Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '14

 
Kategori
Mizah
 

Yıl 2054 Aylardan Ekim

Yıl  2054  Aylardan Ekim
 

Günümüzün HELDOLu(helikopter dolmuş)KIRK YIL sonra , bunlar antikacılarda bulunacak...


Ve ben 100. yaşımı kutluyorum...

Eşim, kızlarım,torunlarım,damatlarımla...   45  yaşında olan en büyük  torunum  Elif'e sitem ediyorum.  "Şu senin oğlan ne zaman evlenecek,  bir an önce evlensin, çocuğu olsun ki, torunumun torununu görme şerefine nail olayım"   Elif ,  yüzünü odanın duvarına çevirip,oğluyla iletişime geçiyor,eline aldığı aletin bir düğmesine basarak  "Bak  oğlum , ninen ne diyor,bir an önce evlenecekmişsin ki, çocuğunuzu görecekmiş"  Oğlanın cevabı duvardan yankılanıyor.  "Nineciğim,  gelen taliplerimi beğenmiyorsun ki, ne yapayım.  Son gelen kız,  evimize Heldol(helikopter dolmuş) la geldiği için istemedin mesela...İlla, özel  helikopteri olmalıymış, kuzeninin torun oğlunu  isteyen kız öyle gelmiş diye beni vazgeçirdin. (Kıh kıh'lı bir gülme sesi...)Neyse hattan ayrılmak zorundayım, nineciğim,  arkadaşım Avustralya'dan hareket etmiş şimdi, yarım saate kalmaz  benim yeraltındaki ofisime  gelecek , hoşça kal"

Kızım, neden bu konuda ısrarcı olduğumu soruyor bana, diyorum ki, "Babanın babaannesi vardı, torununun torununu görmüş, altı kuşak , birlikte resim çektirmişlerdi. Ben de öyle bir kare oluşturmak istiyorum."  Torun çocuklarındandan birisi, " Nineciğim  sen boş ver  onu, bak seni nereye götüreceğiz"  diyerek  duvardaki bir düğmeye basıyor, uçan evle birlikte kısa bir mesafe uçuyoruz.  Toplam beş ağaç ve  üzeri camla kaplı bir havuzun olduğu çok ender görülebilecek bin metrekarelik boş bir alanın  çevresindeki  diğer uçan evlerin arkasında kuyruğa giriyoruz.  Meğerse  torunlar bana  nostalji yaşatmak istemişler.  Gözleri ışıl ışıl "Bak nine,  ağaç ve su ... Ne  kadar güzel,   sizin zamanınızda, böylesi havuzlarda insanlar yüzerlermiş değil mi, hatta büyük dedemin anlattığına göre sizin araba dediğiniz ilkel araçları  suyla yıkarlarmış.  Halbuki  şimdi buharla her türlü temizliği yapabiliyoruz"

İşte o zaman bir şeyler koptu içimde,  tutamadım gözyaşlarımı.  Böylesi  acımasız bir dünyada bile gönül almayı  unutmayan, yaşlıya saygıyı önemsemiş çocuklara, torunlara sahip olabildiğimiz için  zaten çok duygulanmıştım.Ama asıl,  şu  beş ağaç  ve üzeri  camla kapalı havuz,  avuç içi kadar boş alana müze  muamelesi  yaptırdığımız için  ,  doğayı  bu duruma  getiren bizler olduğumuz içindi gözyaşlarım...  Oysa    bizim çocukluğumuz ve gençliğimiz,  şarıl şarıl akan  sular ,göz alabildiğince uzanan  yeşillikler,  uçsuz bucaksızmış gibi görünen  tarlalar,  araziler içinde  geçmişti...

Ceplerimizdeki değişik şişelerden  et,meyve , çerez  kapsüllerinden alıp  yiyerek bize ayrılan süre içinde  araziyi dolaştık. Bir  kağıt şişe suyu;  yirmi kişi , içindeki suyu  içince  kendiliğinden eriyip mercimek kadar ufalan kağıt bardaklarla, paylaştık... 

Offf  yazarken içime fenalıklar geldi...  En iyisi burada keseyim,  gerisi  okuyanların hayal gücüne kalsın... 

---------- Mizah yazısı denemesiydi  ama   kara  mizah-----------

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..