Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Yıllar önce sınırlarımı kaldırdım BEN...

Yıllar önce sınırlarımı kaldırdım BEN...
 

Ben sevdiklerime karşı hareketlerimi ölçüp biçmeyi yıllar önce bıraktım… İyi ki de bırakmışım. Artık çok daha hafif ruhum… Aniden gidenler oldu mu hiç hayatınızdan.. Ölüm değil tek kastettiğim; severken ayrılıklar, bitişler, kıtalar arası elvedalar ve tabiî ki aniden gelen ölümler… Son kez gördüğünüz günü fotoğraf gibi aklınıza kazıdığınız gidişler, beş dakika daha göreyim diye kıvrandığınız o anlar. Nedir o anda tam duygunuz… Belki de hiç kendinize bile itiraf edemediğiniz bir şeyi söyleyim mi size??? PİŞ-MAN-LIK. Hem de deli gibi bir pişmanlık… Ne için mi bu pişmanlık?

Söyleyeyim; daha çok sevginizi göstermediğinizi, ona hak ettiği değeri vermediğinizi bildiğiniz için yaşadığınız pişmanlık.. Belki oraya yarım saat önce gelmediğiniz için pişmanlık, ya da basit bir konuyu günlerce uzattığınız için. Onunla güzel bir akşamı, anlamsız bir kıskançlık uğruna mahvettiğiniz o özel akşam yemeği bile gelir aklınıza işte tam o anda…

Yalnız kalıp da beyninize saldıran düşüncelerle boğuşurken, bir daha onu görememenin verdiği bir bıçak acısı, ciğerlerinde derin bir nefes ihtiyacı, kulaklarında hep onun sesi sanki… Tanıdık mı bu duygular size…

Peki, bu pişmanlık daha ne kadar sürecek… Daha kaç ayrılık ve kaybediş yaşamanız gerekiyor akıllanmak için... Acı çekmeyi sever bazıları… zaten onlar, sevmeyi değil de sevginin arabesk tarafını severler…

Ben bu yaşadıklarımdan akıllandım dedim ya duygularıma ket vurmayı bıraktım… Herkes kendi sevgisinden, aşkından mesuldür. Ben birini sevdiğim için severim, artık sadece… Karşılığını görmek için değil… Ya da o beklediği için değil sarılmam ona; ben istediğim için. O anda içimden geldiği için.. Sorgulamıyorum artık, acaba fazla sevdiğimi söylersem ne olur diye…

Etrafta bir dolu sürüklenip giden dolu elbiseler arasından bir avuç hazine yapmışım kendime ailemden, dostlarımdan, sevdiklerimden… Neden hazineme gerekli değeri vermeyeyim ki? Minik gönül sandığımdalar, her gün açıp bakarım onlara… Pırıl pırıllar gözlerim kamaşır… Başkaları görmesin diye de hemen kaparım… ;-) Her birine yüreğimin ta içinden çok derin sevgiler duyarım… Sevgi sınırlarımı kaldırırım onlara karşı… ne gerek var ki zaten sınırlara, duvarlara, resmiyete anlamam… Çoğu zaman hazinemin verdiği sevgi bana yetişemez… Olsun ben onları, kendileri olduğu için, oldukları gibi seviyorum…

Bir an da gidiverdiğinde onlar benden; çok üzüleceğim ama içim çok rahat olacak… Sonuna kadar duygularımı, sevgimi, aşkımı biliyor olacaklar… İnsanı başka ne üzer ki zaten gidenin ardından… Gerçekten sen olduysan her şeyinle ve beklenmedik bir gidişse bu, severken kaybetmekse, yapabileceğin bir şey yoksa ne için üzülür insan… Neden tekrar görmek ister… Ona bir daha sarılırdım, onu bir daha öperdim, ona Onu ne kadar çok sevdiğimi söylerdim vs vs vs..

Yapsaydın…. Vaktin varken yapsaydın… Sevseydin doyasıya, sokakta yürürken camdaki teyzeyi düşünmeyip, açıp kollarını kocaman sarılsaydın! Saçma olduğunu bildiğin halde konuyu uzatmasaydın, affediverseydin… Onu hep yapmak istediğin o sürprizle şaşırtsaydın… Ertelemeseydin duygularını, emin olmaya çalışmasaydın karşındakinden şimdi bu kadar üzgün olmazdın… Annene kapıdan girer girmez kocaman bir öpücük verseydin, babanla sahilde bir yürüyüş yapsaydın yıllardır konuşamadıklarını bir anda anlatıverseydin… Kardeşinin yanında olsaydın sıkıntısında, dostunun varlığının önemini gerçekten söyleseydin, aşkına gerektiği değeri gösterseydin… Kaybettiğinde pişmanlık çukuruna düşmezdin…

Ben hep sadece kendim için sevdim, hazinemdeki insanları sevmekten mutluluk duydum, çünkü onlar herkes değil, benim gözümden bakınca onlar sadece benimler…

<ı>Hazineme ithafen…


Sevgiler

Demet

 
Toplam blog
: 5
: 629
Kayıt tarihi
: 06.04.08
 
 

1981 yılında İzmir'de dünyaya gelmiş olmam bence hayatımın en güzel başlangıç şekli.. En yaşanılası ..