- Kategori
- Deneme
Yeşil Buğday Denizi
Yeşil Buğday Denizi
"Şimdi, yeşil buğday tarlalarının içindeydim.Güneyden ılık bir rüzgar esiyordu.Ucu bucağı görünmeyen yeşil buğday denizi dalgalanıyordu.
Ben bir gemiydim ama güney rüzgarı yüzünden ilerleyemiyordum.Buğday denizinde kala kalmıştım.
Rüzgarla dalgalanan yeşillerin, gövdemi incitmemeye çalisarak bana dokunduklarını hissediyordum.
Birden, gitmeme engel olan şeylerin aslında gövdeme yapışmış olan midyeler olduklarını anladım.
O anda gecenin kuşu üzerimden uçuverdi , kanatlarında birkaç şimşekle.
“Midyeler gövdeye yapışınca gemi durur!” diye bağırdı.
Bunu daha önce de duymuştum.
Şimşekler basık gri gökyüzünde parlayıp gittiler.
Yeşil denizi, daha da bir yeşil göründü gözüme.
Midyeleri temizlemem gerektiğini anlamıştım.Ama bunu nasıl yapacaktım? Göremiyordum ki…Buğday tarlalarındaki yabani otlar gibiydi.Gittikçe yayılan, tarlayı ele geçiren midyeler.
Şimşeğin elleri uzandı gökyüzünden.Yabani ot midyeleri toplamaya başladı.Topladıklarını elindeki terazinin bir kefesine koyuyordu.Birkaç ışıkta toplayıverdi hepsini.Terazinin kefesi dolmuştu.Diğer kefe boş görünmesine rağmen dengedeydi terazi." B.B.Künar-1994
(Çıkış adlı öyküden bir bölüm)
" Sonsuzluğun neresinde duruyorsan, tam da onun merkezinde duruyorsundur. "