Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '11

 
Kategori
Deneme
 

Yıldızlara dokunmak (mücadele ruhu)

Yıldızlara dokunmak (mücadele ruhu)
 

mücadele ruhu


Sokaklarda “tek başıma” dolaşırken yanımdan “yalnız başına” dolaşan insanlar geçer. Ruhları yorgunluktan bitap düşmüş yalnız kalmış insanlar. Otuz, kırk, elli yaşında görünüp yetmiş yaşında olan insanlar. 

Neler düşündüklerini düşünürüm. Hayalleri neydi bu insanların? Hangi hayat şartı çaldı ellerinden hayallerini. Ya da neden hayallerine ellerini uzatıp uzanmadıkları, bunun için neden çabalamadıkları geçer aklımdan. Neden seyretmeyi tercih etmiş olabileceklerini düşünürüm. 

Bazen neyi istediğinin de bir önemi olmuyor, sen sürekliliğini getiremedikten hatta değişime ayak uyduramadıktan sonra. Hangi kaçış cümlelerini kullandıklarını düşünürüm sonra. Hangi mücadelesiz gerçeklerinin vicdanına saklandıklarını dünürüm. 

Ama en çok izlerim bu insanları. Her ne olursa olsun bir hikâyeleri var. Farkındalar mı bilmiyorum ama hala bir umutları da var. Çünkü mücadele, “mazeretsiz ve bahanesiz mutlak başarıya ulaşma yolunda harcanan emektir.” İşin garip yanı her zaman bu sürecin sonu bellidir. Mutlak başarıdır her zaman, eğer mücadele ruhun varsa! Elde ettiğin başarısızlık ise ki dışarıdan başarısızlık gibi görünen bu durum bir sonraki adımda yürüdüğün yoldan temizlenmiş taş parçalarıdır, iyi bir şeydir aslında. 

Elde edilmiş başarı, aynı noktada geliştirmeden sürekliliği getirildiğinde sadece hayatını sürdürmene yarayacak, kendince sağlam bir temelden öteye geçemez. Tek hayali emekliliğinde ayaklarını uzatıp dinlenmek ya da bahçedeki otları yolmak ya da bir ev sahibi olmak olan insanların geldiği modeldir. Hayatı başladığı noktada bitirmek. 

Enteresan olan ise bu insanların, hayatları boyunca mücadeleye inanan insanların mağazalarından giyinmesi, restoran zincirlerinde yemek yemesi, ürettikleri arabalara binmesi, yazdıkları kitapları okuması, geliştirdikleri teknolojiler ile hayatını kolaylaştırması, hatta telefon ile konuşması ve akşam olduğunda bir düğmeye basarak aydınlanabilmesidir. 

Potansiyellerinin farkında olan herkes bir adım atsa belki de insanlığın gittiği yön değişecek. İnsanlar sahip oldukları sorumluluk bölgelerini zihinlerinde genişletmeyi başarabildiklerinde mutlak başarı insanlar için bir yaşam tarzına dönüşmeye başlayabilecek. 

Herkes kendi çocuğu için en iyi şartları hazırlamak onu en iyi şekilde hayata hazırlamak ister. Başından yanlış kurulmuş dünya düzeni içerisinde en güçlü mücadele ruhu ile hayata hazırlamayı ister. 

Ama unutmamak gerekir ki hiçbir anne baba yapmadıkları ve sahip olamadıkları hiçbir şeyi çocuklarından isteyemez. En azından bakmak ve görmek arasındaki farkı bilebilmelidir anne baba. Yolu bilmelidir. Yolun nasıl olduğunu anlatabilmelidir. 

Bir gün o çocuk büyür, yolda “Tek Başına” ilerlemeye başlar, bir hedef koyar, kendi kaderini değiştirir, insanlığın kaderini değiştirir ve kendi çocuğunun yanında milyonlarca çocuğunda kaderini değiştirebilir. O çocuğun sorumluluk bölgesi evi değil tüm dünya olur. 

Dünyayı değiştirmek çok kolay. Bugüne kadar değiştirilememesinin tek sebebi sadece yeterince istenmemiş olması… 

 
Toplam blog
: 13
: 910
Kayıt tarihi
: 10.12.10
 
 

1978 doğumluyum. Ege Üniversitesi Makine mezunuyum. İstanbul'da yaşıyorum. Bilgi teknolojileri yönet..