Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '10

 
Kategori
Blog
 

Yetti gâri, ben de köşe yazarı olmak istiyorum!

Yetti gâri, ben de köşe yazarı olmak istiyorum!
 

Ne tesadüf. Böylesi bir rastlantı olmaz, olamaz her halde. İki yazarımız, aynı başlığı atarak, aynı konuya değinerek aynı blog’da altlı üstlü geliyorlar yan yana. Bu kadar tesadüfe pes doğrusu.

Arif Öğütçü’nün gözü 2023’lerde. Hayallerini bu tarihe bağlamış. Gülgün Karaoğlu da “ Hayalleriniz gerçekmiş gibi davranın. Bakın ben hep hayalledim, köşe yazarı oldum” diyor. “ Siz de hayal edin” demeğe getiriyor. Ne güzel duygular böyle bunlar, değil mi?

Eskiden hayal tacirleri varmış. Renk renk hayaller, süslü, püslü kutular, danteller içinde satılırmış tomar tomar. Sihirli bir değneğin ucundan çıkan elektrikli bir akımla, karşısındakine ışınlanırmış o hayaller. Ne güzel!

“Ver ordan yarım okka hayal” diye satın alabilirdik her halde. Hem taze olsun, hem derin olsun, hem rüyalar güzeli olmasına dikkat ederdik. Kazık atmasın diye de “sonu fos” hayal mi veriyor diye de bakardık da alırken. Garanti kağıdını da isterdik.

Malum. İnsan, hayal ettiği müddetçe yaşar. Şimdi, Nerede dağılıyorsa bu hayaller, gidip biz de sıraya mı girelim derim. Zamanı da gelir, "hayali bile" cihan değer. (Ne demekse!)

Hayalden ayrı olarak “mis gibi” yağmurcularımız vardı eskiden. Çeşit çeşit, boy boy. “ Çisetilisi, ahmak ıslatanı, romantiği, sicim gibi yağanı, sel götüreni.

Sahi. Yağmurlardan yağmur da beğenmezdik biz. Bir defasında, yağmurcu’dan, yaş günüm için “çiseltili” olanından istemiştim. Romantik olsun diye tabi. Nerden istedim. İstemez olsaydım. O gün sanki gök, tepeme indiydi. Çıkıştıydım niye böyle oldu diye. Yağmurcu pişkin sırıttı. “Romantik olanları, imalattan kaldırmışlar abi, sicim gibiler daha kuvvetliymiş, romantizmi sarar, sarmalarmış.” dendi.

N’apsak acaba. Eskilere mi dönelim tamamen. Baksanıza herkes doğal gıda peşinde ayrıca. Sevgili Arifin dediği 2023 tarihini beklemeğe takadımız kalırsa tabi. "Vırak vıraklı" derede su tükenmezse şayet.

Lafı dolandırmayalım. Bizler de, Milliyet nokta, kom nokta, te-re’den, bir “yerceğiz” istiyoruz. Bizim çerçeve mor olsun. Mor kuvvetmiş, moralmiş. Herkes mor çarşaflarda yatıyor, enerji doluymuş. Çerçevesi sizden, yazması bizden, yorumları sizden, ”takdiri idaremizden”

En iyisi mi, “eylem yapmak” Baksanıza, “bir kedim bile yok” diye eylem yapanlar da var. Bayan olsaydık da bir kedi istemeğe kalksaydık, koca bulan da olurdu valla!

Neyse, biz yine gösterilen 2023’ün peşine takılalım. Hayal kuralım. Gülgün Hanım “ hayal edin” diyor nasıl olsa. Şunun şurasında 2O23’e ne kaldı!.. En iyisi mi hayallerimizi tezgahlarda kendimiz dokuyalım. Tıpkı, sevgili Gülgün Hanım gibi.

Bakın Arif Beye. “Yap – işlet – yeniden yap – yeniden boz işlet, ve de devret” modellerini işleye işleye bıkmış. Boşuna mı gözü 2023’ e dikmiş. N’apalım? Aşağıdaki şiire bakıp, saflarımızı sıklaştıralım.

Bilişimi, ibrişim diye okuyorlar / Hala daha, de – da’larda kalmışlar / Keleynak kuşları gibi gagalıyorlar / Birbirlerini düelloya çağırıyorlar / Aşk ayağına yatanlar / Yüzüne gözüne bulaştıranlar / Sağ gösterip, sol cebine koyanlar / Yalancıktan yananlar / Ağzı var, dili yoklar / Dili var, yutağı yoklar / Süper ciciler / Mangırlar, bakırlar, cevahirler / Yanarlar, dönerler / Silifke’nin yoğurdu diyenler / Elbet sıramız gelecek diyenler / Koltukları sekreterli, camları çerçeveli /Adresi Milliyet kom- te - re ‘li / Bu blog sitesiden / Gitmek yok diyenler / Ve de idare edenler / Deriz ‘bitsin artık bu çile! / Bunca yıl, çile bülbülüm çile / Çekeriz be cancağızım epten çile! / Rezil olmayalım, ele güne / Diye diye geldik bu hallere / İsteriz bizler de birer köşe / Fıtık olduk nöbetlerde / Niye geldik biz bu hallere / Biyocuk düşünsenize / Arz- ı halimizdir, Milliyet nokta kom nokta te - re / 2023’ü bekleye bekleye / Döndük birer tenekeye / Sular da boşu boşuna akacak / Kurbağalı sular, çekile çekile / Cascavlak kaldık orta yerlerde./ Burası böylecene biline / Blog Milliyettir logosu / 7 bine dayandı kadrosu / Değişmez yılarca huyu suyu / Ah Alişim’in kaşları karadır / Köşesiz kaldık, içimiz yaradır./ Yetti gâri, bu işin sonu hüsrandır / Rabbim bana bir köşe yapındır! (Alan da gaaçan mı?)

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..