Yerel seçimlerin genel sonuçları [2]

Yerel seçim mücadelesi henüz tozu dumana katmadan, ortalık bir kör-döğüşüne henüz varmadan bir köşe yazımızda aşağıdaki gerçeğin altını çizmiştik:

“31 Mart’ta sandığa gidecek olan seçmenin omuzlarında, her zamankinden farklı önemli [ve artı] bir sorumluluk bulunmaktadır.

Bu sorumluluk, Türkiye’nin yakın geleceğindeki politikaları belirleyecek, tayin edecektir.

Türkiye halkı, AKP’nin oylarında bir duraklama ya da gerileme yaratamadığı takdirde ülkemiz ucu gözükmeyen bir karanlığın içine girecektir…

İşte bu yüzden önümüzdeki bu seçim Türkiye’nin geleceği ile yakından ilgilidir.

Daha açık deyimi ile, 29 Mart yerel seçimleri, Türkiye açısından yaşamsal bir önem taşımakta… Bir var-oluş sorunu niteliğine yükselmiştir.”

Bilindiği gibi bizler, yerel seçim ortamını Akbük yerelinde yaşadık…

Akbük’de DSP’yi… Aydın ilinde ise, CHP’yi destekledik…

Niçin böyle yaptık; neden böyle düşündük?..

Bu sorunun cevabı önemlidir.

Herşeyden önce meseleye dar parti çıkarları ile yaklaşmadık… İşte birileri tarafından anlaşılması zor olan nokta budur.

Sözünü ettiğimiz o “birileri”, bir siyasi partinin mensubu olmak ya da adayı bulunmayı “kişisel” bir mesele olarak algılıyorlar…

Eğer bir partiden aday gösterilmişlerse… O partinin seçimi kazanması kendilerine de bir şeyler kazandıracaktır!.. Sorunu böyle görüyor, böyle algılıyor ve tuttukları partinin kendilerine getireceği kişisel “artı”ların ya da çıkarların içine gömülüyorlar…

Siyasi partileri, kendilerini bir yerlere taşıyacak bir araç olarak görüyorlar.

İşte bizim derdimiz her zaman bu “birileri” ile olmuştur; olmaktadır ve gelecekte de olacaktır…

Çünkü siyaset, bir “vatan savunması”dır!..

Ülkenin çıkarına olan önerilerin, programların ve sistemlerin bulup çıkartıldığı ve tartışıldığı bir zeminden ibarettir.

Bu ülkeyi kuranlar meseleyi böyle gördüler… Bu inançla savaştılar… Bu özveri ile bu ülkeyi emperyalistlerin işgalinden söküp, çıkarttılar.

Siyaset, idealizmin er meydanıdır!..

Siyasetçi, kendisini ülkesine adamış bir savaşçıdır!..

Siyaset içinde “aday” olan kişi, ülkesine olan borcunu ödemek için bu er-meydanına çıkmış idealist kişidir…

İşte sayın yurttaşlarım, dostlarım ve komşularım… Siz geçtiğimiz Pazar günü, elinizde terazi… bu nitelikteki insanları mı seçtiniz?... Yoksa, aldınız elinize mührü, salla-parta bir yerlere “evet” mi dediniz?..

İşte Türkiye’nin geleceği ve yaşadığınız yörenin yerel gerçeği bu seçiminizle oluşacaktır…

Bakacağız, göreceğiz ve sonra da hep birlikte yaptığımız seçimin içindeki gerçeklere göre ve bu nispette yaşamaya çalışacağız…