Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '13

 
Kategori
Futbol
 

Yıldırım mı, Aydınlar mı? (Adresi bilinen sorular, “öksüz” kaldı!..)

Yıldırım mı, Aydınlar mı? (Adresi bilinen sorular, “öksüz” kaldı!..)
 

Unutturmak, unutturmamak!

Bunlar, Fenerbahçe’nin Olağanüstü Kongresi’ne damga vuracak iki kavram:

“Unutturmak”, geçmişe sünger çekmek; “unutturmamak”, geçmişi sorgulamak...

“Niye?” demek gereği kalmıyor. Çünkü bu, “geçmiş”te rahatsız eden bir durum olduğunun kanıtıdır. Geleceği kurmak iddiasıyla ortaya çıkan/lar, böyle yola sapıyorsalar, düşünmek gerekir.

Düşünen, aynı zamanda sorgulayan ise, “Niye?” sorusunun yanıtını aramak da kolaylaşır.

“Dün”de neler olmuş ki, bunlar üzerinde durulmasın isteniyor?

Geçmişi sorgulanmaktan kaçmak, başkalarının da unutmasını istemek, bu yolda çaba göstermek, ancak “biat kültürü”ne tutsak olanlar üzerinde etkili olur.

Soracaksın, soracaklar; çekinmeden, lafı dolaştırmadan, açıkça yanıtlayacaksın... Yoksa, aldırmazlık, duymazlıktan gelme, sorulardan beklenen yanıtı onaylamakla eşdeğerdir.

Söylenenlere, bir genelleme yaparak, “karalama”, “iftira” ve benzeri yanıt vermek yetmez. Soruları uzun açıklama gerektirmeyecek biçimde “Doğru”, “Eksik”, “Yanlış”, “Uydurma” gibi karşılıklarla yanıtlamak, çoğu kez, yeter!..

Yetmezse, sorular, başka soruların kuyruğa girmesinin yolunu açar.

*****

Fenerbahçe’de, seçime iki gün kala yapılan basın toplantılarının sonuncusunda, adresi bilinen sorular, “öksüz” kaldı.

Niye mİ?

Çünkü Aydınlar, “Geçmişe yönelik soru almayacağım; sadece geleceği konuşmamız gerekiyor.” dedi, soruların yolunu tıkadı.

Bunun "Türkçe meali" şu:

Aziz Yıldırım’ın sorularına, Ali Koç’un açıklamalarında ileri sürdüklerine yanıt vermeyeceğim.

Ali Koç, 3 Temmuz sürecinde olanları, ana çizgileriyle ele aldı, yönetime talip Mehmet Ali Aydınlar'ın TFF Başkanı olarak tavrını sorguladı. Sonra Aziz Yıldırım, Aydınlar'a yanıtlamasını istediği bir dizi soru yöneltti.

İşte, “geçmişi değil de geleceği konuşmak” denen, Aziz Yıldırım'ın yanıtsız/ “öksüz” bırakılan sorularından birkaçı:

2010-2011 sezonu şampiyonu kimdir?

Fenerbahçe, 2010-2011 sezonunda şike yapmış mıdır, yapmamış mıdır?

Şenez Erzik ile Başbakan'a bilgi vermeye gittiğinizde, Başbakan 'Fenerbahçe şike yaptı mı?' diye sorduğunda, siz kendisine ne cevap verdiniz?

Kozmik odada olması gereken evrakın senin evinde ne işi vardı, yoksa kozmik oda senin evin miydi?

Aydınlar, "Başkan olursa 2010-2011 sezonu şampiyonluk kupasını Trabzonspor'a verecek mi?" sorusunu yanıtlama gereğini duydu, ama o soruya “üvey evlat” gözüyle baktı:

"Bu kupa, (...) taraftarın, sahada ter döken sporcuların, her türlü zorluğa göğüs geren teknik kadronun analarının ak sütü gibi kazandığı kupadır. Bu kupa, tüm Fenerbahçelilerin gönüllerinde sonsuza kadar sahip kalacak bir şampiyonluk öyküsüdür. Şayet bu kupa bugün tartışılıyorsa, bunun tek sorumlusu Aziz Yıldırım'dır."

Son cümlenin “Türkçe meali” şu:

Fenerbahçe’yi cezalandırmaya götüren işlerde Aziz Yıldırım’ın parmağın var.

Yani?

Fenerbahçe “şike” yaptı.

(“Meal”, bunları değil, başka şeyleri anlatılıyorsa, demek ki biz, söyleneni anlamamışız, o zaman kusurumuz affola!..)

*****

Ülker Arena, tarihsel bir haftasonuna tanıklık edecek.

Fenerbahçe, başkan seçmeyecek, 3 Temmuz sürecisini oylayacak. Çünkü 3 Temmuz dendi mi Fenerbahçe’de akla gelen/ gelecek iki kişi, kongrede karşı karşıya:

Biri, o zaman da bugün de Fenerbahçe Kulübü Başkanı; öteki o zaman TFF Başkanı, bugün ise Fenerbahçe Başkan adayı...

O zaman, biri içeride ve yargılanan; öteki dışarıda ve yargılayanların bir başka parçası.

Bugün, içerideki dışarıda, bir daha içeri girip girmeyeceği belli değil; dışarıdaki içeri girmek istiyor. “İçeri”, her ikisi için, aynı şeyi anlatmıyor. İkincisi için içeri, Fenerbahçe’nin “iç”ine girmek, kestirmeden söylersek, başkan olmak...

Yani?

Fenerbahçe’yi içeriden yönetmek!...

Biri, o kadar baskı ve yıldırma, açık ve örtülü tehdide karşın, istifa etmeyi düşünmeyen; ama öteki eleştirileri göğüsleyemediği, yaptıklarının arkasında duramadığı için TFF'yi bırakıp gitmeyi en çıkar yol gören...

Şimdi ikisi de dışarıda...

İkisi de aday.

Aziz Yıldırım, niye aday oldu?

“Görev sürem, 3 Temmuz’dur. Bu süreç tamamlanmadan, bu kanıtlar Fenerbahçe üzerinden temizlenmeden bizim Fenerbahçe’de görevimiz bitmez, bitmeyecektir. Bu seçim, bir güvenoyu değildir. Ben, bu camianın görünen yüzüyüm. Bu seçim, Fenerbahçe iradesine yapılan bir dayatmadır. Fenerbahçe’yi yönetmeye çalışma şeklinin son tezahürüdür. Bu bir seçim değil, Fenerbahçe’nin 3 Temmuz’la yüzleşmesidir. Bu yüzleşme, Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım ile yapılmalıdır. Bu nedenle de adayım.”

Ya Aydınlar?

“Fenerbahçe kısır çekişmeleri hak etmiyor. Fenerbahçe sadece umudu, değişimi ve gelişimi hak ediyor. Fenerbahçe kısır bir döngü içerisine girmiş durumda. Bu gidişe bir durmak demek gerektiği için başkan adayı oldum.”

*****

Aziz Yıldırım ve Mehmet Ali Aydınlar, 3 Temmuz’da taraf olduklarına, Fenerbahçe bu durumlara düşürüldüğüne göre, 3 Temmuz’un unutturularak yapılacak seçim, “seçim tadı” vermez.

Aydınlar, “geçmiş”ten kaçıyor; Aziz Yıldırım ise, “geçmiş” sorgulansın istiyor. Kongre üyeleri, bu durumda, başkan seçmeyecek, Fenerbahçe’yi ya mahkum edecek ya da aklayacaklar.

Son söz/lerimiz, bir okurun, Metin Çınar’ın gönderdiği, şiirsel bulduğum ve iki tarafın da sahipleneceği E-Posta olsun:

“... Pazar günü Arena’da FENERBAHÇE’nin büyüklüğünü, ONURunu hala anlamayanlar, CSKA Moskova’dan beter olacaklar. Ankara’dan hep maça gelirdik, birliktelikte, bu kez Kongre üyeleri olarak hep beraber “maç” havasında geliyoruz.”
 

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..