Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '07

 
Kategori
Siyaset
 

Yılbaşında insanlığın son durumları (2)

Yılbaşında insanlığın son durumları (2)
 

Farklı Toplumsal ve Siyasi Tepkiler

Dünyanın anında tepki gösterdiği ve büyük bir üzüntüyle takip ettiği felaket yüzünden pek çok ülkede resmi yas ilan edildi, eğlence yerlerinde müzik yayınları kesildi, yılbaşı programları iptal edildi. Bu arada, felaket duyulur duyulmaz, hemen pek çok ülke hükümeti, Birleşmiş Milletlerin yardım paketinden ayrı olarak, felaket bölgesine tıbbi malzeme, gıda ve su yardımı yapmaya başladı. Ayrıca büyük miktarlarda para yardımı yapmak için harekete de geçtiler. Asıl anlamlı ve güzel olanı, o ülkelerin halklarının felakette hayatını kaybedenlere ve sağ kurtulanlara karşı gösterdiği insanlık örneğiydi. Hatta öylesine bir duyarlılık içindeydiler ki kendi aralarında topladıkları para ve malzeme yardımı miktarı, kendi devletlerinin yardım rakamlarını bile katladı. Bunun sonucu olarak bu irili ufaklı dünya devletleri yardım konusunda birbirleriyle adeta yarışa girdiler. Bu insanlar, 11 Eylül 2001’de İkiz Kulelere ve Pentagon’a yapılan saldırılara ve can kaybındaki duyarlılığı, Güney Asya’daki tsunami felaketi kurbanlarına da gösterdiler. Yani, Amerika dışındaki ülkelerin insanları, yeni yıla İNSANCA girerken, dünyanın süper gücü Amerikalı süpermenler her yıl olduğu gibi, aynı rutinle, sadece eğlenerek ve coşkuyla girdi.

Dünyanın yayın organları ve halkları, ABD başkanı Bush’un ve Amerikan medyasının duyarsızlığına çok büyük bir tepki gösterdi. Bunun en büyük nedeni, Hint Okyanusu’nda kıyısı bulunan Sri Lanka, Hindistan, Endonezya, Maldiv Adaları, Tayland, gibi ülkelerin halkının ve oraya dünyananın her tarafından giden turistlerin ve dahası çok sayıda küçük çoçuğun da içinde olduğu, yaklaşık 150.000 kişinin tsunami dalgalarında hayatını kaybettiği, sonyılların ve hatta asrın en büyük dünya felaketinde, ABD başkanı Bush’un aradan 3 gün gibi uzun bir süre geçtikten sonra yarım ağızla, formalite gereği taziyet ve yardım mesajı vermesi ve olaya, Amerikan basın ve yayın organlarının gereken ilgiyi göstermemeleriydi. Görünen o ki, ABD, son yıllarda özellikle 2000 seçimlerinde Bush’un kazanmasından sonra dış ilişkilerde ve dünyanın öteki uluslarıyla iletişimde çok büyük bir yanlışlar ağı içinde tuzağa düşmüş aslan gibi bocalamaya başladı.

ABD’nin, insan hakları ve özgürlük gibi insani konularda yaptığına inanılan öncülüğü ve Ikinci Dünya Savaşı’ndan sonra ve Sovyetler Birliği’nin parçalanmasından sonra sahip olduğu 'büyük ve güçlü devlet' imajının artık kaybolması hem dünya halkları, hem de Amerikan halkı için çok acı bir düşkırıklığıdır. Kasım ayındaki başkanlık seçimlerinin sonuçlarıyla Amerikan halkının çoğunluğunun hükümetin dünya görüşüne ve uygulamalarına onay vermesi, büyükbabalarının İkinci Dünya Savaşı sırasında Normandiya’da kanlarını dökerek inşa ettikleri dünya gözündeki saygınlık ve önderlik imajını kendi elleriyle yıkmalarının en son safhası oldu. Tsunaminin dalgaları ABD‘yi henüz vurmadı, ama zaten ekonomik ve askeri güç olmak dışında kırıntı düzeyinde kalan itibarını da, ne yazık ki, tamamen yok etti.

Göçmen kökenli Amerikan halkı, doğup büyüdükleri ve ailelerini barındıran eski anavatanlarına bağlılıklarını hala sürdürdükleri için, bu felakete yardımla ‘karşılık verme’ vicdani görevini yerine getirmeğe çalışıyorlar. Ama ya zenginliğin cimriliğin ya da yoksulluğun imkansızlığından, yaptıkları yardım çölde bir kum tanesi olarak kalıyor. Ünlü tenisçieskinin Rus’u şimdinin Amerikalısı- Sharapova şampiyonalardan kazandığı servetinden 10.000 dolarlık çeki verirken bile içi giderken, iş dünyasının gözdelerinde ve kumarhanelerin müzmin zengini Trump’dan da yardım konusunda çıt çıkmadı. Yani bu ülkede doğanlar da, sonradan göç edenler de aynı hayat felsefesine mahkum oluyorlar. Oysa ki, dünyanın en büyük sömürge tarihine sahip İngiltere’nin okuldaki çocuktan kraliçelerine kadar bütün halkı yardım etmek için seferber oldu ve kendi devletlerini daha fazla yardıma zorladılar. Büyüklük burada… Bir dünya devleti olabilmek için önce dünya normlarına uymak, ona öncülük etmek ve katkıda bulunmak gerekir. En büyük güç fethettiğiniz kalplerden aldığınız güçtür, devletler yıkılır ama geride bıraktıkları uygarlığın içinde bütün dünyaya hükmederler. ABD, bu şansı, dünyayı sarsan ve okyanus tabanındaki su altı coğrafyasını allak bullak edip deniz haritalarının yeniden yapılmasına neden olacak boyutta bir deprem ve ardından gelen tsunami dalgalarıyla kaybetmiştir. Yapılan yanlışların etkileri aynı tsunami dalgaları gibi hiç beklenmedik yerlerde insanlığa zarar verecektir...

Alp İçöz

(Devam edecek...)

 
Toplam blog
: 52
: 1767
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

"İnsan, aslinda gönül gözüyle görmeli dünyayı. Herşey, o iç dünyanin merkez olduğu kişiliğine şek..