Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '17

 
Kategori
Kitap
 

Yetim Bir Hayatın Hikayeleri; Parasız Yatılı

Yetim Bir Hayatın Hikayeleri; Parasız Yatılı
 

Firuzan'ın "Parasız Yatılı" kitabı, hayatım boyunca beni gizli gizli takip etti. Üniversitedeki öğrenci derneğinin kitaplığında da vardı, babamın kırtasiye dükkânının raflarında da. Bugüne bugüne kadar hiç elimi atıp okuyamadım. Bunda 70'li yıllar Türk edebiyatında hep bana denk gelen karamsar havasının mı, yok kitap kapağının iticiliğinin mi etkisi var bilemiyorum.

“Parasız Yatılı” Füruzan’ın ilk eseri ve 1971 yılında yayınlanmış. Kitaptaki hikâyeler 1967 ile 1970 yılları arasında kaleme alınmış ve söz konusu hikâyeler kitaplaşmadan önce farklı edebiyat dergilerinde basılmış. Kitapta toplam 12 hikâye var. Kitaptaki ilk üç hikâye kitabın geri kalanındaki hikâyelerden farklı karakter sergiliyor. Dördüncü hikâyeden sonra yetim kadın hikayeleri başlıyor. Bu kadın bazen bir çocuk, bazen genç bir kız, bazen de babasını erken yaşta kaybetmiş evli ve çocuklu bir kadın oluyor.

Bazı hikâyelerde ise, birkaç kuşak –anneanne, anne, kız hikayeleri geçişli sahnelerle anlatılıyor. Hikâyelerin çoğuna yoksulluk eşlik ediyor. Ya da ailelerin yoksullaşma süreci işleniyor. Bu yoksullaşma süreci bazen Osmanlı’dan Cumhuriyet dönemine geçiş ile, bazen bir mübadele ile, bazen İstanbul’a yaşanan göçle yaşanıyor. Bazen ise zengin bir aile içindeki besleme bir kızın yoksulluğuna tanıklık ediyoruz.

Hikayeler 1960’lı yılların sonu ve 1970’de kaleme alınmış ama sadece bir hikaye siyaseti hissettiriyor. Oysa aynı Füruzan 1974’yılında 1960’ların sonunda yoğunlaşan siyasi hayatı aktardığı “Kırk Yedi’liler” isimli romanı yayınlamıştı. “Su Ustası Miraç” isimli hikâyede hissedilen siyaset ise sadece bir ağa çocuğunun, annesinin sert mizacına karşın köyün emekçilerin yanında durması, okurken gözaltına alındığına dair bir haber gelmesinden ibaret.

Hikâyeler son derece canlı ve etkili. Bunda Füruzan’ın gözlem gücü kadar, bu gözlemleri aktarma yeteneği de etkili. Hikâyelerde kişi tasvirleri oldukça zengin. Ama daha zengin olan, duyguları aktarma becerisi. Elbette yetim ve öksüz çocuklar ile yoksulluk insanların yüreklerine kolay sızan duygulardır ve insanların burnunu kolaylıkla sızlatır. Ancak Füruzan, bu kolaycılığa kaçmamış. Yani hikâyeler sırf yürek burkucu konularından dolayı değil, anlatımın zenginliği ve canlılığı ile de insanın yüreğine kolaylıkla nüfuz ediyor.

Hikâyede birbirine geçiş yapan bazı hikâyeler de var ve hikâyeler daha çok Firuzan'ın kendi hayat hikayesi olduğu izlenimi veriyor.Özellikle bir vapur iskelesi yakınında geçen “İskele Parkları”, “Yaz Geldi” hikâyeleri ile “Parasız Yatılı” hikâyelerinin canlılığı, hayatın içinden kopup önümüze sahneleniyor hissine kapılmamızın nedeni, gerçekten yaşanmış hayat kesitleri olduğunu hissettirdi bana.

Firuzan 70'li yıllar Türk kadın romancıları arasında Adalet Ağaoğlu, Sevgi Soysal'la birlikte başı çeken isimlerden. Şu ana kadar her üç kadın yazarımızın da birer kitabını okumuş oldum. Belki çok erken yaşta kaybetmiş olduğumuzdan mıdır, bilemiyorum, Sevgi Soysal’ın “Yenişehir’de Bir Öğle Vakti” romanının beni en çok etkileyen eser olduğunu söylemem lazım. 

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..