Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ocak '11

 
Kategori
Reklam
 

Yersen...

Her şey bir reklamla başladı... 

Nasıl çıktım evden, nasıl koştum o bakkala hatırlamıyorum. O rafları dağıtmak da neyin nesi... Ya aradığımı bulunca yaşadığım o sevinç, heyecanla kasaya yürümem... İşte tam da o an benim bittiğim andır! Yok yok, tekrar hayata döndüğüm an! 

Artık ne tür bir nöbet geçirdiysem, sandım ki bisküviyi yapanların elinden alacağım. Ama işte kaç yıllık bakkal amcayı görünce karşımda, silkelendim ve kendime geldim! 

Buradan ilgili kimse ona sesleniyorum; kardeşim niye yapıyorsunuz bunu bize. Niye durduk yere huzurumuzu kaçırıyosunuz. Ayıptır, günahtır. Alışkın değiliz biz böyle şeylere, sarsılıyoruz haliyle. Ondan sonra işin yoksa topla bünyeyi. 

Sen yıllarca koy karşımıza afroditimsi hatunları, ilgili ilgisiz her yerde kullan onları; patates cipsi yedir memesini patlat, “ aa, ne alakası var canım” süsü verilmiş cümleler kurdurt, ki millet kudursun, hüüüüp diye içine çektir, inceden inceye kanıksat bunları, ondan sonra da “hadi, hadi sizin de gönlünüz olsun” der gibi, kalk bu reklamı yap. 

E madem giriştin böyle bir işe, önden bir alıştır. Bir havaya sok insanı. Bilelim ki artık böyle şeyler de oluyor, ondan sonra yap ne yapacaksan. 

Ama insan birdenbire karşısında görünce bir afallıyor, neye uğradığını şaşırıyor. 

Bir kere ıssız ada mı artık o neresi ise, zira öyle bir ortam yok yakınlarda, olmamış. Bir taraftan yapıp bir taraftan yıkmaya benzer seninkisi. Bu kadar verilebilir ulaşılmazlık mesajı. Bir nevi “anca rüyanda...” olmuş söyleyeyim. 

Hem bu nasıl bir bisküvi fabrikasıdır, nasıl bir işe alım tekniğidir. Bu kadar mı “kas gücü” gerektiren bir iştir bu? Yoksa Survivor’a katılıp “yok ya, burdan bir iş çıkmayacak” diyen bir grup girişimci midir bunlar, anlayamadım. 

O nasıl bir işe bağlılık, nasıl bir aşktır? Tamam yemeklere sevgi katılır da, bu kadar mı yahu? Hayır, ben hatırlıyorum, çocukluğumda annem ekmek hamuru almaya yollardı beni. Bir seferinde bile böyle hamur yoğuranını görmedim, onu bırak hamur yoğurana bakmadım bile. O kadar dikkat çekmiyordu yani. 

Ayrıca gönlümüzü fetih projenizin bir noktası var ki, baltayı fena taşa vurmuşsunuz belirtmeden edemeyeceğim. O üçgen vücutlar, o baklava karınlar filan iyi hoş ama hijyene ehemmiyet sıfır. Bir tek o çikolatacı giyinik, onun da eli işte gözü oynaşta. Yarın öbür gün sağlık bakanlığı dikiliverir karşınıza, tabii RTÜK daha aceleci davranmazsa! 

Peki, o paket yaparkenki müstehzi gülüşe ne demeli? Hadi onu da bıraktım, o kamyonun önündeki o pozlar da neyin nesi. Sen oku yaydan fırlat, ondan sonra ben yokum de, oldu canım! 

Hele, aman erkeklerimizi küstürmeyelim kaygısıyla o en son kareye sokuşturduğunuz kızcağız hiç olmamış. Zira o kadar insan dışı varlıktan sonra, bir de sloganı seslendiren eklenince, esamesi okunmuyor. 

Valla ben daha ne diyeyim ki, düzenimi bozdunuz, huzurum kaçtı, içsel hesaplaşmalardayım. 

Sözde bizim için yaptınız. 

Yersen... 

Meraklısına: http://www.youtube.com/watch?v=usTyUNaghaU 

 
Toplam blog
: 22
: 588
Kayıt tarihi
: 08.12.06
 
 

Sabun köpüğüne alerjili organizma! Ankara' nın en sert kışlarından birinde doğmuşum ki zaman ..