Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '08

 
Kategori
Güncel
 

Yes ya da No. Tele kulak dayanmış...

Yes ya da No. Tele kulak dayanmış...
 

Günlerdir gündemi meşgul eden yeni skandalın adı "Tele kulak" Nedir bu tele kulak? Telefona konulan kulak izinsiz, kanunsuz dinler ve buna tele kulak denir... Kısaca kanunsuz telefon dinlemeleridir.

Vakit ve CHP arasında geçenleri hepiniz biliyorsunuz. Birisi "biz dinlemedik, sayın Sav No yerine Yes'e bastı" diyor diğeride "dinlendik bu işin içinde emmniyet ve iktidarda vardır diyor."

Hatta Vakit gazetesi bir CHP li tarafından yardım gördüklerinide ilk günde dile getiriyor ne alaka ise?

Olay gerçekleştikten sonra Vakit gazetesi yazarı bir adet telekom onaylı belgeyle aklı sıra tüm tezleri yok edeceğini sanıp ortaya çıkıyor ve akla ağza sığmayacak sözler söylüyor...

Canlı yayında bir kanala bağlanıp, "CHP ye acıyorum, komedi bir durum" diyor...
Asıl acınacak duruma kendisinin düştüğünün farkında değil. Neden farkında değil?
Çünkü elinde belge olmasına rağmen 3 gün boyunca medya ile paylaşmayıp ülkeyi feci şekilde germe sebebinin biriside kendisidir. Fakat bu yazarın derdinin memleket meseleleri olmadığı şimdiye kadar ki yazılarından bellidir. Kendisi dünyalık değildir. Her yazısında iktidarı övmekte ve bazen muhalif olanları eleştirirken saygı sınırlarını aşmaktadır. Bu yazar kimi gazete yazarlarının giremediği AKP toplantılarında baş davetlilerden de biridir. Dünyalık olmasa gerekir ki Valinin oraya geleceğini bilmekte yada mucizevi özellikleri bulunmaktadır.

Sayın Sav Milliyet gazete yazarı Fikret Bila beyle sohbetinde şunları dile getirmiş hatta bunu Fikret bey köşesinde yazmıştır.
Sav, "Sayın Vali’nin bana geleceği biliniyordu. Anlaşılıyor ki, benim telefonum dinlenerek, bu randevu önceden öğrenilmiş. Ben CHP’nin güvenlik kameralarına baktırdım, Sayın Vali tam 09.49’da CHP’ye giriş yapmış. Ben de tam randevu saatinde, saat 10.00’da kabul etmişim. Vakit ise beni tam 10.03’te aramış. Bu kadar tesadüf olur mu? Belli ki bu randevudan haberleri var. O arada aranıyorum ve belki telefonum böylece devreye sokuluyor. Vakit de olaya dahil ediliyor, diye düşünüyorum."demektedir.

Vakit gazetesi gerçekten de valinin geleceğini biliyormuydu? Biliyorsa nasıl? Ya da şans eserimi aramıştı? Sorulacak sorulardan birileri de budur. Ardından gelecek sorular ise, Telekomun verdiği belge genel müdürlük onaylı mıdır? Türk Telekomda çalışanlar böyle bir belge hazırlayabilirler mi? Teknolojik olarak 44:06 dakika arama yapıldı gösterilebilir mi?

Bu soruların yanıtını tabikide savcılık araştıracak ve bilim adamları gerçekleri ortaya çıkartacaktır. Fakat ya gerçekler su yüzüne çıkmazsa? Haklı haksız bilinmezse?

İşte büyük sorun budur. Malumunuz bu ülkede bir çok gerçek karanlıklara gömülmüştür. Ergenekon iddaanamesi aylarca çıkmamıştır, bundan önceki dinlemelerin hepsi karanlıkta kalmıştır, Youtube da bile yayınlanan telefon konuşmalarının kaynakları karanlıkta kalmıştır. Daha nice doğrularda karanlıktadır.

Diyelim ki Sav yanlışlıkla Yes tuşuna bastı, peki bu yasal mıdır? Bunun adı Dinleme değil midir? İnsan hakları ihlali ve insan ahlakını aşmış bir hareket değil midir? Vakit yazarı çıkıpta CHP ye acıyorum diyeceğine kendi yaptığı suçu neden kabullenmemektedir? Vakit Gaztesi yazarı CHP ye acıma hakkına sahip midir? Medya nasıl olurda buna tesadüf dinleme diyebilir? Yapılan suçun tesadüfü olabilir mi?

Hayretler içinde olmamak mümkün değil. Diyelim ki Sav Yes tuşuna bastı ve hükümet ile emniyeti zan altına aldı bunun hesabını kendisi verir, ya bu saygısızlığın hesabını kim vermelidir?

Teknolojiyi yakından takip eden birisi olarak cep telefonlarının profosyoneller tarafından dinlendiğini bilmekteyim. Hatta bir çok dinleme ve frekans karıştırı aletleri kullanarak inceleme fırsatıda bulmuşumdur. Bu sisteme telekom, askeriye ve emniyet güçleri sahiptir. Zaten Türk Telekom büyük bir ironi içinde 5000 personelimiz dinleme işinde görevlidir demektedir. Bir kişiyi bir kişi dinliyor sanmayın, bir kişinin 3-4 kişi dinlediğini düşünürsek bu ülkede 15-20 bin kişi dinlenmektedir. Peki bu 15-20 bin kişi kimdir? Memlekette 3.500 Terorist var diyen hatta bunlar ülke dışında diyen Başbakan değil midir? Ya da bu memlekette bu kadar kanunsuz iş mi yapan vardır? Öyle ise Başbakan yolsuzluğun önüne geçtik derken ciddi değil midir?

Bu sorular bir yana Sav'ın telefonun dinlenmesi mümkündür. Dinlenmesi dahilinde dinleyen tarafa arandı belgesi de düzenlenebilir. Nato ve Askeri konuşmalarda hatta ve hatta Emniyet kuvvetlerinin özel görüşmelerinde cep telefonları kabinlere sokulmaz. Ya da herkezin bildiği Başbakanın konvoyunda ki büyük frekans karıştırıcı araç dinlenmeyi önlemek için konvoya dahil edilmiştir. Başbakan seyir halinde dinlenmemek için korunuyorsa sabit yerlerde ki dinlenme olayları dikkate alınmalıdır.

Bir gazetede ki köşe yazısında 2 yıl önce CHP merkez binasının karşısında tulumlu adamların dairesinde GSM aletleri ile polis tarafından basıldığı dile getirilmiştir.
Tele kulak belki de hep vardı ve var olacak.

Kimi gazeteler ve yorumcuların da kimi yorumları dikkate değer. Bakınız ne diyorlar;

"AKP nin yaptığı yeni atılımlar ört pas edilmek istendi." Nedir bu yeni atılımlar? ve bu ört pasta Vakit gazetesi yazarının belgeyi hemen medya ile paylaşmaması rolü nedir?

- İsraill - Suriye - Filistine arabulucuk ettiler. Bu bir başarıymış? Kim ki çıkıp AKP İsraille Filistine arabuluculuk etti ve bundan dolayı İsraille Filistin ömür boyu saadete ulaşacak der, hata yapar.Aynı konu Suriye içinde geçerlidir. Açıp Tevradı okuyanlar İsraillilerin hiç bir müslüman ülkeyle dostluk edemeyeceğini ve onlar için cennetin manasının orta doğu olduğunu anlar.

Gelelim diğerine.

- GAP projesine 12 milyar dolar ayırdırlar. Dostlar iyi güzelde o zaman Süleyman Demirel'in ellerinden öpelim. O insandır bu projelere vucut veren, ve siz inanıyormusunuz ki o 12 milyar dolar bölge halkına gidecek? Oradaki Belediye başkanları ve aşiret liderleri bu projeye duyunca bayram etmezler mi?
İnanan ya da inanmak isteyene lafımız yok umarım GAP zenginleşir ve Filistinli kardeşlerimiz barış içinde bir hayat yaşar fakat her zaman dediğim gibi Siyaset bu ülke vatandaşının sırtında bir kamburdur ve politika bu ülkeyi bu hale getirmiştir.

Uzun lafın kısası Yes de olsa No da olsa, Telefona kulak yada kulaklar dayanmıştır.
İnsan hakları ihlal edilmiş, demokrasiye kurşun sıkılmıştır. Hükümet kanadı Sav'ın yaptıklarını eleştiriken Vakit gazetesini hiç bir şekilde eleştirmemiş yine yandaşlarını korumuştur.

Ardından akla gelen en özel soru ise şudur;

Türk Telekom kurumu siyasetçiler, bürokratlar ve askerlerin dinlenmesi şartı öne sürülüp bu şart kabul edildikten sonra mı satılmıştır?

Yoksa bugünler için mi satılmıştır?

Karar sizlerin saygılar...

 
Toplam blog
: 60
: 506
Kayıt tarihi
: 14.01.07
 
 

Yazmak, gerçekleri belgeleri ile dile getirmek, yorumlarımı sizlerle paylaşmak için buradayım. Antal..