Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '10

 
Kategori
Yılbaşı
 

Yılın son takvim yaprağı

Yılın son takvim yaprağı
 

31 Aralık sabahına girerken gayri ihtiyari çeviriyorum,

Yılın son takvim yaprağını…

Alışagelmiş “acısıyla tatlısıyla bitti koca yıl” demek mümkün değil.

Zira takvimin birinci günlerine doğru geri sararken,

Yarın başlayacak yeni yılın takipçisi olduğunu görüyorum.

Masamın sağ köşesinde duran takvimin son gününe geldiğimde,

Yenisiyle değiştirmek mecburiyetten sayılıyordu.

Ancak sayfasındaki her not “ben yerine getirilmedim” dercesine yarınlara sarkıyordu.

Yarınlara yeni gündemlerle girmek için dünün ve bugünün gündemlerinin sonlanması gerekiyordu.

Takvim sayfalarımı gün gün , ay ay karıştırdığımda,

Yılın en önemli ve en anlamlı gerçeği,

Hiç şüphesiz ki,

Dünya medyasının gözünü diktiği Davos zirvesindeki asırlık zulme karşı bir başkaldırışın “one munite” ile gerçekleşmesiydi.

Davostaki duruş, İslam âleminin gazze vahşeti karşısında alışagelmiş sloganik duruşlardan öte olması, gereken yerde olması gerekenin üstünde bir başkaldırışın hikâyesiydi.

O gün cesur yürek İsrail katiline öldürmeyeceksin diye kükrerken,

Bugün katledilenlere yardım elini sınırlarına sokmayan Hüsnü Mübareklere de bir “one munite” çekmesini o gün alkışlayanlar bugün beklemektedir.

Yılın ilk ayını birkaç gün geri sardığımızda “velev ki siyasi simge olsun” çıkışlarıyla dalaverelere gelen Başörtü bugün yılların Başörtü mağdurlarının eliyle biraz daha yasak ve daha çok tutsak.

Başörtü ve hele başörtüsünün altındaki o dehası beyinler Türkiye’nin korkulu rüyası olmaya devam ediyor.

Zira Başörtüye zulüm reva görenler, bütün pisliklerini Başörtüyle örtmektedirler.

Türkiye’nin başına musallat olacaklarsa yedek gündem hep hazırdır.

Başörtü…

Her derde deva, setr-i avretten çok setr-i mel’anet olarak kullanıyorlar…

Olan inançlı ve şuurlu Müslümanlara oluyor tabi..

Yeni bir yıla umutla girmek için eski yılın takvim sayfalarında gözüme bakan notları yok sayıp atamam.. Yırtamam…

Türkiye’nin yeni yılda normalleşmesi için takvimimin tüm sayfalarımdaki notlara dönüp bir defa daha bakması gerekir.

Geriye sarıp tekrar tekrar yapılanları, yapılamayanları, yaptıklarının getirilerini ve yapamadıklarının sebeplerini görmesi gerekir.

“Anaların gözyaşına son” projesiyle sürdürülen demokratik açılımın açmazlara sürüklenme nedenleri yırtamadığım takvimin sayfalarında yazılıyken, yeni yılın takvimini “anaların gözyaşının” dinmesiyle taçlandıramam doğrusu.

Michael Jackson’un İngilizce fantezisini ahde vefa görüp, Şivan Perver’in ağıtlarını bölücülük olarak gören kafalar değişmedikçe takvim sayfalarının yenilenmesi beyhudedir.

İhtilal, kaos ruhlarından sökülüp atılmadıkça her sabah yeni darbe gündemiyle kalkmaya devam edeceğiz.

Zorba ve şiddetten beslenen kanlı kafaların değişmesi için gönüllerine şefkatin anası olan imanı yerleştirmek gerek.

Veya böyle bir neslin tedavülden kalkmasını beklemek gerek.

Bunlar hala masa takvimindeki yerini korurlarken yeni yıl veya yeni yıla beyaz bir takvim beklemek gerçekçilikten uzak olsa gerek.

Parti kapatmaların artık neredeyse suç sayıldığı dünya ülkelerinde hala parti kapatıyoruz ya,

Yeni yılda daha da gelişeceğiz ve kalkınacağız diyenlere söyleyeceğim bir çift sözümü bile geri alıyorum.

Kapatılan gül amblemli partinin yedeği çınar ağaçlı parti dünden hazırdı bile.

Olan demokratikleşme yolundaki Türkiye’nin kredi notuna oldu.

Olan gelişme ve değişim yolundaki Türkiye’nin yapılaşmasına oldu.

Ve olan Demokrasi ve Barış açılımlarına oldu.

Teğet geçen ekonominin olumsuz göstergeleri bugün takvimin tüm yapraklarında durup,

Bütün olumsuzluklarını yarın yeni alacağım takvime miras bırakacaktır.

Dünya küresel ekonomik çarklarının arasında ezilirken,

Türkiye’de neden işsizlik var ve neden istihdamlar oluşturulmuyor gibi gülünç iddialar hala gündem sıralamasındaki yerini korumaktadır.

Her yıl yenisine alıştığımız hastalıkların 2009 versiyonu hiç şüphesiz domuz gribiydi.

Etkileri ve yan etkilerinin ancak insan üzerinde denenmesiyle ortaya çıkabilecek bir aşı gündemin ilk sırasında aylarca muhafaza edildi. Sağlık tacirlerinin hiç de şikâyetçi olmadığı bu hastalıkla olan yüzlerce insanımıza oldu.

Ki yeni yılda da değişen bir şey olmayacak.

Takvimimin tüm yapraklarında dünya Müslümanları zarar gördü.

Ancak ilahi kelimetullah ışığıyla dünyanın her tarafında irşada devam ettiler.

Bu da İslamofobia’nın daha da güçlenmesine sebep oldu ki,

İsviçre Müslümanlara ve camilerine savaş açarak referandum gitti.

İsviçre minarelere hayır derken, Türkiye İmam Hatiplilerle ve reva gördüğü katsayılarla uğraşmayı yeğledi.

Benim eski takvimimden yenisine sarkan ve kendisini çarmıha gerilmiş hissedenler hala duruyorken kendi haneme yeni yılın çok çetin geçeceğini düşünüyorum.

2009 yılında tüm yaşananlara rağmen;

Barış ve Demokratikleşme yolundaki Türkiye’nin bu doğumu çok sancılı olacaktır.

Ama olacaktır.

Yeni yılın İslam âleminin uyanışıyla sonlanmasını temenni ediyorum.

Sevgilerimle.

31.12.2009

http://www.servetbeki.com/

bekiservet@hotmail.com

 
Toplam blog
: 77
: 765
Kayıt tarihi
: 03.05.09
 
 

1968 Bingöl Merkez Ilıcalar Içpınar Köyünde doğdu. Aslen Bingöl Merkez Çukurca köyündendir. İlk v..