Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '16

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

YILDA 160 MİLYON KUTU ANTİBİYOTİK İÇİYORUZ!

YILDA 160 MİLYON KUTU ANTİBİYOTİK İÇİYORUZ!
 

Bilimsel araştırmalar ve vakalar, insanoğluyla bakteriler arasındaki savaşta kaybetmeye doğru ilerlediğimizi gösteriyor. En büyük ittifakımız antibiyotikler, bizi yarı yolda bırakmak üzere...

1940-1950'li yıllarda 'altın çağı'nı yaşayan antibiyotikler, 21'inci yüzyılda 'yetersiz'likleri yüzünden tıp dünyasını endişelendiriyor. Modern tıbbın elindeki en güçlü silahlar olan antibiyotikler, direnç geliştiren bakteriler yüzünden artık 'mucize ilaç' değil! Peki ne oldu da, bu hale geldik? Neyi yanlış yaptık?

1928'de keşfedilen güçlü antibiyotik Penicilin, ilk kez İngiliz bir polis üzerinde denendi. Bahçesinde gezerken yüzü dikenli bir bitki yüzünden çizilen polis, hayatını tehdit eden enfeksiyondan antibiyotik tedavisi sonrasında kurtuldu. Bu durum, geçmişte insanlığı öldüren hastalıkların bir hap ya da bir kaşık şurupla ortadan kaldırılmasının yolunu açtı.

30 yıldır yeni antibiyotik yok!

Amerikan Bulaşıcı Hastalıklar Derneği'ne göre, bugün kullanılan antibiyotikler, 1984'ten önce bulunan formüllerin birer çeşidi. 1928'ten 1987 yılına kadar 100'den fazla antibiyotik türevi geliştirildi. Bu tarihten sonra, yani yaklaşık 30 yıldır piyasaya yeni formüle sahip antibiyotik çıkmadı.

İşin enteresan yanı, ilaç şirketleri de antibiyotik araştırmalarını durdurdu. Firmalar, ekonomik ve yasal sorunlar nedeniyle tıbbın başka alanlarına yöneldi. Büyük ilaç şirketleri kanser ve kalp hastalıkları gibi daha 'kârlı' alanlara yatırım yapıyor.

Bu yıl ABD ve Hindistan'dan gelen 'dirençli bakteri vakaları' bilim insanlarını endişelendirdi. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) Direktörü Tom Frieden, durumu şu sözlerle özetledi: "Vakalar gösteriyor ki, antibiyotikler için yolun sonu uzak değil. Bir gün tedavisi için antibiyotiği bulunmayan yoğun bakım hastalarımız olabilir."

'Önümüzde 10 sene var'

İngiltere'deki Cardiff Üniversitesi'nde konuyla ilgili çalışmalar yürüten Prof. Timothy Walsh’ın araştırması, saygın tıp dergilerinde yayınlandı. Walsh, “Önümüzde 10 yıl kadar kısa bir süre var, bu arada elimizdeki antibiyotikleri akıllıca kullanmamız gerekiyor. Antibiyotikler olmadan modern tıbbın ilerlemesi mümkün değil” açıklamasını yaptı.

Kötü senaryonun sonuçları

  • Kemoterapi tedavisi alan kanser hastaların enfeksiyona yakalanma riski yüksek. Bu insanların yaşam süresi azalırken, hayat kalitesi düşebilir. 
  • Organ nakli olan hastalar, organın vücut tarafından reddedilmemesi için bağışıklık sistemini zayıflatan ilaçlar alıyor. Nakille yaşama tutunan kişi, enfeksiyon yüzünden hayatını kaybedebilir.
  • AIDS hastaları ve prematüre bebeklerin antibiyotik kullanmadan hayatta kalmaları zor.
  • Pek çok ameliyatı antibiyotiksiz gerçekleştirmek mümkün değil. Basit bir operasyon bile kişiyi ölüme götürebilir.
  • Zatürre, sinüzit ve idrar yolu enfeksiyonu gibi sorunların tamamen tedavi şansı ortadan kalkabilir. 

Farkında değiliz!

Türkiye, kişi başına düşen antibiyotik miktarı açısından Avrupa’da ilk sırada yer alıyor. Ülkemizde toplam ilaç harcamalarının yüzde 35’ini antibiyotikler oluşturuyor. Bu da yılda 160 milyon kutu antibiyotiğe denk geliyor. Yani en büyük sorunumuz, bilinçsiz kullanım!

1-Antibiyotiği sadece doktor önerdiğinde kullanın. Bir yakınınıza iyi gelen antibiyotik size iyi gelmeyebilir.

2-Soğuk algınlığı ve grip gibi viral hastalıklarda antibiyotikler etkili değildir. Her üç reçeteden birinde antibiyotik var.

3-Hekiminizin önerdiği dozun tamamını, önerilen sürede kullanın. Tedaviye ara verilmesi veya doz atlanması bakterilerin direnç geliştirmesine yol açıyor.