Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yiğit kötülükleri yok eden değil iyilikleri var edendir

Yiğit kötülükleri yok eden değil iyilikleri var edendir
 

Doğrusu yiğit olmak istiyorum ama yiğitlik konusunda kafam hayli karışık. Dünyayı kötülüklerden temizleyenlere olduğu gibi iyilik ve doğruluğu yaşatmak için mücadele edenlere de yiğit deniliyormuş. Ama sanki yaşanan gerçek hayatta sadece kötüleri yok edenler yiğit olarak anılıyorlar. Dünyanın dürüstü, çalışkan, iyi kalpli, yardımsever, herkesin sevgilisi hamal Niyazi’ye kimsenin yiğit dediğini duymadım.

Gerçekten sizin yiğidiniz kim? Bana bir yiğit adı söyle desem Battalgazi, Köroğlu, Deniz Gezmiş, Ulubatlı Hasan gibi isimleri sayarsınız. Sonra da tanıdığınız, bildiğiniz korkusuz gazeteciler, mahallenizin kabadayısı dondurmacının oğlu, Mehmetçik diye devam edersiniz. Hamal Niyazi de verdiği onurlu yaşam mücadelesiyle gerçekten yiğittir ama sizin listenizde yer almaz. Çünkü o kavga etmemiştir, birilerini dövmemiştir, öldürmemiştir, ölmemiştir.

Size göre yiğidin silahı olur. Yiğit kavga eder, döver, dövülür, ölür, öldürür. Evinde oturarak bir insan yiğit olamaz. Karaların Durmuş dağdan hendek yararak köye su getirdi. Tapu müdürü Cemşit beş çocuğunun beşine de üniversiteyi bitirtti. Zahle’nin soyhası sümüklü Naciye tarlada kendi başına üçüz doğurdu, çocuklar sağlam. Fakir Sabri’nin oğlu yoksulluk içinde okudu vali oldu.  Şimdi bunlar yiğit değil mi? Yiğit olmak için illa kavga etmemiz, ölmemiz, öldürmemiz mi lazım?

Artık bu çağda yiğitliğin anlamı değişmeli. Toplumun pazulu, silahlı yiğitlere itibar etmesi kendini koruma amacına yönelik. Hamal Niyazi de yiğit adamdır ama sizi koruyamaz. Doğal olarak Zaloğlu Rüstem’i tercih edersiniz. Ama siz niye korunmanız gereken bir dünyada yaşıyorsunuz ki. Zaloğlu sizi korur lakin birkaç kelle koparma karşılığında. Korunmanız gereken bir dünya sizin eseriniz; isterseniz böyle bir hayatınız olmayabilir. Ve Zaloğlu’da sizi korumak zorunda kalmayabilir, Zaloğlu da kopardığı kelleler de yerinde kalır. Kötü de olsalar Zaloğlu’nun kopardığı kelleler de insandır, yaşamaya hakları vardır. Onları böyle bir Drakula macerasına neyin sürüklediğini biliyor muyuz?

Bu şekilde bir yiğitlik anlayışının dünyada tek temsilcisi Kerim Korkut’tur. Peygamberi mezarından çıkarsanız bile bunu yapamaz. Çok sıkışınca vurun der. Kerim Korkut sizin hayal ettiğiniz her şeyin toplandığı bir beyindir. Sözlerimizi kendini övme olarak niteleyenler o halde yiğitlik konusunda benim gibi düşündüklerini gereğinde böyle yapacaklarını samimiyetle söylesinler. Ben bugüne kadar binlerce kişi ile konuştum. Hiç birinin böyle bir düşüncesi yok; gerektiğinde vurursun diyorlar. Şu “gerektiğinde” sözünün içine birçok gerekçe/mazeret sığdırabilirsiniz. Bunlardan hangisi varsa vuracağız. Ve gerekli dediğiniz ortamı (yani birini dövme, öldürme, savaş vs) siz ve sizin gibiler yaratır. Başbakanınız Suriye’ye savaş açıyordu ve Türkiye’nin yarısı destekliyordu. Buyurun! Hayatınız, ülkenin güvenliği sadece Kerim Korkut’un kuracağı düzenlerde garanti ya da garantiye yakındır. Şimdiki düzende pisipisine sokakta yürürken bile ölebilirsiniz.

Kerim Korkut’un on parmağında on hüner mi var? Hayır. Zaloğlu gibi cesur mu? Hayır. Benim ülkemde, benim halkımda –illa da Zaloğlu gerekiyorsa- tonlarca var. Kerim Korkut’un aklı, önderliği, yüreği ile dünya tarihine damgasını vurmuş halkımın cesareti ve istedi mi neleri başarabileceğini defalarca gördüğümüz çalışkanlığı, yeteneği bizim için kâfi. Başka hiçbir şeye ihtiyacımız yok.

Ülkeyi kurtarmaya Kerim Korkut’un düşünceleri yeter. Yani burada önemli olan düşünce yapısı. İşte başbakanınız, dünya lideri üstelik. Suriye’ye girecekti. Sen Suriye’ye girdiğin zaman barış için gitmiş olsan bile insanlar ölmeyecek mi? Kerim Korkut ile başbakanı birbirinden ayıran en önemli özellik başbakan şartların adamı. Kerim Korkut ise belki doğmadan önce bile böyle düşünüyordu ve öldükten sonra da böyle düşüncek. Şartların adamı olduğunuz zaman o güne göre gerekeni yaparsınız ve öne çıkarsınız. Ama işte Kenan Evren de o güne göre gerekeni yapmıştır. Bugün ne durumda. Yarın öbür gün başbakanın da olacağı bu. Heykelinin mi dikileceğini sanıyor acaba?

Burada yazdıklarımız sanki başbakanın eleştirisi gibi geliyor ama biz aslında bir anlayışı vurgulamaya çalışıyoruz. Şartlar ne olursa olsun Kerim Korkut’un öz fikirleri değişmez. Savaşa karşıysa her durumda karşıdır. Sorun, başbakan da savaşa karşıyım diyecek. Ama bütün Türkiye gördü, Suriye’ye savaş açıyordun. Katil Esat’la aynı seviyeye geldin. Ve de savaş için neden kolay; Urfa’ya top mermisi düştü hurrrrraaaa! Yıllar sonra yıkacağınız heykeli dikmeyin.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..