Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

22 Eylül '07

 
Kategori
Yetenekler
 

Yetenek-i Terbiye (1)

Yetenek-i Terbiye (1)
 

Yetenekler Allah vergisidir değil mi? Her ne kadar doğuştan var olsa da uyandırmadıkça, üzerine gidip terbiye edilmedikçe ortaya çıkması mümkün değildir. Keşke bazı yetenekler, bazı hayvanlardaki gibi doğuştan tam olarak varolsaymış diyorum bazen... Mesela bir kedi veya bir köpek... Hiçbir eğitim almadan, kimse onlara ders vermeden doğuştan yüzme yetenekleri vardır. Alır denize atarsanız kesinlikle yüzerler, boğulmazlar... Hiç köpek beslemedim ama sayısız kedi besledim ben... Denize giderken kedimide götürüp yüzdürürdüm. Lakin bir gerçek varki, kedilerin en nefret ettiği üç şey köpek, fare birde su... Su derken banyo anlamında tabii.

İnsanoğlunda durum farklı... Ne kadar yeteneğin olsa önce öğrenmen, sonra çalışıp geliştirmen söz konusu. İnsanoğlu bir havuzda veya denizde yüzmeyi öğrenmek zorunda... Tıpkı bisiklete binebilmek için öğrenmesi gerektiği gibi... Öğrenmekten sonrası yeteneğine kalmış... Eğer o ateş içinde yanıyorsa sivrilip ön plana çıkacaktır. Yani aynen "herkes sakız çiğner ama Ayşe hanım gibi patlatamaz" durumu.

En kıymetli yetenekler güzel sanatlar üzerine olsa gerek. Her dalı ayrı bir güzel. Kendime yakın olanı ön plana çekerek "keşke her birey bir müzik aleti çalmayı bilebilseydi " demişimdir hep. Ama zorla olmuyor tabi, doğuştan o kıvılcımın olması ilk şart. Yoksa ne kadar uğraşsan, kabiliyet olmadıktan sonra bir yere kadar.

Ortaokul birinci sınıfta bir arkadaşım vardı, adı Ali... Çocuk ne nota biliyordu, ne de bir müzik aletiyle yakın teması olmuştu... Fakat gizli yetenek varmış ki ortaya çıkmaya başlamıştı... Önce bir flüt aldı ki üflemeyi dahi beceremiyordu. Ceketinin cebinden hiç eksik olmazdı o flüt ve bütün tenefüslerle her boşlukta onunla oynardı. Yavaş yavaş flütten ses çıkartmaya başladı önce hangi nota olduğunu bile bilmeden... Zaman geçtikçe hatasız, gayet düzgün piyasadaki popüler şarkıları dahi çalmaya başladı. Lakin bu kadarıda onu tatmin etmemiş, işi şova dökmeye başlamıştı. Flütü burnuyla üfleyerek çaldı aynı güzellikte... Sonra sadece tek elle flütü tutarak çalmaya başladı, yani ikinci elini kullanmadan. E artık pes dedirtti bizimki... En sonunda iki eline birer flüt alarak, her bir flütü birer eliyle aynı anda çalmaya başladı.

Daha sonraki aşamadan haberim olmadı ama bu hırsla ve kabiliyetle aynı anda iki flüt çalıp, fakat her birinde ayrı bir şarkı çıkartmış olması beni şaşırtmaz doğrusu.


*** [devamı gelecek] ***

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..