Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Yeşili sevmek

Yeşili sevmek
 

Orman


Doğayı, yani eski deyişle tabiatı sever misiniz? Ben çok severim. Yeşili görünce onu seyretmeye doyamam. Elimden geldiğince fidan ekmeye yeşili çoğaltmaya çalışırım. Ne olursa olsun, arabamın bagajımda her zaman çeşitli tohumlar bulunur. Uygun bir yer bulunca ya ben, ya da birisi varsa ona hediye niyetine tohumları verir nasıl ekeceğini, neye yaradığını anlatır, onu tohumu fidanı ekmek için motive etmeye, iştahlandırmaya, programlamaya çalışırım. Hele bir defasında Silivri’nin uzak bir köyünde, ancak bir mezarlıkta numune olarak kalmış bir meşenin tohumlarını, yani palamutlarını çocuklarla birlikte toplamış, bunları kocaman bir poşete ancak sığdırmıştım. Daha sonra gittiğim okulların bahçeleri müsaitse iki avuç meşe palamudu verir ekmelerini salıklardım. Bazen de dolaştığım kırlara, yerlere tohumları bizzat ben atarım. Şehirden, şehire, ilçeden, ilçeye çiçek, fidan, tohum ve bitki taşıdığım çok olmuştur. Halende bunu yapıyorum, yapmaya çalışıyorum. Bu tatilimde bile İstanbul’dan İzmir’e fidan götürdüm. Bu aralar bile ektiğim fidanların sayısı 15-20 adeti geçti sanırım. Ektiğim çiçek tohumları ise bunun içinde değil tabi… 15 - 16 yıl evvel oturduğumuz sitenin kuru toprak olan bahçesine ekmiş olduğum fidanlar için kapıcıların “hocam bunlar olmaz” dediklerini, hala bu günkü gibi hatırlıyorum. Serçe parmağınızdan ince fidanlar, bugün kocaman ağaçlar haline geldi. Sitemizin yaklaşık 17 dönüm arazi üzerine yapılmış olduğunu söylersem ektiğim fidanların sayısını siz düşünün. Fidanların çoğunu Çatalca’da Beşir müdürümden temin etmiştim. Gülleri Beykoz tarafındaki köylerden kendi arabamla taşımıştım. Yine yeşili daha fazla görebilmek açısından, site bahçemizin çevresindeki duvarlar üzerindeki parmaklıklara sarılması için, her yarım metreye orman sarmaşığı dikmiş, diktirmiştim. Bu gün sitemizin çevresindeki duvarlar ve üzerindeki çitler kış, yaz yemyeşil. Kısaca kuru, kuruya, ben doğayı, yeşili seviyorum diyenlere pek inanmıyorum. Bu konuda eski bir atasözümüz vardır. “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”

Ben bir vatandaş olarak böyle yapar ve düşünürken Orman Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Kurtulmuşlu, Antalya’da ki orman yangını için , "Yangının bir tek iyi tarafı, bu ormanlarda kene kalmadı.” Demiş. Sanki orman keneyi kendisi üretiyormuş gibi. Sanki ormanlarımıza, son kalan ciğerlerimize bir şey olmamış gibi… Bu adamım işi aslında orman, ağaç, yeşil. Daha evvelde bu bölgede galiba bölge müdürlüğü yapmış. Gereken tedbirleri almamış. Yapılacak işleri yapmamış. Şimdide kene kalmadı diye bizi teselli etmeye çalışıyor. “Gözündeki merteği görmeden.” Nedense son dönemlerde, iş başına getirilen idarecilerin, yöneticilerin hepsi bu vatandaşımız gibi bomboş laflarla günü geçiştirmeye, zaman doldurmaya çalışıyorlar. Altyapıları olmayan ancak sadece “bizden” olduğu için işbaşına getirilen bu kadrolardan Türkiye’nin çok ama çok çekeceği var.

 
Toplam blog
: 32
: 401
Kayıt tarihi
: 20.07.08
 
 

Mehmet Sabri HABERVEREN. 15.10.1948 yılında Şanlı Urfa’da doğdum. 966'da İstanbul Ed. Fakültesine gi..