy verme mücadelesine girişen insanlar, tüm bunlardan sizin cebinize ne giriyor? Belediyeler büyük gelir kaynaklarına rağmen hâlâ bütün vergileri ve hizmet karşılığı giderlerini ilin en garibanından da aynı ölçüde alıyor, en zengininden de aynı ölçüde alıyor.

Belediye başkanları ve muhtarlar, seçimle de iş başına gelseler; iktidar tarafından da atansalar aynı görevi yapmak zorundadırlar. "Biz seçtik" demeyin. Göreceksiniz seçilenlerin % 99'u iktidar partisinden yana olacak. Çünkü, halk çıkarını orada görüyor. O halde bu kadar seçim tantanasına, bu kadar seçim masrafına, bu kadar seçim zaman kaybına ne gerek var?

Yerel seçimler kaldırılsın diyorum. Bütün yerel yöneticiler iktidar tarafından atansın istiyorum.

Şimdi sizler "Demokrasi-memokrasi" diye itiraz edeceksiniz ya! Aslında iktidarlar buna daha fazla itiraz edecek. Çünkü seçimler sırasında yapılacak bunca para virmanları sonra hangi adla muhasebeleştirilecek?

Seçim onların işine gelir. Bizleri ise "Demokrasi" adı altında oyalarlar.

Ve son bir not: Her şeyi ve her yeri özelleştiren yüce iktidarlar bu belediyeleri neden özelleştirmez? Özelleştirmeyi düşünmez?

Büyük kentlerin belediye gelirlerinde bu sorunun yanıtı yatmaktadır.

 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..