Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '07

 
Kategori
Yetenekler
 

Yeteneksizliğim

Hani bazı yazılar ve filmler vardır şöyle başlar: Her şey ilkokul birinci sınıfa kayıt olmamla başladı diye. İşte bu; Öyle bir hikaye.

Her şey ilkokul birinci sınıfa kayıt olmamla başladı. O güne kadar ben de bilmiyordum yeteneksiz olduğumu. İlk gün öğretmenimiz bana şarkı söyletmeye kalkmıştı. İşte ilk gün, herkes heyecanını atsın diye öğretmen herkesle biraz konuşuyor, yanına gidiyor, anaokuluna gitmiş olanlar da çıkıp marifetlerini sergiliyor. İşte şiir okuyorlar, dans ediyorlar, (Allah tan Lambada çıkmamıştı daha. O neydi ya melodisi hala kulaklarıma geliyor ya .. dı dıt dı dı dıt dıt dı dııı . Bi de biri bağırırdı Ay yaaaayyyy yeeeeee. Ben o zaman dörtteydim.Az mı dans etmiştim.), şarkı söylüyorlar. Tabii onlar utangaçlığı atmış anaokulunda.

O gün yıldızları anlamıştık hemen zaten. Psikoloji de bir test vardır. Şimdi testi anlatıp sıkmayayım ama işte sonucunda bi gruptaki YILDIZLAR yani herkesin arkadaş olmak istediği tabiri caizse "hayatları boyunca hep ışığın altından yürüyenler" bir de YALNIZLAR vardır. YALNIZLAR gerçekten yalnız olabilirler ya da aslında insanların seçme şansları olsa seçmeyeceği günü dolduran arkadaşlardır. * İşte biz o gün yıldızların bir kısmını görmüştük. O günkü küçücük kafamla bile hemen gruptan Pelin ve Ebru yu ayırt etmiştim. Kafam gerçekten küçüktü. Fiziksel olarak :) Annem beni “küçük surat” diye severdi. O derece yani :)

Resim dersi benim için kabustu. Çöp adam bile zorlukla çizerdim. Ortaokulda Hülya Ablam vardı o çizerdi benim yerime. Aslında resim öğretmenimiz de nasıl tatlı bir kadın da resimi bir bilim dalı olarak ele alır resimleri de sanat eseri diye incelerdi ya! Süper bir öğretmenmiş. Tabii o zaman insan ayırt edemiyor, kim daha iyi öğretmen kim daha kötü. Birinci sınıf müsameresinde -hani okuma müsameresi- bir bölümde pamuk prenses vardı. İçten içe ben de pamuk prenses olmayı istemiştim her kız çocuğu gibi. E tabi kim oldu tahmin edersiniz. YILDIZLAR :) Ebru oldu Ebru :) Ben daha o gün kitap olmuştum ya :) Düşünsenize ben Pamuk prenses olmak istiyorum kitap oluyorum ha ha :) O gün annemin yanından pamuk prensesi izlerken -daha benim sıram gelmemişti- anlamıştım pamuk prenses olmak için diğerlerinden daha güzel olmak gerekiyordu. Ben çok farklı bir tip değildim sokakta her zaman rastlayacağınız bir çocuk. Normal bir tip işte. Hayatımın geri kalanını, sınıflarda güzel kızlarla yakışıklı erkekleri izleyerek, erkeklerin çirkin kızlarla dalga geçmelerini görüp aman iyi ki ortalardayım diye kendime polyanna misali pay çıkartarak geçirdim :) Güzeller aşk acısı çekiyor, çirkinler (göreceli olarak tabii) dalga konusu oluyordu. Allah’tan bana kimse takılmıyordu. Bak bak aman ne iyi durum di mi :)

Ortaokulda ev ekonomisi dersinde, neredeyse ağlardım. Gece onikilere kadar örgü ördüğümü bilirim. Mavi bir süveterdi. Güzel dikiş dikemezdim. Ortalama işte. Kompozisyonlarım iyi mi asla bilemedim. Öğretmen değiştikçe bir 10 alırdım bir 5. Hala da bilmiyorum. Beden dersinde de kötüydüm. Yani gene ortalama. Ters taklada zorlanır, basket atamazdım. Nasıl atayım kardeşim. Zaten sırada -o iğrenç boy sırası- baştan üçüncüyüm. 40 kişi var artık sen düşün. En acıklısı biz kızlar "Ay yaşasın! Yaşlanınca genç gözükücez!" diye kendimizi arada teselli ederdik. Bir çocuk vardı bir de bizimle en önlerde nerdedir şimdi? Düşünsene filmlerdeki gibi 1.90 mış şimdi o çocuk :) Ne güzel sürpriz olurdu. Basket atıcam, tekniğim berbat. Potanın altından atmaya uğraşıyorum .Çok yaklaşıyorum. Olmuyor olmuyor. İşte böyle böyle hayatta adım adım büyüdükçe yeni deneyimler yaşadıkça yeteneksizliğim ayyuka çıktı :) Dans : Yok, Şarkı: Yok, Beden Dersi: Ortalama, Ev ekonomisi el becerisi: Cık. Kime söylesem hala inanmaz . Ay olur mu canım! Herkes örgü örer! Ay olur mu canım! Herkes yapar! Ben yapamıyorum işte kardeşim. Yapamıyorum. Ortalamayım olmuyor. İyi olmuyor.

En sinir olduğum laf ta "Yok canım! Sana öyle geliyordur. "Bunun mealini hiç yazmıyayım isterseniz!

Hani böyle bir şey izlersiniz aslında kötü değildir çekimler felan ama bildik alışıldık bir tat vardır. Hani böyle "Yavan". Hah işte tam öyle.

"Bu böyle devam etti taa ki Zümrüdü Anka Kuşu gibi küllerimden yeniden doğana kadar…."
Diye asıl konuya girer sonra hikaye.

Ama bu hikaye değil, benim hayatım olduğu için yok öyle bir şey :) Sadece yeteneksizim ve bununla yaşamayı öğrendim. Tabii farklı yeteneklerimi keşfettim ama o ayrı bir blog konusu. Şimdi ben popstar olamadım ama acayip şiir okuyorum, basket takımına almadılar ama madalyalı bir yüzücü oldum, ya da kendime yünden elbise örüyorum, yurt dışına ihraç edip ev aldım felan gibi garip hayaller kuran mutlu son arkadaşları varsa... Lütfen düşündükleri mutlu sonu bana da göndersinler çünkü ben şimdilik onları hayal kırıklığına uğratacağım.

Yani diyorum ki; Anlatacaklarım şimdilik bittti. Hadi bakalım başka bloğa ….. :)

*Yalnızlar denen grup, hayatta hep yalnız kalacaklar diye anlaşılmasın sakın. Bu sadece o zaman ve durum için geçerlidir.

Dip Dip Not: Bunları beceremedim ama becerebilen biriyle kendimi tamamladım:) en azından benim subjektif fikrim becereildiği yönünde o kabul etmese de. Kocam güzel resim çizer, iyi yazar ve çok güzel şiir okur :)

 
Toplam blog
: 23
: 1920
Kayıt tarihi
: 17.09.06
 
 

1979 Hamburg doğumlu. İstanbullu ama artık orda yaşamıyor. Okumayı kitapları hep sevse de bu özelliğ..