Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '10

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Yıl sonu bilançosu

Yıl sonu bilançosu
 

konuyla alakası var mı hacım? yok. canım istedi...


Yıl sonu çok kalabalık oluyor. Bütün sokaklar, caddeler, dükkânlar, yılbaşı coşkusuna kaptırmış kendisini. Sokağa çıkmamak en iyisi. Şahane bi soğuk varken, benim için en iyisi sıcak evde oturmak.

Ama çıkmak da gerekiyor. Alın verin ekonomiye can verin hadisesi yaşanacak. Bütün hadise, 31 aralık saat 20.00 - 01 ocak 2011 arası maksimum saat 04.00 kadar. Haa benim için süre aşımı olmaz. Sevdiğim uyku beni esir alıp, çok sevdiğim rüya alemlerine götürür.

Neyse beni bırakalım hacım. Hediye, hediye, hediyeeeee. Dünyada nefret ettiğim dükkân çeşidi; hediyelik eşya dükkânlarıdır. Her ürün, “al al, ver şunu da, ağzı kapansın” geyiği ile satışa sunulmuştur sanki. Hele o ucuz, ne işe yaradığı belli olmayan Çin malı hediyeler. Beni benden koparır. Mumlar, simler, saçmasapan tablolar… sanki her biri evde başımı döndürmek için vardır. Aaaa şimdi ucuz hediye derken, pahalı hediye falan hesabı da yapmam. Külliyen genel günler de alınan, insanları hedefe yönlendiren, “bak almazsan karşındaki kendisini çok kötü hissecek” “üüü üüü üğğğ ağla seni sevmio muşşş” mesajı verilir inceden inceye. Parfüm, kum tanesi ya da çakıl taşı iriliğinde pırlanta da birdir, Çin malı şeltoks gibi kokan parfüm de…

Bu kadar yazdım, yazdım, yazdım; hediye sevmiyorummmm diye. Benim hediyelerim soyut ama aslında somut hediyelerdir. Sanırım herkesin de öyledir. Herkes de bunu diler. Onçünnn sağlık, huzur, akıl ve beden sağlığı dilerim. Mutluluk, senin elinde olan bişeydir zannımca. Ööle büyük büyük şeylerin peşinde koşarsan, kırmızı perşembe, mor kar yağarken mutlu olabilirsin diğğ mi ama? Seni mutsuz eden birileri varsa da hayatının dj olarak “artık hayatımdan çıksan diyorum, bu ikili delilik sona ersin” diye başlayarak “kapı açıkkk, arkanı dön ve çık” diye bilumum şarkılarla devam edersin. Haaa çıkarmıcam dersen; “dertler benim, çile benim, mutluluk senin senin olsun” diye başlayarak Müslüm Baba’dan seçmelerle hayatına devam edebilirsin, sevgili içliköfte. Hayat bi seçimse, seçim senin; seçtiğini çekersin. Bunu kadın erkek ilişki bazında söylemiyorum. Seni mutsuz eden sadece karşı cins değildir. Aşağı aşağı çeken hemcinsin de olur. Bütün çevre için geçerlidir bu.

Hediyeden yola çıktım, ne ara sokaklara daldık. Tamam yine hediye ana caddesine çıkıyorum. Evettt geldimmm. Asıl hadisemiz de bu CADDEDE. Alt paragraflara kaldı yazı icabı, ama yazımızın en önemli konusu bu:

Yılbaşında sadece kişiler birbirine hediye vermez. Yaşadığın kent de verir. Amannn ne iyi eder. Geleneksel yılbaşı konserleri, havai fişek gösterileri falan filan gibi hadiseler hediye eder. Benim gibi kış aylarında evde oturmaya tapınmıyorsanız, çıkar bu şenliklere katılır, “cıngıl bell, cıngıl bellsss” diye el çırparsanız.

Sonra da “amannn ne iyi belediyemiz var ; allamm razı olsun, tü tü tüüüü balim içimden üç külfuvallahi bi de elham okiim de nazar değmesin” diye geçirirsiniz. Bıdı bıdı bıdı, bıdıııı…

Bizim Konak Belediyesi bize önce konser hediyelerini verdi verecek, sonra da yılın son kazığını atarak huzurlarımızdan ayrılıyor efenim.

Efenim bizim sokakları “nazar değmesin belediyemize;” beş yıl önce kaldırım taşlarını falan bi güzel yenilediler. Aaa biz de pek sevindik. Alkışşş, nihayet bi hizmet yalebbim dedik. Ama kaldırım taşları bildiğin kaldırım taşları işte. İzmir’in oluk oluk bastıran sel yağmurlarında azcık çökse de, amannn ossun yafuu, gelip tamir ediyorlar diyorduk.

Uzatmayayım; -zira bi a dört sahifesini aştım, ikincisi de çekilmez olur.- Geçen biz evde yokken, kapının önüne “bizi çok seven belediyemizden!” belge gelmiş. Amanın da amanın, kaldırım taşlarından para isterlermiş. Hem de öyle böyle değil. Daire başına üçyüz küsür tele ile beş yüz küsür tele arasında. Bizim bakkal Aytekin “hee ödecem, sanki yürüyen merdiven yaptı” diyor. Diğer bi daire makbuzları yırtıp yırtıp konfeti yapmış. Bi protest teyzemiz de alcam kazmayı sokaktaki kaldırımları kırcam diyor.

Halkçı partinin, halkı seven! belediyesi genel seçimler öncesi bi af çıkarır, ödeyen ödediğinle kalır, ödemeyen de aftan yararlanır. Ben bu para neden, niçin alındı bilmiyorum. Mahallede bilen de yok. Belediye mevzuatında böyle bişey var mıdır? Bildiğim onca yıllık ömrümde böyle bi olayla karşılaşmadığımdır. Hükümetten ödenek alamadıklarından yakınmayı kendilerine şiar edinmişler. Eskişehir B.Belediye Başk. Yılmaz Büyükerşen hangi partiden acaba? Kısacası yerine denk geldi; “oynamasını bilmeyen gelin yerim dar” dermiş. Ayıp yahuuu… zaten çöp vergisi, zırtpırt vergisi yeterince alınmıyor sanki. Suçu başkasının üstüne atma belediye.

Bu vesile ile herkesin yeni yılı dilediğince olsun. Dilediğince derken; başkasına zarar vercek dilekleri gerçekleşmesin. Bu kadar da realistimdir.

 
Toplam blog
: 246
: 1012
Kayıt tarihi
: 15.02.08
 
 

..