Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '08

 
Kategori
Sinema
 

YIL 1915, hava eksi bilmem kaç

YIL 1915, hava eksi bilmem kaç
 

120 tüysüz çocuk. 120 isimsiz kahraman.


Benimkisi çok ayıp bir şey olsa da, çok ses getirmesi gereken bir filmi ancak dün izledim. Adı 120. Çok tutulmadı vizyonda. Neden tutulsun ki ? O filmde, ne aptal sarışın güzel vücutlu mankenler vardı, ne silahlar patlıyordu, ne de absurd komedi unsurları yer alıyordu !.. Hayatın bir geçeğini yansıtan, izlediğinizde içinizin bir yerlerini sızlatan bu film, dönüp durup seyredilmeli, okullarda da gösterilmeli. Filmi Özhan Eren ile Murat Saraçoğlu yönetmişler. Özge Özberk, Cansel Elçin, Burak Sergen, Emin Olcay, Halil Kumova ve Ahmet Uz ve Oytun Öztamur gibi oyuncular ve 1000 kişi gibi oldukça kalabalık bir kadro rol almış. Çekimler harika, batılı filmlerden eksik bir şey yok. Doğa şartları aynen kullanılmış, mekanlar harika. Oldukça naturel. Filmi çeken Özhan Eren, "<ı>Projeyi çekmemdeki en büyük neden utanç. Böyle bir şeyi bilmiyor olmaktan utandım. Bildirmez, anlatmazsam daha da utanacağımı düşündüğüm için filmi çekmeye karar verdim” diyor. İyiki de çekmişler, bizi de bir utançtan kurtarmış oldular..

<ı>“ Feryat duydum içimden, yükselen bir feryat. Kaybetme korkusu içimi sardı. Kendime söz geçirmek imkansız, ona zarar gelmesine izin veremem. Korunaksız narin bir çiçek gibi.. “(filmden)

Film, Birinci Dünya Savaşı'nın ilk zamanlarıdır. Rus güçlerine karşı Hoy sınır cephesinde savaşan ve cephanesi tükenen sınır birliğine, cephane götürmek üzere gönüllü olan 12-17 yaş arasındaki 120 Vanlı çocuğun hikayesini anlatıyor. Aynı zamanda, eşlerini, ağabeylerini ya da babalarını cepheye gönderen kadınların hikayesini anlatıyor. Olmuş, yaşanmış, gerçek bir hikaye..

Filme konu olan dönemde, yani 1915’in ilk aylarında, yaşı ergin, eli silah tutan herkes cephelerde savaştadır. Türkiye daha doğrusu Anadolu dört bir taraftan kuşatılmıştır. Anadolu topraklarının her tarafında bir cephe açılmışken, Erzurum’da konuşlanan 3. ordu komutanlığı doğu ve kuzey doğu sınırlarını korumaya çalışmaktadır. Çetin doğa şartları, fakirlik, yokluk ve çaresizlik askerin elini kolunu bağlamaktadır. Elde avuçta kalan az bir miktar cephaneyle sınırda Rus birlikleriyle mücadele edilmekte ama umutlar gün geçtikçe tükenmektedir. Sınırda kara bulutlar dolaşıyorken, Van’ın içinde de Taşnak serserileri (Van’da yaşamış Ermeni kökenli çeteler) her gün birilerini katlediyorlar. Ama sivil halk bunlara karşı bir şey yapamamakta, zira kentte kalan yaşlılar, kadınlar, eli silah tutmayanlar, resmi görevliler ve bir avuç askerle birlikte ve çocuklar var. Zalimlere ne yapabilirler ki ? Vatanın kurşunlarını bile heba etmekten korkarlar..

Cepheden iyi haberler gelmemektedir. Askerin erzağı ve mühimmatı bitmek üzeredir. O sıralar Van’daki mülki hakim eldeki cephanenin cepheye ulaştırılmasını konuşurken, nasıl gönderileceği de muammadır. Zira yokluk, yoksulluk içerisinde, ne varsa askere ulaştırılmıştır ya, o bir avuç cephaneyi sınıra, üstelik günler sürecek bir mesafeye götürebilecek doğru dürüst bir hayvan bile yoktur. Siviller bu göreve talip olmak istemişlerse de o kadar yola dayanabilecek yaşta değillerdir. Bir de işin başka bir boyutu vardır. Türklerle hiçbir sıkıntısı olmayan Ermeni kökenli vatandaşlar, Taşnak çetelerinin boy hedefi haline gelmişlerdir, her gün kendilerine boyun eğmeyen bir Ermeniyi öldürmektedirler ve bunun bir isyan haline getirip, ortalığın kan gölüne dönmesi durumu vahim bir sonuç doğuracaktır.

En sonunda, gönüllülerle birlikte, istemeye istemeye, aileler bu kutsal görevi çocuklarının üstlenmesini isterler. Van valilisinin de oğlunun olduğu, 120 tane çocuk. Bu 120 kahraman çocuk, gönüllü olarak, Hoy kentindeki cepheye, bu mühimmatları götürmek üzere Van'dan hareket eder. Karlı dağları sırtlarında cephaneyle günlerce yürürler ve emanetleri gerekli yerlere teslim ederek, geri dönmeye başlarlar. Fakat dönüş yolculuğu tam bir trajediye dönüşür. Sert kış şartlarında, yürüyerek gittikleri cephe yolunu, yine yürüyerek kat ederler. Dönüş yolunda çocuklar, çok sert kış şartlarıyla ve büyük zorluklarla karşılaşırlar. Cephede kurşun atmazlar ama ilikleri donduran soğuktan, kar, tipi ve boran altında 98 çocuk donarak yaşamını yitirir. Sadece 20 civarında çocuk hayatta zar zor kalır ve Van’a kendilerini zor atarlar.

Filmde 120 çocuktan 80’inin donarak, kırkının da zor hayatta kaldığı tasvirlenmiş. Tam olarak hangisinin doğru olduğunu bilmiyorum. Zaten burada önemli olan da rakamlar değil. Burada önemli olan 120 tane isimsiz kahramanın tarih sayfalarına adlarını teker teker yazdırmayacak olması. Önemli olan o daha ağızları süt kokan 120 isimsiz kahramanın, bu ülkenin ve değerlerinin hangi şartlar altında korunması gerektiğini, vatanın her şeyden daha çok önemli olduğunu anlatması. Önemli olan isimsiz kahraman şehitlerin, Vatanın savunmasında, ne kadar da çok oldukları..

Bizler hala farkında değiliz bu memleketin hangi şartlar altında düşman çizmesi altından geri alındığının. Farkında değiliz hala bu ülkenin nasıl savunulduğundan, onlarca cephede ne kanlar akıtılıp, ne canlar feda edildiğinden.

Hala farkında değiliz, Mustafa Kemal’in “hat-ı müdafaa yoktur. Sat-ı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır” sözünün neyi anlatmak istediğinden.

Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı !.. Kutlu olmasına kutlu olsun da, hala bu zaferlerin nasıl alındığının bilince miyiz acaba ? Kimlere ne şükranlar borçlu olduğumuzun farkında mıyız ? Farkında mıyız, birkaç milyonluk Anadolu’nun 75 milyonluk dev bir ülke haline gelene kadar ne isimsiz kahramanların bu yolda şehit düştüğünden !…

<ı>Bu filmi çeken isimli kahramanlardan, yurdun kurtuluşunda emeği geçmiş, kanı dökülmüş ve canını vermiş olan tüm isimsiz kahramanları, sevgi, saygı ve dualarımızla anıyoruz. İsimlerini bilmesek de, çocuklarımızın bu topraklarda rahatça yaşaması için kendilerini feda etmiş tüm kahramanları şükran ve minnetle analım !..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..