Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yeşilli morlu o kadın benim

Yeşilli morlu o kadın benim
 

BUDUR ZALİHA; www.gittigidiyor. com.


Güneşin parlattığı kına kızılı saçları dümdüz fönlenmiş kadının arabasından yıllar öncesinin müziği yükseliyordu: ' Beklenmeyen misafirdin ' diye söylüyordu ZALİHA. Kahverengi etek ceketini tamamlayan yeşili morlu fuları Esen yollamıştı İstanbul' dan. Kıyafetini tamamlayan kahverengi güneş gözlükleri ile deri eldivenleri vardı.Fularına uygun yeşilli morlu makyajı ve kulağındaki yıllar önce oğlunun babasının hediye ettiği halka küpeleri. Birden düşündü üstünde taşıdığı hemen her parçanın bir öyküsü vardı.....

Yaklaşık 13 yıl önce bu küpelerin tekini Nil nehrine düşürmüştü de kuyumcu kuyumcu arayarak bulmuştu aynısından ; şimdi bir çift bir de tek vardı elinde. Ve fuları ; canım ESEN ne çok söylemişti değiştir diye ama ne kadar güzel bir fular üstelik de sevgi ile alınmış; değişir mi hiç....... Çok mecbur kalmadıkça hiç sevmezdi kadın gelen hediyeleri değiştirmeyi.......

Ve kayar gibi giderken yollarda kadın...........

Öykü gibi oldu değil mi ; ama bu sabahki ben idi anlattığım. Okul eğitimlerine giderken ki halim. Zaliha; fularım, gözlüklerim, deri eldivenlerim ve yeşilli morlu makyajım ile ben.

Nasıl güzel bir dün yaşamışım ki; yüzümde gülücükler ile uyandım bu sabah.....

Bir yol kenarında ya da dağların tepesinde kırmızı arabasının üstüne bembeyaz örtü sermiş; kahve hazırlayan bir kadın varsa o benim bilin;

O örtü üstünde kendine kahvaltı hazırlayan da benim.....

Ve çikolata uzatan bir kadın varsa kendini ağırlayan petrol istasyonu pompacısına o benim;

Bir kadın varsa değişik şapkalar takan o benim;

Bir kadın görürseniz arabanın içinde VEGA dinleyen ve danseden o da benim.....

Evet VEGA; yıllar önce TRT FM dinlerken keşfetmiştim yine VEGA' yı. Yeni albümleri için yıllarca bekledim. Sonra bir gün kitap, cd aldığım müzik-kitap marketinde yine üstümde klasik iş kıyafetlerim ; saçları dimdik ve uzaktan hep çok sevdiğim şirin genç çocuğa doğru ilerledim; kulağında küpesi olan çocuğa.....

'Bakar mısınız ' diye sorduğumda sürekli müşteri olduğum için baktı ama iş olarak; VEGA' yı sorunca yüzündeki şaşkınlık ve aydınlanmayı unutamam. ' Kadın Vega dinliyor hocam; tayyör mayyör ama VEGA dinliyor...' Ve o günden sonra ben en ciddi iş kıyafetlerim ile gittiğimde sanki gizli bir sır paylaştık ' Seni VEGACI seni ' gibisinden.

En çok Ankara dönüşünde eşlik etti VEGA bana ; hani Burdur yolundan yanlışlıkla Isparta yoluna saptığım Ankara dönüşünde. Ne trafik idi son iki haftadır yaşadığım . Hele Ankara ......

Bu hafta yolculuk yok; bu hafta Teknik Komiser olarak katılacağım Engelli Basketbol maçı Antalya Atatürk Spor Salonu'nda..... Pazar günü saat 18.00 de.

Unuttuk bu sabahı. Okul çocuklarıma ders anlatmaya gittik yine. Onların o cin bakışları; inanılmaz şakaları..... Resim öğrencileri bir tablo yapacak bana özel; adımı yazacaklar inşallah. Nasıl seviyorum insanlar ile uğraşmayı; didişmeyi paylaşmayı .......... Elimdeki elmaları, çikolataları dağıtmayı....

Ama bazen de nasıl kıskancım ucundan vermiyorum ; eğer ki özel ise o yiyecek, o kitap o cd.......

Bir keresinde nasıl parçalamıştım bir arkadaşımı Kieslowski filmlerimin bana sormadan ambalajını açtı diye. Çünkü ben o üçlemeyi tek tek aramış bulmuş; bir tanesini de özel getirtmiştim. Hala daha seyretmedim; anını bekliyorum. Bu konuda ; özelim konusunda bir tek kişiye tavizim var ki o da zaten benim evimin asıl sahibi ; arif olan anlar herşeyimin kime serbest olduğunu.Kaldı ki o sahip izin almadan cep telefonuma dahi dokunmaz.

Neyse bu film cdleri ile ilgili en komik olan yan ise arkadaş onları bozuk sanmış ama bozuk değillerdi. DVD cd si VCD de oynamaz ki...... O öfke onu bile söyleyemedim; daha doğrusu o kadar da yüzleyemedim..... Şimdi gülüyorum ama aynı olay yine olsa yine bozuk atarım.... Hep derim ya bahçe benimse çiçeklerimi ezmeyiniz; izinsiz koklamayınız bile...

Yine nasıl günlük yazdım değil mi?

Ve sen dün yüzümde gülücükler estiren; lavanta bulamadığı için üzülen ve yolladığı çiçeklerle beni utançtan öldüren; orada dur bir kol boyu uzakta.....

Bulunduğun yer çok uzak ama çok da yakın..........

Yıllardan süzülen bir uzaklık, yakınlık bu..........

En kötü yanlarımı bile bilen........

Değerlisin ve sevgili olmaktan bile özel ve de güzel.............

Sen; belki de benim senin ailen.......

Bu dünyada hala çikolata getirenlerim varsa; ve lavanta sevdiğim için çiçekçiler taranıyorsa; boynumdaki ESEN fuları ruhumu ısıtıyorsa, Emoş beni görünce yüzünde güller açıyorsa..........................

Bilemediğim anlarda doğru muyum yanlış mı...... bu yazı çıkıyorsa.....

Ailesinin hediyesi arabasının içinde gidiyordu kadın. Yeşilli morlu fuları süslüyordu kahverengi takımını; altın halkalar süslerken kulağını, kahverengi güneş gözlüğü yeşil farlarını kapatıyordu, ve direksiyonu tutan ellerinde kahverengi deri eldivenler vardı.....

En az ellinci kez dinliyordu Zaliha' yı.........

GÜLÜMSÜYORDU; DÜNYADA ÜLKESİNDE OLAN TÜM DELİCİ DEĞİŞİKLİKLERE RAĞMEN..........

Gün başlamıştı............

 
Toplam blog
: 106
: 680
Kayıt tarihi
: 17.07.07
 
 

Güneydoğu Anadolu bölgesinin Siverek  ilçesinden çıktım; üstüne Maarif Kolej eğitimi aldım ve tıp..