YGS sonuçlarının düşündürdükleri

Üniversite sınav sonuçları eğitim sistemimizin bir kez daha röntgenini çekerek acı gerçekleri gözler önüne serdi.

YGS sonuçları Türk Eğitim sisteminin bir çöküş içersinde olduğunu tüm çıplaklığı ile ortaya koymaktadır.

YGS’ ye müracaat eden 1.895.476 kişiden 57.742 si bu sınava girmemiş, sınava giren1.837.344 kişiden 50.805 i  “sıfır” çekmiştir.

Sınava girenlerin her 40 soruda doğru cevap verme ortalaması ise 3 de kalmıştır. Öğrencilerimizin bir çoğunun, Milli Eğitimin okulları, özel dershaneler ve özel ders almalarına rağmen Türkiye ortalaması yüzde 10 lar da kalması ise düşündürücüdür.

MEB verilen eğitim sisteminin ne kadar başarısız ve yetersiz olduğunu bu sonuç açıkça ortaya koymaktadır. Bu sonuçlar Türk eğitim sisteminin çöküşünün ve iflasının bir işaretidir.

YGS’ deki bu ibret verici sonuçlara bakarak sorumlu olanlar ki; Başta Cumhurbaşkanı, Başbakan, MEB, Valiler, İl Milli Eğitim Müdürleri, okul müdürleri ve bu sistemin bana göre birer kurbanı ve kuklası olan öğretmenler “şapkalarını önlerine koyup” düşünmek zorundadırlar.

12 yıllık kesintisiz eğitime, özel binlerce dershane ve okula rağmen her yıl artan oranda eğitimde bir çöküş yaşandığı bir ortamda 4+4+4 sistemini inatla meclisten geçirenler, bu sistemle birlikte başarı oranlarının daha da aşağılara düşeceğini artık görmek zorundadırlar.

“Dershaneleri kaldıracağız” diye yola çıkan iktidar, dershanelerden önce Eğitim sistemimizin çöküşüne, yetersizliğine öncelikle bir çare bulmak zorundalar.

Eğitimin kalitesinin yükseltilmesi, dersliklerin arttırtması, bölgeler arası adaletsizliğin giderilmesi sağlanmadıkça, bu ülkede dershaneler de, özel eğitim kurumları da var olmaya devam edecektir.

Anayasada “eğitimde fırsat eşitliğinden” bahsedilmekte ise de bu yasa kanun kitaplarında yazılmasından öteye gidememiştir.

Türkiye’nin bölgeler arasında ki eğitim, öğretim farkı bir türlü giderilememiş, özellikle doğu ve güneydoğuda zaten iflasın eşiğine gelmiş eğitim sistemimiz vekil öğretmenlerle, dışarıdan ücretle doldurulan veteriner, eczacı, mühendis, gibi insanlarla eğitim verilmeye çalışılması kaliteyi iyice düşürmüş,50- 60 kişilik sınıflarda eğitim verilmeye çalışılmıştır.

Halen ülkemizde 300 bine yakın öğretmenimiz atama beklerken bırakın doğuyu, Güneydoğuyu ülkenin batısında ve bir çok metropol ilinde öğretmen yetersizliği nedeniyle “boş gecen” dersler bulunmaktadır.

YGS sınav sonuçları bir kez daha gösterdi ki; sosyal ve ekonomik yapısı düşük, ekonomik güçlükler içersinde boğuşan ailelerin çocukları başarı sıralamasının en altlarında yer almaktadır. Milli Eğitimin resmi okullarında eğitim alan, dershanelere gidemeyen bu çocuklarımız Milli eğitimimizin verdiği eğitim ve öğretimin yetersizliğinin kurbanı olarak başarılı olamamışlar ve her yıl olduğu gibi bu yılda hüsran yaşamışlardır.

YGS sonuçlarının daha net anlaşılması için bu seneki alınan sonuçların kısa bir tahliline bakacak olursak;

4’ün altında doğru yanıt veren aday sayısı Türkçe testinde 31 bin 249 aday (geçen yıl 15 bin 99), Sosyal Bilimler testinde 253 bin 918 aday (geçen yıl 197 bin 703 aday), Temel Matematik testinde 870 bin 80 aday (geçen yıl 700 bin 800 aday. Fen Bilimleri testinde 1 milyon 260 bin 795 aday (geçen yıl 1 milyon 134 bin 899) oldu.

Bu tablodan da görüleceği gibi, Fen Bilimleri ve Matematik sorularından 4 soru altında cevap verenlerin sayısı hayli yüksektir.

Bu sonuçlar dahi Eğitim sistemimizi yönetenlerin başta eğitim programları olmak üzere yetiştirilen ve mesleğe atılan öğretmenlerimizin de sorgulanması gerekmektedir. Özellikle Fen Bilimleri ve matematik öğretmenlerinin ve eğitim program ve öğretimlerinin sorgulanarak başarısızlığın ardında ki gerçeklerin araştırılması gerekecektir.

Sonuç olarak ortaya çıkan tabloda;

Türkiye’nin batısı ile doğusu, Özel okullarla Devlet okullarını, dar gelirli ve sosyal yapısı düşük kesimlerin oturduğu semtlerde ki okullarla zengin ve sosyal yapısı yüksek semt okullarının nasıl ayrıştığı, eğitimde “fırsat eşitliği” ilkesinin havada kaldığı çok net bir şekilde görülmektedir.

Türkiye bir an önce Eğitim sistemimizde reform niteliğinde kararlar almalı, ilerde doğacak sosyal patlamaların önüne geçmenin yollarını bulmalıdır.

Sonsuzluk ( Osman Özeker) 20.04.2012