Yerinden “kaya”oynatmak…

Başbakan Erdoğan'ın İspanya'daki basın toplantısında türbanla ilgili <ı>“Siyasi simge olsa ne olur. Yine de yasaklayamazsınız” dedi…

Sayın Başbakan bu sözleri ile birlikte birçok ülke ismi saydı ve saydığı ülkelerde türban sorunu olmadığını ve o ülkelerde gençlerin türbanlı olarak üniversiteye gittiklerinden söz etti.

Önce örnek ülke ismi vererek söylediği söze gelelim…

Olabilir. Saydığı ülkede türban ile üniversiteye gideler vardır. Çünkü o ülkelerde türban, bir anlam taşımıyor. Orada türban takaların <ı>“Siyasi tavır koyma” gibi bir çabaları da yok, o ülkede öğrenci sıfatıyla bulunan ve üniversite okuyanların tek amacı var, o da okumak…

Sayın Başbakan örnek verirken bile olayı başka yöne çekme gayretini gütmektedir.

Ancak, Sayın Başbakan olayları başka yöne çekme gayretini gösterirken, iki arada bir derede, kimseye çaktırmadan asıl amacını <ı>“Cümle arasında” veriveriyor…

İşte esas mesaj; <ı>“Siyasi simge olsa ne olur. Yine de yasaklayamazsınız.”

Sayın Başbakan’ın bu türden demeçleri neden <ı>“Havada” ya da <ı>“Elin memleketinde” verir, orasını tartışıp da işin özünü kaçırmayacağız.

Ülkemizde, insanların özel yaşamlarına kimsenin karışması söz konusu değildir. İsteyen, yasalara ve genel ahlaka aykırı olmamak üzer istediği gibi yaşar.

Onca hürriyete karşın, gördüğünüz gibi yine de <ı>“yasalara ve genel ahlaka aykırı olmamak üzer” gibi bazısı yazılı, bazısı yazılı olmayan kurallar.

Bu noktada <ı>“Siyasi simge olsa ne olur. Yine de yasaklayamazsınız” sözüne dönelim…

Doğrusu bu ya, insanların üzerinde <ı>“Siyasi simge” taşımalarına yasak getiremezsiniz. Eğer böylesi bir yasaklama getirirseniz, en azından partili vatandaşların yakalarına taktıkları parti rozetlerine Yasak getirmiş olursunuz ki, böyle bir yasaklama getirmek bir anlamda siyasi tercih ve özgür düşünceye de aykırıdır.

Peki, o zaman Sayın Başbakan ne demek istiyor?

Sayın Başbakan, geçtiğimiz yıl yapılan genel seçimde aldığı %47 oranındaki <ı>“Oy” gücü ile aba altından göstermeye çalışıyor.

Bu söz, <ı>“Kanunsa kanun çıkartırız… Kimseye danışacak değiliz” dayatmasının bir başka sürümü…

Sayın Başbakan, ne dediğini çok iyi biliyor da, sonun ne getireceğinin farkında değil.

Sayın Başbakan, aynı zamanda işine gelmeyen yasa uygulamalarından da şikâyetçi. Ve bu şikâyetçi tavrı ile <ı>“Mağdur ve mazlum” rollerini oynamayı çok iyi biliyor.

Geçen yıl seçim sonuçlarının alınmasından sonra parti binasının balkonundan gösterdiği <ı>“Uzlaşmacı” tavrını bir tarafa koymuş durumda. Hani arkasında %47 <ı>“Oy” gücü var ya… Hani arkasında 340 parmak gücü var ya…

Elbette kimsenin giyimine, kuşamına, görüşlerine gem vuramazsınız. Elbette kimseye zorla bir şey de yaptıramazsınız.

Ancak, Sayın Başbakan’ın unuttuğu ve aklına bile getirmediği, Anayasa’nın <ı>“Değiştirilemez” maddeleri ile dans etmenin getireceği sonuçlardır.

Eğer <ı>“Anayasaya da koyarız” düşüncesi ile <ı>“Laik devlet” kavramını ve gereği olan uygulamaları da değiştirecekse, o zaman diyeceğimiz bir şey kalmaz. Değiştirir, tartışma da biter.

Gelin hatırlatalım bir kez daha…

<ı>I. Devletin şekli

<ı>MADDE 1. – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

<ı>II. Cumhuriyetin nitelikleri

<ı>MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

<ı>III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti

<ı>MADDE 3. – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.

<ı>Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.

<ı>Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.

<ı>Başkenti Ankara’dır.

Bir de 4. maddeyi hatırlatalım…

<ı>IV. Değiştirilemeyecek hükümler

<ı>MADDE 4. – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

<ı>

Aslında, Sayın Başbakan’ın yerinden oynatmaya çalıştığı <ı>“Kaya” yukarıdaki dört maddedir.

Yerinden oynatılmaya çalışılan bu <ı>“Kaya” bilmelidir ki <ı>Demokrasi Kayası, laik devlet düzeni kayası”dır.

Ve…

Yuvarlanırken altında kim veya kimler kalır, çok belli değil…

<ı>15 OCAK 2008