Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mart '16

 
Kategori
Anılar
 

Yıl 1962 Bir Almanya Gezisi (Son Bölüm)

Yıl 1962 Bir Almanya Gezisi (Son Bölüm)
 

Benim günlerim hastane ve otel arasında geçiyordu. Kardeşim ise babamla arada geziler yapıyordu. Münih'in meşhur hayvanat Bahçesi, Müzeleri bu geziler içindeydi. Ben annemi yalnız bırakmamayı tercih etmiştim. Hastanenin o ciddi havası çok hoşuma gidiyordu. Zaten bir süredir hayallerimi doktor olmak süslüyordu. Bir yıl sonra Üniversite sınavına girecektim ve doktor olma hayalim bu çok güzel, ciddi hastanede iyice pekişmişti.

Ne yazık ki doktor olamadım.

Hastaneye gide gele Şwesterlerle konuşa konuşa Almancam  da epey ilerlemişti. Artık çat pat derdimi anlatabiliyordum.

Gene böyle günlerden biriydi. Hastaneye gitmek üzere hazırlanmış babamın ve kardeşimin hazırlanmasını bekliyordum. Kaldığımız odanın pencerelerinin sokağa baktığını önceki yazılarımda yazmıştım. Sabah saati sokak trafiği epey kalabalıktı. Birden bir acı fren ve klaksiyon sesi duydum. Merakla yerimden doğrulup olayı incelemeye başladım. İki araç biraz ilerdeki dört  yol ağzında kafa kafaya gelmişti ve araçlarda biraz hasar gözüküyordu. Bu arada iki aracın da şöförlerinin indiğini gördüm. Ben şimdi kavga edip dövüşecekler dye endişe ile beklerken hiç tahmin etmediğim bir manzara ile karşılaştım. Dövüşecekler dediğime şaşırmayın. Zira ülkemde böyle çarpışan iki arabanın sürücüsü kıyasıya dövüşür. Arabalarından inen iki sürücü çok sessiz ve medeni şekilde konuştular, birbirlerine kartlarını verdiler ve el sıkışıp ayrıldılar. Ben gördüklerim karşısında şaşkındım. Daha sonraları medeniyetin bu olduğunu başka deneylerle de anlayacaktım.

Nihayet annem iyileşip hastaneden taburcu oldu. Bu arada bizim tatilimiz de sonlara yaklaşmaya başlamıştı. Annemin hastaneden çıkışını güzel bir restoranda harika bir yemekle kutladık. 

Annem iyileştiğine göre artık şehri daha rahat gezebilir ve hatta alışveriş de yapabilirdik.

Bir sabah babam hepimizi odadaki masanın başına topladı ve çantasındaki paraları çıkardı. Yolculuğumuzun sonuna yaklaşmıştık. Babam çantasındaki paralardan birazını ayırıp kalanını dörde böldü ve herbirimize pay etti. Ellerimizdeki Alman marklarınıa bakakalmıştık. Babam şehre ilk geldiğimiz günlerde mağazalarda gördüklerimiz karşısında şaşırdığımızı ve alışeriş yapmak için son günleri beklememiz gerektiğini, yolculuğun sonunda elimizde kalan parayı bölüştüreceğini söylediğini hatırlattı. Evet babam sözünde durmuş ve bize mağazalarda gördüğümüz o harika oyuncakları, giysileri almak için para vermişti. Daha soonra babam çok daha güzel bir hareket yaptı ve kendi payını da ikiye bölüp kardeşime ve bana verdi. Verirken de benim hiçbir şeye ihtıyacım yok, siz istediğinizi alın diye ilave etti. 

 Babam bu kadar alicenap ve demokrat bir insandı.Bizleri daha minicikden birey olarak kabul etmişti.

 Son bir kaç günümüzde deliler gibi alışveriş yaptık. Ben daha ziyade giysi ve süs eşyası, kardeşim ise oyuncak aldı. Bavullarımız iyice dolmuştu.

 Münih tren garında trenimize bindiğimde gözleri daha iyi gören annem, bizleri bu kadar çok seven babam ve yaramaz , fakat şirin kardeşime baktım ve ne kadar mutlu bir aile olduğumuzu düşündüm.

 Geldiğimiz gibi geri döndük .Bir farkla bavullarımız oyuncak ve yeni giysilerle dolu idi bu sefer. 

 Tren Kapıkuleden Türk sınırına geçerken bayrağımızı, nöbet tutan Mehmetçiklerimizi görünce hüngür hüngür ağladığımı hatırlıyorum. Almanya çok güzeldi, İnsanlar çok medeni idi ama ben ülkemi çok özlemiştim.

 Bu benim 16 yaşında yaşadığım ilk yurt dışı seyahatımdı.Daha sonraları çok kez çeşitli amaçlarla yurt dışına seyahate çıktım.Annem , babam ve kardeşimle yaptığım ilk ve tek yurt dışı seyahatımdı ve benim için çok özeldi.

 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..