Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '12

 
Kategori
Tarih
 

Yetim çocuklarımızı eğitmek isteyen Amerikalılara Mustafa Kemal'in cevabı

Yetim çocuklarımızı eğitmek isteyen Amerikalılara Mustafa Kemal'in cevabı
 

Rahmetli Atilla İlhan'ın 21 Mayıs  2003 tarihinde Cumhuriyet Gazetesindeki yazısından bahsetmek istiyorum. Konu, Amerikalıların yetim çiftçi çocuklarımızı eğitmek istemesi. Milli Mücadele esnasında (1920) Amerikan Yakın Şark Yardım Heyeti, Ankara'ya şöyle bir teklifte bulunur. "Yetim Türk çocukları için Anadolu'da yetimhaneler, numune çiftlikleri, hayır müesseseleri kuralım!"

Hariciye Vekaleti ile Dahiliye Vekaleti konuyu müzakere eder. Konunun Mustafa Kemal'e sorulmasına ve O'nun yazacaklarına göre cevap verilmesine karar verilir.

Mustafa Kemal'in yaptığı mütalaada, anti emperyalist, anti kapitalist tutumu açıkça görülmektedir. Mustafa Kemal'in mütalaası şöyledir.

"....şimdiye kadar memleketimizde iktisadi, siyasi ve ilmi maksatlarla çalışan müesseseler veya yabancı zevat, bilhassa aşağıdaki gayeler peşinde koşmuşlardır:"

     "1. Memleketimiz dahilindeki çalışmalarından, insafsız kar temin etmek! Bizim için en az zararlı olanı yine bunlardır..."

      "2. Bir bölgede, elde ettikleri iktisadi imtiyazlara dayanarak, kendilerine ileride, oraya sahip olma hakkını çıkarmak! Bu gibilerin, memleketimiz dahilinde çalışmalarına katiyyen müsaade edilmemesi kararlaştırılmıştır. Bu suretle hareket etmekle, yalnız kendimize değil, bütün insanlığa, fevkalade büyük hizmet yaptığımıza kaniyiz. Zira, hiç şüphe yoktur ki, Harb-ı Umumi'nin başlıca müsebbipleri, bu gibi gayeler peşinden koşan, sermayedar grupları ve onlara alet devlet adamlarıdır..."

      "3. İktisadi, ilmi  ve insani maksatlar altında, memleketimize gelip, gelecekte istilalar hazırlamak için, muhtelif unsurları, gerek hükümete, gerekse birbirine karşı tahrik etmek! Bu gibiler, hem Harb-i Umumi'nin, hem memleketimiz dahilindeki feci boğazlaşmaların başlıca müsebbiblerindendir..."

      "4. Sırf ilmi ve insani gayelerle memleketimizde çalışmakla beraber, ruhlarında yerleşmiş bulunan Hıristiyanlık güdüsüyle, yalnız sırf Hıristiyan azınlıklarla meşgul olmak ve onlara, ister kasıtlı, ister kasıtsız, arasında azınlıklarında yaşadıkları Müslüman kitleden ayırmak arzusunu aşılamak! Bu gibilerin gerek müslümanlara, gerek hıristiyan azınlıklarına, içinde yaşadıkları islam çoğunluklarına, makul olmayan tahakküm arzusunu aşılamakta, ne kadar gayr-i insani bir şekilde hareket etmiş bulundukları ve bu suretle meydana gelen boğazlaşmalardan manen mesul bulundukları aşikardır..."

Mustafa Kemal'in bütün bunlardan çıkardığı sonuç ne midir?

      "a. Hiçbir devlet kendi tebaasından olan onbinlerce çocuğu, kendi memleketi dahilinde, bir yabancı heyet tarafından her türlü teftişten uzak büyütülüp, onlara istenildiği gibi telkinlerde bulunulmasına müsaade edemez!

      b. Buna müsaade etmek, çocukları, yaşayacakları mühite düşman veya hiç olmazsa, yabancı olarak yetiştirmek veya dolayısıyla onu çarpışmaya mahkum eylemektir. Bu ise gerek çocukların ve gerekse içinde yaşayacakları halkın felaketini hazırlamaktır.

      c. Bundan dolayıdır ki Amerikalılar tarafından, numune çiftliği ve sair benzer müesseseler husule getirip, Türk Hükümeti ve Milletine karşı, dostane olmayan ve sadıkane olmayan hissiyatla donatılmış olarak yetiştirilmelerine müsaade edemeyiz."

Bu tespitler Mustafa Kemal'in batı emperyalizmini çok iyi tanıdığını göstermektedir. Nasıl tanımıştır? 1920 yılına gelinceye kadar 1'inci Dünya Harbinde çeşitli cephelerde bulunmuş, Anadolunun işgalini görmüştür. Çocukluğu ve gençliği kitap okuyarak geçmiş, gazete çıkarmış, kitap yazmış, cephelerde bile kitap okumuştur. Fransa (Picardin Manevrası)'da, Almanya (Vahdettinle beraber)'da bulunmuş, Selanik'ten, Şam'a, Bitlis'e kadar Osmanlının çok değişik ortamlarında yaşamış/görev yapmış, gördüğü her olayı/aksaklığı sorgulamıştır. 

Bunun sonucu olarak, Mustafa Kemal'in emperyalist batının sömürü düzenini tamamen çözdüğünü söyleyebiliriz. Çünkü halen AB/ABD Mustafa Kemal Atatürk'ü Türk Milletinin hafızasından silmek için sonsuz bir gayret içerisindedir. Fakat buna rağmen dünyanın pek çok yerinde (Yeni Zelanda, Arjantin, Brezilya, Şili, Hollanda, Küba, Belçika vs) Atatürk'ün heykelleri bulunmakta, caddelere/parklara ismi verilmektedir. 

Düşmanlarının bile taktir ettiği (bir örnek, esir aldığı Yunan Komutan Trikopis) Atatürk'ü Türk Milletinin hafızasından silmek  mümkün değildir.

   

 

 
Toplam blog
: 48
: 4273
Kayıt tarihi
: 28.08.12
 
 

Kamudan emekliyim. Yaşam felsefem "hayatın içinde her olayın sorgulanması gerektiği" yönündedir. ..